İ. Bülent Çelik
Kırk katır mı, kırk satır mı?
Hasta sayısı arttı.
Hastaneler dolup taşıyor.
Yoğun bakımlarda yer olmadığı için şuraya gönderilen, şurada da yer olmadığı için oraya gönderilen, orada da yer kalmadığı için evine gönderilen ve kaybedilen hasta hikayelerine her gün yenileri ekleniyor.
Her gün başka bir ilin valisi, başka bir ilçenin kaymakamı, ‘ikbal korkusu’nun duvarını yıkıp gözünü karartarak alarm veriyor, feryat ediyor.
Ama ne fayda!
Utana sıkıla, açılış bir ay erteleniyor ama kayıtlar başlatılacak..
Okullar illa da açılacak!
Seyreltilmiş olarak eğitim verilecek!
Ders aralarında, sınıf kapılarına fişek gibi fırlayan çocukları nasıl seyrelteceklerse!
• • •
Tabi diyeceksiniz ki, özel okullar büyük bir sektör.
Özel okul çalışanları taş mı yesin?
Biz de öyle diyoruz zaten!
Ama şunu da biliyoruz.
Tükenmiş, tüketilmiş hazine bizi “kırk satır ile kırk katır” arasında tercih yapmaya zorluyor.
Sektör mü sıkıntıya girsin yoksa evlerde “korona risk sınıfında” olanlar mı?
• • •
Milli Eğitim Bakanı’nın bir özel okul sahibi yani bir sektör patronu olması ‘ihsası rey’dir.
Bu konuda kişisel olarak ne kadar hakça, ne kadar zarif ve saygıdeğer olursa olsun durum yakışıksızdır.
Evlerde, uçurumun kenarında bekleyen; başta yaşlılar, engelliler, kronik hastalığı olanlar olmak üzere milyonlarca insan, özel okul sektöründe 2000 öğrencisi ve 350 çalışanı olan bir bakanın vereceği karara bakmaktadır.
Ömer Lütfi Mete’nin ‘Gülce’ şiirindeki gibi:
“Bir gamzelik rüzgar yetecek/ Ha itti beni ha itecek!”
Reva mıdır?
Parti Devleti
Kamuya alınacak eleman ilanlarının AKP ve MHP teşkilatları tarafından yapılması, ve başvuruların da bu teşkilatlara yapılması neredeyse mutad hale geldi!..
Son örnek MHP Söke Teşkilatı’ndan yapılan ‘okullara hizmetli alımı duyurusu.’ Duyuruda, başvuruların Söke MHP teşkilatına yapılacağı belirtiliyor!
Teşkilat hem ilanı veriyor hem de eleman başvurusunu alıyorsa İŞKUR niye var?
Bir kararname ile MHP ve AKP il ve ilçe teşkilatlarının tabelalarına İŞKUR ibaresi eklensin, yetki karmaşası bitsin.
Öğrenci bursu arttı mı?
Reiz diyor ki:
“Biz iktidara geldiğimizde üniversite öğrenci bursu 45 liracıktı. Biz bunu bu gün 550 liraya çıkardık!”
Güzel değil mi? 45 TL nire, 550 TL nireee?
Bir de şöyle bakın!
AKP’nin iktidara geldiği ‘Kasım 2002’de çeyrek altın kaç paraydı?
25 TL.
Yani bir üniversite öğrencisi, bursu ile ne kadar çeyrek altın alıyordu?
Hemen hemen 2 çeyrek altın alıyordu!
Peki bu gün 2 adet çeyrek altının fiyatı ne kadar?
1.510 TL.
Öğrenci bursu ne kadar?
550 TL.
Başka sorum yok!
Bir okur mektubu
Ekonomist arkadaşlar, bu panik bu telaş niye?
Türkiye’nin ekonomiye en hakim pozisyonunda kim oturuyor?
Tabi ki bu işin bakanı Berat Albayrak..
Defterler onun elinde. Kasanın anahtarı onda. Nereden ne geliyor, nereye ne gidiyor? Akışı o izliyor. Haliyle borcu alacağı en iyi o biliyor. Durumu en net o görüyor.
İki ay önce: “Salgın süreci bittiğinde dünyanın üzerinden tır geçmiş, Türkiye’ye ise motosiklet veya bir parçası çarpmış gibi bir durum görülebilecek” dememiş miydi?
Demişti!
Hatta şu kadar detaya da girmişti ki, motosiklet de kesin değil!
Bir parçası çarpabilir!
Misal, aynası bir miktar yanlarınıza dokunabilir, birazcık yanlarınız ağrıyabilir!
Hepsi o kadar!
Siz bir “şahsım” daki mevzuya hakimiyet kabiliyetine, verdiği ayrıntının inceliğine bakın! bir de sizdeki panik düzeyine bakın!
“Dolarla mı maaş alıyorsun!” diye dili sürçtü diye koskoca allameyi yerin dibine sokuyorsunuz!
• • •
Evet ben dolarla maaş alıyorum!
Türkiye Ekonomisinin gidişatından da çok memnunum!
Üstelik, dolar az daha yükselsin tatile de Altınkum’a geleceğim..
Yapmayın böyle..
Thomas Teller / New York