Son haftalarda Fenerbahçe'mizin şampiyon olamayacağı netleşti. Elline gelen bir sürü fırsatı tepersen, rakibin neredeyse aleni “hata”larla maç kazanırsa (bkz. Sivasspor), hakemler sürekli senin aleyhine hata yaparsa (bkz. Adana Demirspor maçı ve hatta herhangi bir maç seçip izleyin), bir de üstüne Hocan da ara ara tuhaf kadro takıntıları yaparsa gayet tabi şampiyon olamazsın. Normalde olsa beni kahredecek bu durum, ne yalan söyleyeyim memleketimizde yaşanan seçim sürecinden dolayı tabir-i caizse, ikinci plana düştü. Hatta utanmasam “çok da dert değil” diyeceğim.
Hayatta ilk defa böyle bir duygu yaşadım bir taraftar olarak. Demek ki Fenerbahçe'm her şeyin de üstünde değilmiş, onun da üstünde bir memleket, özgürlük ve adalet aşkı varmış. Sahi memleket demişken, neden dün akşam kupa yayıncısı oluşum “Mecliste Hizbullah istemiyoruz” tezahüratlarımızın sesini kıstı? ASpor mecliste Hizbullah mı istiyor? Benim bildiğim Hizbullah, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından "terör örgütü" olarak tanınıyor. Bakın, şu veya bu parti ile iltisaklıdır, ilişki içindedir vs. demiyorum. Çok daha basit bir soru soruyorum, ASpor “Mecliste Hizbullah İstemiyoruz” sloganlarımızdan neden rahatsız oluyor? Neden kısıldı sesimiz? Mecliste IŞİD de istemiyoruz, PKK da istemiyoruz, Hizbullah da istemiyoruz. Kısacası herhangi bir terör örgütü istemiyoruz, bunu söylemenin nesi yanlış? Hayret doğrusu, bir hata oldu herhalde rejide. Böyle hatalar daha fazla olmayacak diye umalım ve her şey çok güzel olacak diyelim.