Kayseri maçına geleceğim ama önce yazmazsam şişeceğim birkaç mevzu var. Bunları tribünde de çok konuştuk, tartıştık.
Önce Mesut ve Ozan’ın kadro dışı meselesi. Arkadaş, anladık futbolda kadro dışı bırakılmayacak oyuncu yoktur. Takımın iyiliği için istisnasız her oyuncu kadro dışı bırakılabilir. Tamam da insan bir zahmet “neden böyle bir karar alındığını açıklar”. Bunu tartışırken, 20 kişiydik, 20 ayrı senaryo vardı. Kadro dışı bıraktığın adamlar deve dişi isimler. Hadi Ozan neyse, kimsenin itirazı yok da Mesut Özil neredeyse tüm Avrupa’da haber oldu. Kendisinden hiç memnun değildik, kesik yemesi, yedeğe çekilmesi tamam ama kadro dışı bırakılması ayrı mevzu. Hak etti mi bilmiyoruz, biz tribünde bölündük. Yarın öbür gün affederseniz, biz ne hissedeceğiz?
Diğer bir mevzu. Enteresan bir kulübüz, enteresan bir camiamız var. Yaklaşık 4 senedir başarısız bir yönetimimiz var. Yıkmadığı, dağıtmadığı yer kalmadı. Bu sene futbolda ikinci olursak yönetimimiz çok mutlu olacak, buralara kadar düştük. Basketbolda durum felaket ötesi. Camiada tık yok. Arkadaş Galatasaray başarısız başkanı 9 ayda sepetledi, düşürdü. Efendim Lise’nin tezgahıymış, kaos yaratırmış. Onu bunu bilmem adamlar başarısız başkandan derhal kurtuldu. Kıskanmadım dersem yalan. Biz ise kavgayı Yüksek Divan Başkanlığı seçiminde veriyoruz, geriden geriden kapışıyoruz. Bin yılın Yüksek Divan Başkanı Vefa Küçük, Ali Koç’un desteğiyle yeniden aday, Aziz Yıldırım cephesi ise karşısına Uğur Dündar’ı çıkardı. Yahu Başkan Küçük olsa ne olur Dündar olsa ne olur? Başarısızlığın hesabını vermesi gereken Ali Koç yönetimi. O hala seneye teknik direktör seçmek için Avrupa’da üç hocayla konuştuğu anlatıyor. Bravo vallahi.
Neyse yönetime değil ama takıma tam destek dedik, sözümüz söz. Kayseri maçında istediğimiz çalışan, basan, organize saldıran, pozisyon üreten, gol bulan Fenerbahçe’ye bir adım daha yaklaştılar. Bizi kupadan eleyen Kayseri’yi evinde yenmesek içimizde kalacaktı.
Şimdi sıra Galatasaray’da. Bugünkü ruhla oynayalım, haftaya da Arda ile Güler’iz.