Galip Umut Özdil
Lafla harman olmaz
Bu hafta büyüme, millî hâsıla, ihracat, tüketici ve üretici fiyatları yani enflasyon verileri açıklanacak. Hepsinin artması büyük olasılık. Tarım sektörünü de yakından ilgilendiren bu verileri herkes işine geldiği tarafından alıp bir değerlendirmede bulunacak, gelecek için büyük çıkarımlar yapacak.
Ancak bu çıkarımlar tarım sektörü için çoğu zaman olduğu gibi uzun hatta orta vadeli değil, çok kısa süreli olacak.
Çünkü sorunlar kabul edilmiyor.
Dış etkenlerin de tesiriyle artan belirsizlik yönetilemiyor. Tarım ve gıda ürünlerinin miktarı ve fiyatı ile ilgili kamuoyundaki algı (sanki halk gerçekleri yaşamıyormuş gibi) olumlu olsun diye verilen emeğin, başta sektör ve finansal araçlara aktarılan desteğin sadece küçük bir bölümü önümüzdeki beş yıl için doğru yöntemlerle tarıma harcansa hem çiftçi için can suyu olacak hem de geleceğe dair umutlar artacak.
···
“Tarım ürünlerinde noksanımız yok, fazlamız var’’ diyenlerin önüne ithalat verileri gelmiyor mu? Tabii ki geliyor.
Zaten onların izni olmadan kuş uçmuyor.
Siz bakmayın “Biz kamu olarak Hindistan’dan buğday ithal etmedik ama özel sektörün ithalat yapıp yapmadığını kontrol ettik, o yüzden açıklama için bekledik’’ dediklerine.
Bir firma 55 bin ton buğday ithalatı anlaşması yapacak, gemi limana yanaşacak, haberleri olmayacak öyle mi?
···
11 Ocak’ta bakan ağzından “Şekerde herhangi bir arz problemi yok” açıklaması, 2020 -2021 “tüm zamanların” şeker üretim rekoru duyurusu yapacaksınız, ardından şekere zam üzerine kat kat zam gelecek…
Beş ay sonra ülkemizin toplam şeker üretiminin % 15’i kadar ( 400 bin ton) gümrüksüz şeker ithalatı kararı alacaksınız, üstelik tahsisat önceliğini devletin şeker fabrikaları yerine ürünlerinde şeker kullanan sanayicilere vereceksiniz…
Ve hâlâ “Bizim şeker noksanımız yok, fazlamız var’’ diyebileceksiniz.
Pes.
“Ama biz, üretici kadar tüketiciyi de korumak zorundayız’’ diyorlar. Öyle mi?
Peki, Şeker – İş Sendikası’nın aşağıdaki açıklamasına bir cevabınız var mı?
“Ülkemiz pancar üreticisinin desteklenmesi gerekliliği karşısında, alınan ithalat kararı sonrası yapılacak ithalatın tahmini değeri ve vergi kaybı değerlendirildiğinde 400 bin ton şeker ithalatının tahmini değerinin 320-350 milyon dolar düzeyinde olması beklenmektedir. ‘İthalat Rejimi Kararı’na göre, 2022 yılında şeker ithalatına uygulanacak vergi oranı yüzde 135 düzeyindedir. Sonuç itibariyle sıfır vergi uygulamasıyla, % 135 oranındaki ithalat vergisinden sarfınazar edilmiştir.
Alınan ithalat kararı, dünya şeker fiyatlarının yüksek seyrettiği bir dönemde yapılmaktadır. Bu bakımdan dünya fiyatları dikkate alındığında, Avrupa menşeli şekerin Avrupa limanları FOB (gemi teslim) fiyatının 710 $/ton düzeyinde olduğu görülmektedir. Güncel kurdan bu fiyat 11,7 TL/kg’a tekabül etmektedir. Bu fiyata navlun, sigorta ve diğer masraflar dâhil değildir. Bu haliyle bile fiyat Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin 7,72 TL/kg olan toptan satış fiyatının yüzde 52 oranında üzerindedir.’’
Sendika özetle diyor ki:
İthalat piyasayı düzenleyemeyecek, tüketici fiyatları düşmeyecek, aksine fiyatlar artacak.
Bir kararın üretici ve tüketiciye faydası yoksa hatta zararı varsa kazanan kim?
Gizli gizli gider bu işler…
···
Açıklaması da kolaydır.
Sebep; spekülatör, provokatör, manipülatör…
Önlem; tabii ki koordinasyon ve entegrasyon ile regülasyon… Gerekirse opsiyonlu sübvansiyon… Doldur gitsin…
Sonuç: 3-5 yıl sonra görevden alınan bakanlardan biri “lobi vardı’’ dese bile, unutulur gider…
···
Türkiye’de şeker pancarı üretimi, sözleşmeli üretim modelinin en iyi şekilde uygulandığı, kamunun, kooperatiflerin kontrolünde olan, her aşaması planlı ve denetimli bir üretim oysaki. Yazık değil mi?
···
Cumhuriyetin ilk yıllarında yokluk içinde demiryolları ile şeker fabrikalarını aynı hatlar üzerine kuranlar, bugün limana yanaşmak için açıklarda ithalat kararı bekleyen şeker yüklü gemileri görseydi…