Burak Soyer
Komşuda pişti şarkı oldu!
Derin Sarıyer ve Nilay Özkara’nın İstanbul’da altlı üstlü komşuluklarından doğan Yangın Çıksa Da şarkısı son zamanlarda birlikte üretilen işlerden epey uzak, ‘kendi halinde’ bir çalışma.
Müzik merakı çocukluk yıllarında başlayan Derin Sarıyer’i dinleyiciler 2013 yılında yayınladığı Herkes Bir Şey Biliyor şarkısı ile tanımıştı. Yaklaşık 10 yıldır üretmeye devam eden ve şarkılarında günümüz modern altertantif rock argümanlarını sonuna kadar kullanarak farklı bir sound yakalayan Sarıyer’in klipleri de şarkılarının
hikayesiyle paralellik oluşturarak şarkıları kadar dikkat çekti.
Nilay Özkara ise cazın Türkiye’deki önemli isimlerinin şarkılarını sahnede ustaca yorumlayarak canlı performanslarıyla adını duyurdu. Şimdi ise bu ikili Yangın Çıksa Da isimli şarkıyla daha önce beraber paylaştıkları sahne deneyimini vücuda getirdi.
Yangın Çıksa Da, Derin Sarıyer’in alışılageldik synth altyapılarını, daha minimal ve daha derinden hissettiğimiz bir şarkı. Buna Nilay Özkara’nın da yine şarkıyla uyumlu bir şekilde eşlik ettiği tam çizgideki vokali de eklenince ortaya son zamanlarda birlikte yapılan şarkılardan epey farklı bir iş çıkmış. Bir ‘komşuluk’ projesi olan Yangın Çıksa Da’yı Derin Sarıyer ve Nilay Özkara ile konuştuk.
n Yangın Çıksa da her ikinizin çalışmaları içinde ayrı bir yerde duruyor. Bu tarza kaymaya nasıl karar verdiniz?
DS: Bu şarkıyı yazarken ve düzenlerken bir tarz değişikliği yaptığımı düşünmedim. Şarkıları akustik gitarla yazıyorum, düzenleme aşamasında nasıl bir altyapı yaratmam gerektiğine içgüdüsel karar veriyorum. Aynı dönemde yazdığım; yayımladığım ya da henüz yayımlamadığım şarkılardan bazılarının ağırlıklı enstrümanı gitar, bazılarında ise synth ön plana çıkıyor. Yangın Çıksa da’nın düzenlemesi epey minimal. Belki bu dikkat çekmiş olabilir. Bir de vokalde Nilay’ın olması büyük bir farklılık meydana getirdi.
NÖ: Derin, Yangın Çıksa da şarkısının eskizini benimle, “Nilay tam senlik bir şarkı ve tamamen senin söylemeni istiyorum, ben back vocal’de kalacağım.” diyerek paylaşmıştı. Onun kafasında her şey baştan çok netti. Hemen dinledim, dinler dinlemez çok beğendim ve “Çok isterim!” dedim. Aslında kendimi hiç uzak hissetmediğim bir tür olsa da bu şarkıda nasıl bir vokal yapabileceğimi ilk başta ben de bilmiyordum. Derin’le birlikte müzik yaparken kendimi rahat ve özgür hissettiğim için, şarkıya kendimi akıtmaktan, şarkıyı yorumlamaktan, “Derin, acaba böyle olsa nasıl olur?” diye fikirlerimi onunla paylaşmaktan, beraber müzik üretmeye ve müzik hakkında konuşmaya başladığımızdan beri hiç tereddüt etmedim. Hatta sonra taslak ve son hali arasındaki dramatik farkı biz de çokça konuştuk aramızda.
n İkinizin yolları nasıl kesişti? Birbirinizin yaptığı müzikten haberdar mıydınız?
DS: Nilay’la ve şarkının mikslerini yapan Berk Bayri ile İstanbul’dayken yaşadığım evde komşuyuz. Müzik yaptıklarını biliyordum, hatta evdeki provalarından dolayı duyuyordum. Kendileriyle bir işbirliği yapmak bu yüzden çok doğal gelişti.
NÖ: Derin’le İstanbul’da komşuyuz. Altlı üstlü oturduğumuz için evde Berk’le yaptığımız müzik Aziz Ağabey‘in (Derin’in babası) kulağına gitmiş. Karşılaştığımızda, “Oğlum Derin de müzikle ilgileniyor. İstanbul’a geldiğinde mutlaka onunla tanışmalısınız,” demişti ve kısa bir süre sonra da tanışmıştık. Yaşadığımız apartman kapısının önünde karşılaşmalarımızla giderek derinleşen sohbetimiz ve iletişimimiz, müzikle yeni bir boyut kazandı.
n Düette frekansı tutturmak tüm müzisyenler için çok önemli. Bunu yaptığınızı düşünüyor musunuz? Nasıl paslaşmalar oldu aranızda?
