Haldun Solmaztürk
Giderek yayılan delilik!
Muhalefetin, muhalefete muhalefeti…
Cumhurbaşkanı geçen hafta Özbekistan’daydı—resmi ziyaret için.
‘Resmi’, Türk Dil Kurumuna göre ‘Devletle ilgili, ciddi’ anlamlarına geliyor.
Törende, Erdoğan ev sahibi Cumhurbaşkanı’na kabinesini tanıtıyor. Sıranın en başında ‘Mahdum Bey’ var—bakanlar ondan sonra. Bu, resmi törenin ‘devletle ilgili’ kısmı!
Bir de ‘ciddiyet’ tarafı var…
Herkes, çocuklar gibi bir mutlu, mütebessim, öyle bir şen-şakrak ki!
Karşıdan karşıya gülücükler, törenin ortasında gruplaşıp sohbetler, ağızlarını kapatıp kıkırdamalar—bu kadar komik ne konuşuyorlarsa!
İnsanın aklına, ister istemez ülkenin durumu geliyor. Öyle ya ekonomi, enflasyon, işsizlik, gelir uçurumu, yargının ve polisin durumu, dış politikanın hali ortada!
Medya üzerindeki baskılar, yaygın yolsuzluklar cabası!
İçeride milyonlarca sığınmacı; sınırlarımızın ötesinde ‘beslenen’ başka milyonlar da var.
19. yüzyıl Amerikası vahşi Batı misali hemen hergün bir silahlı çatışma, baskın, cinayet. Kızılderililer, haydutlar her yerde, ama hiç ‘süvari’ yok.
‘Yahşi Batı’ değil, gerçek ve bu gerçekliğin siyasi sonuçları var!
Dünkü Gazete Pencere’de Metropoll Araştırma’nın son—22 Mart—bulguları vardı; ‘Kesinlikle oyumu Erdoğan’a veririm” diyenlerin oranı sadece 22,1.
Millet İttifakı yüzde 40,2 ile, 39,2 oy oranına sahip Cumhur İttifakı’nı geride bırakıyor. DEVA Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nin toplam oyları da 4,3 oluyor.
Öte yandan MHP yüzde 7’lik yeni seçim barajının da altında—yüzde 4,9 ve düşüyor. İktidardaki koalisyona destek (!) veren diğer iki particiğin zaten esamesi bile okunmuyor.
Seçimler—rivayet odur ki—gelecek yıl ama iktidardakiler—Özbekistan’da bir kez daha görüldüğü gibi—hiç de endişeli görünmüyorlar.
O zaman neye güveniyorlar?
Bu kadar genişliğin, rahatlığın bir—ya da birkaç—sebebi olmalı…!
Bir sebep, ‘Kesinlikle Erdoğan’dan başka birine oy veririm’ diyenlerin oranı; 27,3 ve azalıyor.
Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasındaki fark da aslında istatistiki olarak anlamsız, kolayca kapatılabilir. Nitekim, Ukrayna krizindeki ‘rolü’ Erdoğan’a ve AKP’ye bir ayda ‘3’ puan getirdi.
Yani Cumhurbaşkanı ‘adayının’ belirlenmesinde yapılacak bir hatanın onarımı yoktur.
Ama asıl sorun kararsızlarda!
‘Erdoğan dışında birisi için oy kullanmayı düşünebilirim’ diyen ‘kararsızların’ oranı 36,4—ve artıyor.! Bunun içinde Cumhur İttifakı kökenli seçmenlerin payı çok ciddi—12.5 puan…!
Erdoğan, AKP, Cumhur, ortakları oy kaybediyorlar ama kaybedilen oylar hâlâ yüzer-gezer, kararsız halde ‘arafta’ bekliyorlar ve bunlar hâlâ geldikleri yerlere dönebilirler.
Millet İttifakı şu ana kadar kararsızları kendi yanına çekecek ilgiyi, heyecanı, güveni yaratamadı.
Tam aksine, kararsızların aklını daha da karıştıracak bir kısmı vahim hatalar yapıldı.
Bunların farkına varıldığı, artık doğru adımların atılacağına ilişkin zayıf da olsa bazı işaretler var. Ama bir sorun var ki Millet İttifakı’nı aşıyor ve Cumhur İttifakı’nın eline oynuyor.
CHP ve MHP’den ayrılan ve kendi partilerini kuran iki lider—öyle niyet etmeseler de—kararsızların aklını daha da karıştırarak fiilen AKP ve ortaklarına destek veriyorlar.
Bir de bu siyasi söyleme çeşitli şekillerde—esas olarak da Babacan ve Davutoğlu üzerinden—dışarıdan (!) destek veren ve kararsızlardaki ürküntüyü artıranlar var.
Metropoll’ün yöneticisi Özer Sencar Bey, bu somut bulgulara dayanarak, “Erdoğan ekonomiyi yönetemedi ama seçimleri çok iyi yönetir. ‘Bu adamın elinden [seçimleri nasıl olsa] alırız’ gibi bir hayal görüyorsa muhalefet, bu tam bir ham hayaldir” diyor.
“Erdoğan’ın şapkasında daha çok tavşan var” diye de uyarıyor.
Akıl gözüyle görülen risk çok, çok büyüktür!
Cumhuriyet tarihinin en kritik eşiğindeyiz.
Önümüzdeki tarihi seçimlerin sonucunu ‘kararsızlar’ belirleyecektir.
Muhalefetin, muhalefete muhalefeti, giderek yayılan ve etkili olan bir delilik halini aldı.
Sağduyuya, basirete, ferasete, fedakarlığa şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.