Galip Umut Özdil
SADECE ‘YILI KURTARAN’ FİYAT YETER Mİ?
2 yıl önce pandemi döneminin ilk aylarında bir şişe kolonya ve 5 maske dağıtmakla salgının biteceğini sanıp bir de bunu siyasi şov olarak kullananlar tarım ve gıda sektörleri için de aynı zihniyetle “Gereken bütün önlemleri aldık. Bakın marketlerde, raflarda gıda ürünlerini bulabiliyoruz, boş reyon yok’’ dediler.
Oysaki alabilen zaten alıyordu, almaya da devam edecekti. Önemli olan gıdanın herkesin ulaşabileceği fiyattan satılmasıydı.
···
2021 yılı kasım ayında aynı basın bülteninde ‘17 Mayıs 2021’de bir önceki yıla göre %36 artış ile ekmeklik buğdaya ton başına 2 bin 250 TL verdik. Ancak mayıs ayı sonundan itibaren kuraklığın etkisinin üretimi azaltması ve pandemi koşullarına bağlı artan talepler dünya fiyatlarını yükseltti’’ dediler.
Mayıs ayının ortasında aynı ayın sonunu göremediklerini kendileri söylediler.
Oysaki önemli olan bilimsel raporları dikkate alıp öngörülebilen olup gerekeni yapmaktı.
···
Aynı bültende ‘’Mayıs ayında verilen fiyatı kasım ayı piyasa fiyatlarıyla kıyaslamayın’’ denirken açıkladıkları alım fiyatının bir yıl geçerli olduğunu unuttular mı acaba? Zaten geçen yıl hububat alım fiyatlarının serbest piyasanın çok altında olması nedeniyle üretici, ürününü serbest piyasada satmaya mecbur kaldı. Fiyatlar artınca çiftçi değil, içinde çiftçi olmayan “piyasa’’ kazandı.
···
Artırılan destekler, daha aynı akşam mazot ve gübreye gelen zamlarla eridi gitti.
···
1990’da nüfusumuz 55 milyondu, şimdi 85 milyon, buğday üretimi hemen hemen aynı nasıl oluyorsa hâlâ kendimize yeterliyiz. Biz bu yıl ortalamamız olan 20 milyon ton üretimi yakalarsak sevineceğiz. Geçen yıl 17,6 milyon ton ile son 14 yılın en düşük üretimini yaptık. Ürettiğimizin yarısı kadar da ithal ettik. İhraç ettiğimiz un ve diğer mamullerin buğday eş değeri ithal ettiğimiz kadar da değil üstelik. Bu arada geçen yıl hasat döneminde buğday ithalatı başladı. İlk ithalat ile son ithalat arasında 3 kat fiyat farkı oluştu.
···
Biz, gıda enflasyonunu sınırlamak için, ithal edilen buğdayı yarı fiyatına sanayiciye satıp sanki hepimiz ödemiyormuşuz gibi görev zararı yazarken, nedenlerinden biri de gıda olan Rusya – Ukrayna savaşından sonra içeriye “Merak etmeyin, başka ülkelerden ürün buluruz’’ derken buğday üretiminin ve ticaretinin yarısından fazlasını savaşanlar dâhil 4 ülke yapıyordu.
···
Çin stok değil, dünyanın yarısını resmen yığınak yaptı. Üretimi yeterli olan ülkeler ihracat kısıtladı. Uluslararası Hububat Konseyi bu sezon için dünya buğday üretim tahminini 780 milyon tondan 769 milyon tona düşürdü. Dünya kaç aylık stok kaldığını tartışıyor. Yönlendirme ve saptırmaya yönelik açıklamalar havada uçuşuyor. GDO’lu buğday içeren gıdalar yavaş yavaş kullanıma ve satışa sunulmaya başlandı.
···
Biz ise;
Buğday fiyatını kuruda mı, suluda mı hesaplayalım? Dekar başına verimi 200 kilogram mı, 400 kilogram mı alalım? Çiftçi kârını %20 mi koyalım %30 mu? Fiyatları haftalık mı, aylık mı açıklayalım, yoksa yıllık mı?
Girdi maliyetlerinin artışını resmi verilere göre mi yazalım, piyasa fiyatlarına göre mi?
Ton başına 6 bin - 7 bin ‘kurtarır’ mı? Sorularının yanıtlarını arıyoruz.
Sadece ‘yılı kurtaran’ fiyat yeterli mi?
Şimdiden hayırlı olsun…