DS: Nilay ve Berk’le uzun süredir arkadaşız. Aynı zamanda ortak müzik de yapıyoruz. Birlikte sahneye de çok çıktık pandemi öncesi. Nilay benim konserlerimde bana eşlik etti, ben Nilay’ın bazı etkinliklerinde bas gitar çaldım. Özellikle vokal kayıt aşamasında Nilay kendi tavrını ortaya koyuyor. Son teklide bu durum şarkıyı çok etkili hale getirdi.
NÖ: Aslında yaptığımız şey tam olarak düet sayılmaz. Şarkının farklı bölümlerinde, tamamen farklı karakterlerde vokal yaptığımız için, gözettiğimiz şey aslında uyumdan ziyade kontrast yakalamaktı. Şarkının alt yapısını ve akışını dikkate aldığımızda bunu başarıyla yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Müzik videosunda da bu kontrastı vurgulamaya özen gösterdik. Vokal rollerimiz aslında şarkıda benim hikayeyi anlatmam, Derin’in de söylemek istediklerini dinleyicinin kulağına söylemesi şeklinde — müzik videosunda da geniş ve yakın plan kontrastını tercih etmemizin sebebi buydu aslında. Diğer yandan, Derin’le müzik yaparken farklı düşündüğümüz noktalarda fikirlerimi Derin’e iletmek konusunda hiç kaygı taşımıyorum. Yangın çıksa da şarkısına vokal denemeleri yaparken, “Derin, içimden geldiği gibi söyledim ama farkında olmadan bazı yerleri farklı söylemişim sanıyorum,” dediğimde, “Bu haliyle çok daha güzel olmuş Nilay,” dedi. Bu benim için çok kıymetli. Birlikte bir şeyler üretmek benim için öğretici, hatırlatıcı ve dönüştürücü oluyor. Bir gece önce yazdığımız bir şarkının taslağını birbirimizle heyecanla paylaşabiliyoruz. Hatta geçtiğimiz günlerde Berk’le neredeyse tüm gece müzikle, daha doğrusu müzik sektörüyle ilgili bir konuyu konuşurken, ertesi gün Derin tam da bu konuyla ilgili bir paylaşım yaptı. Bütün gece konuştuğumuz konunun bir müzik yazarı tarafından çok güzel özetlenmiş bir yazısıydı. Bunun üzerine Derin’le bir süre daha yazıştık. Sadece müzikal üretimlerimizi değil, müzikle ilgili düşüncelerimizi de paylaşabilmek çok güzel.
n Nilay Hanım, siz pandemi sürecinde kaydettiğiniz Seninle’de ilk defa profesyoneller bir teknik ekiple çalışmıştınız. Sanırım Yangın Çıksa da ikinci çalışma oldu. Nasıl bir tecrübe sizin için?
NÖ: Evet. Söz ettiğiniz duruma ek olarak, Seninle ve “Yangın Çıksa da’nın bir diğer ortak özelliği, iki şarkının da online video görüşmelerle ve ev ortamında kaydedilerek ortaya çıkan şarkılar olması. Yaşadığımız dönemde olup biten her şeye rağmen şarkının ne istediğine odaklanmaya; şarkıyı duymaya, anlamaya, hissetmeye ayırdığım zamanlar, sıkışmış ve çaresiz hissettiğim anlara odaklanmak yerine sınırlarımı esnettiğimi hissettiğim inanılmaz süreçler benim için. Şarkının sözleri ve müziği bir başkasının içsel deneyiminden üremiş olsa da, vokal yapmanız için sizin önünüze geldiği an o şarkı artık sizin oluyor; kalbinize dokunması yeterli. Sonrası şarkıyı minik minik mırıldanmaya başladığım, şarkıyla baş başa kaldığım, en keyif aldığım zamanlara dönüşüyor.
n Derin Bey, “Yangın Çıksa da”nın beste, söz ve düzenlemeleri size ait ancak vokallerde geride duruyorsunuz. “Yangın Çıksa da”yı sound olarak daha öznel bir şarkı olarak nitelendirebilir miyiz?
DS: Nilay’ın ana vokalde olması bu şarkıyı öncekilerden ayıran en önemli özellik. Başka özellikler de vardır belki fakat ben konunun çok fazla içinde olduğum için bunu söyleyebilmek mümkün değil benim için. Bu, yüzerken suda kalmak için yaptığımız hareketlerin tamamen bilincinde olmayışımız gibi biraz.
n “Cennet olsa kaçardım…” İddialı ve vurucu bir dize. Biraz açabilir misiniz?
DS: Cennet diye bir şey olduğunu hayal etsek de oradan çıkmak isteyen bir insanın başına neler gelebileceğini hayal edemeyiz. Bu bana çekici gelen bir düşünce. Şarkıda Nilay’ın söylediği sözlerle benim söylediklerim birbirini destekleyen cümleler değil. Siyah-Beyaz gibi yazdım o cümleleri. Bir yandan da bazen durum o kadar kötüdür ki doğru olmadığını bilsek de inanmadığımız şeyler söyleriz. Çünkü başka türlüsü tamamen karanlıktır.