Murat Aydın
Kutuplaştıramadıklarımızdan mısınız?
Hepimizin hayatını doğrudan etkileyen onlarca sorun yaşıyoruz. Üstelik bu sorunların birçoğu yaşamsal öneme sahip. Küresel salgın yaşamımızı doğrudan tehdit ediyor. Geçim sıkıntısı ve yoksulluk derinleşiyor. Ekonomik krizin daha da büyüyeceği görülüyor. Türk Lirası’ndaki iniş çıkış hızı, kripto paralarla yarışıyor. Çocuklarımız iyi eğitim alamıyor ve geleceklerine dair umutları yok denecek kadar az. Sağlık sistemi iyi değil, hekimler ve sağlık çalışanları ağır çalışma koşulları altında eziliyor. Siyasi iktidarın tüm bu sorunları çözecek gücü de önerisi de yok.
Her ülke zaman zaman böyle sorunlar yaşayabilir. Önemli olan bu sorunlardan çıkmayı sağlayacak umudun ve bu umudu gerçek kılacak siyasi kadroların varlığıdır. Parti düzenini koruyan, savunduğu fikirleri, sorunlara yönelik tutarlı çözüm önerileri olan bir siyasi yapılanmanın kullanacağı araç, fikirlerini, çözüm önerilerini halka anlatmaktır. Söz konusu siyasi yapı iktidardaysa iktidarını sürdürmek için sorunların üzerine nasıl gideceğini, nasıl çözeceğini anlatır ve gösterir.
Mevcut siyasi iktidar birçoğunun oluşmasına neden olduğu sorunları çözme konusunda neredeyse hiçbir iddia dile getirmeden ve icraat yapmadan iktidarını sürdürmek istiyor. Savrulma o kadar hızlı ve derin ki yaşanan ekonomik kriz için radikal çözüm olarak önerdiği “yüksek kur düşük faiz” sisteminden bir hafta içinde vazgeçip “kur garantili yüksek faiz” ile toplumun karşısına çıkabiliyor. Siyasi iktidarın, tüm toplumu kasıp kavuran sorunları çözme becerisine de gücüne de sahip olmadığı apaçık görülüyor.
Siyasi söylem ve eylem gücünü, bu eylemleri icra edecek kadrolarını tümüyle yitiren iktidar, iktidarını sürdürmek için bildiği en klasik ama bir o kadar da anlamını yitirmiş yöntemine başvuruyor; kutuplaştırma. Artık karşısında olan kitlelerden oy alamayacağını bilen iktidar, kendisinden çözülmekte olan kitleyi toparlamaya, onları bir arada tutmaya çalışıyor.
İktidarın hedeflediği kitlenin kim olduğunu MetroPOLL Araştırma’nın Aralık 2021 raporu bize söyledi. Bu rapora göre, yüzde 20’yi aşan kararsızların üçte biri Erdoğan’ı beğendiğini söylüyor. Kararsız olduğunu veya oy vermeyeceğini söyleyenlerin yüzde 11’i, önceki seçimde AK Parti’ye oy vermiş. Bu rakamlar gösteriyor ki Erdoğan’ın son bir ayda sertleşen söylemenin amacı, kendisinden kopan ve hala kendisini beğenen bu kitleyi yeniden seçmeni yapabilmek. Bunu sağlamak için muhalefete, belediyelere, TTB’ye, odalara, barolara, kendisinden saymadığı medyaya ve herkese karşı öfke dilini kullanmaya devam edecek. Kendi kitlesini bayrak, ezan, vatan, birlik hamasetinden öteye geçmeyen, insanların yoksulluğunu çözmeyen söylemlerle tutma çabasını, “biz ve ötekiler” duygusunu körüklemeyi, kutuplaştırmayı sürdürecek.
Siyasi iktidarın ne yaptığı ve ne yapacağı ortada. Önemli olan muhalefetin ne yapacağı, iktidarın söylemlerine nasıl karşı çıkacağıdır. Kutuplaştırma siyasetine karşı yapılacak belki de ilk şey, sokağa çıkmayla evde sabırla oturup seçimi bekleme ikilemine sıkışmamış bir tavır geliştirmektir. Kutuplaştırma tuzağına düşmeden, başta yoksulluk olmak üzere ağır sorunlar altında ezilen ve bu nedenle siyasi iktidara oy verme tercihinden vazgeçen ancak çözümün kimde olduğuna henüz karar veremeyen kitleyi bulup onlara çözüm önerisini anlatan, umut ve güven verebilen seçimi kazanacaktır. Aksi takdirde bu kitlenin seçimdeki tercihi yine mevcut iktidar olacaktır.