İ. Bülent Çelik
Bulu, inemediği o ağaçtan düştü!
Sürüklene sürüklene getirildi, sürüklene sürüklene götürüldü.
Şimdi yerine “Melih Kulu getirilebilir”, “Melih Zulu” getirilebilir…
Ama şu net olarak görüldü ki bu maceradan ders alınmayıp, aynı dayatmalar sürdürülürse olay er ya da geç aynı biçimde sonuçlanacak.
Ne diyor bilim: “bir kimyasal reaksiyonda, reaksiyona giren maddeler değişmedikçe sonuç değişmez!”
Yine gördük ki ‘haklılık zırhı’ ile korunan, yeteri kadar sürede ‘akıllıca’ yapılan hak arayışı başarıya ulaşıyor.
· · ·
Kargo paketi olarak masaya bırakılan koli, açılıp işe yaramadığı görülünce boş kutu olarak kapının önüne konuluveriyor!
Öyle konuluyor ki, konulduğuna kendisi bile inanamıyor.
Gece yarısı kararnamesinden sonra twitter paylaşımlarını görünce:
“Hakkımda şu an twitter gündeminde olan konuya cevabım yine eskiden çıkan asılsız haberle aynıdır. Peki bundan şeyin haberi var mı? Mesela benim:)” diye hafiften dalgasını geçerek gülücük emojisiyle yanıt veriyor ve ekliyor… “oyuna gelmeyin çocuklar, uyuyun!”
Sonra, demek ki kendisi uyuyamıyor.
Çok geçmeden vaziyetin gerçek olduğunu anlıyor, bu paylaşımı hızla hesabından sildiği söyleniyor.
· · ·
Gelirken ağaca çıkmıştı, biz de onu -yukarıda olduğu gibi- ağaçta bir çok kez çizmiştik..
Şimdi giderken de son kez çıktığı ağaçtan düşüyor.
· · ·
Bu macera burada sona ererken Red Kit, batan güneşin önünde atının üzerinde siyah bir siluet olarak, ağzında bir dal parçası ile, yeni maceralara doğru yola çıkıyor!
Ne bilimsel tokalaşma
Nasıl oluyorsa, ‘Hariçte geçimini temin eden Türk bilim adamı’ aşı bulur ilaç bulur, nobel bile alır; dahilde geçimini temin eden Türk bilim adamı ise “kelle, paça” çözümleri ile “sopa ile tokalaşın!” arasında, kerameti kendinden menkul icatlarla idare-i maslahat eyler.
· · ·
Bilim kurulu üyesi profesör Dr. Necmi İlhan, geçen yıl yaptığı bayram tokalaşmalarında çığır açan buluşunu, üzerine en küçük bir inovatif yaklaşım koymadan yineledi..
Diyor ki, “Kurban bayramında tokalaşmak yerine yine sopa kullanılabilir”
· · ·
Sayın hocam! Sopanın sizin tuttuğunuz tarafı tamam da sopanın karşı ucu, elden ele dolaşacağı için o cenahtaki hijyeni nasıl sağlayacaksınız?
Bari buluşunuzu azıcık geliştirip oraya, ne bileyim bir tek kullanımlık eldiven veya bir kolonya şişesi filan bağlasaydınız.
Bakınız, Uğur hoca icat ettiği aşıyı, iki fiske atarak, yüz günde ‘delta plus varyantı’na da etkili hale getiriyor!
Aynı sopanın üstüne 365 gün yatmak olur mu?
Satma Kemal abi!
Kılıçdaroğlu, altını çize çize tekrarlıyor:
“iktidara gelince, Saray’a ait uçakları da satacağım lüks otomobilleri de!”
· · ·
Oysa biz 20 yıldır devlete ait bir şeylerin satılmasından ikrah ettik, gına geldi, bıktık!
Satma Kemal abi!
O lüks otomobilleri taksiye kiraya ver. Vatandaşın poposu da azıcık ısıtmalı-soğutmalı, ayarlı koltuk görsün.
· · ·
O ultra lüks yatak odalı Boeing 747 uçakları, jetleri filan da depo taktırıp yangın söndürme uçağı yap!
Hem yangınlar sönsün hem vatandaşın içi serinlesin!
‘Müjde’de nereden nereye?
Bir önceki bayram öncesi müjdemiz, Karadeniz’de bilmem kaç milyar metreküp doğalgaz bulunmasıydı.
Bu bayramın müjdesi ise: “Niğde – Ankara otoyolu Bayram’da yüzde yirmi indirimli olacak!” şeklinde açıklandı.
Müjde konusunda “aya sert iniş” misali, gayet sert bir düşüş yaşadık!
Kaç milyar metreküp doğalgaz nerede, otobana yüzde yirmi indirim nerede?
Olmadı kaptan!
Biz bu filmi daha yeni seyretmiştik!
Her gün yüzlerce Afganlı’nın, İran üzerinden sınırı geçerek Türkiye’ye sığındığını gösteren haberler yayınlanıyor.
Üstelik bu göçerlerin hepsi askerlik yaşında genç insanlar.
Afganistan’ın genç insanları Afganistan’dan kaçarken biz genç çocuklarımızı -artık açık açık- “gelirseniz düşman sayarız” şeklinde tehditler savurmaya başlayan Taliban’la savaşmaya göndereceğiz!
Ne uğruna?
Amerika ile aramız hoş olsun, Saray düzeni biraz daha yürüsün diye!
Hatta belki bir erken seçime doğru, canlı bomba konusunda en agresif örgüt olan Taliban tarafından hedef olma niyeti!..
Bunun benzerini, daha önce nasıl yaşadığımızı hatırlayın!..
· · ·
Yapmayın!
Uzmanların tehlike düzeyini; “Suriye 10 ise, Afganistan 1000” diye tarif ettikleri bir cehenneme bu çocukları atmayın!
İnsanın “tarihten ders alalım!” diyesi geliyor ama daha tarih bile olmadı.
Biz bu filmin aynısını Suriye ismiyle daha dün, yeni seyretmedik mi?
Şerbetlendik!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: “Aşı programımızdaki başarıya rağmen vaka sayısı artıyor!” şeklinde bir cümle kuruyor ve kimse şaşırmıyor!
· · ·
Halbuki bu ifadedeki mantık kurgusu ile “Tartıya çıktığımda kilomun azaldığını görmeme rağmen şişmanlıyorum!” şeklinde tuhaf bir cümle kursak herkes bize bir yerleriyle güler!
Peki biz milletçe Koca’nın bu cümlesini neden tuhaf karşılamıyoruz?
El cevap:
Çünkü şerbetlendik!
Çünkü şu ve benzeri onlarca cümle her gün kulaklarımıza idman yaptırıyor:
“İşten atılan sayısının artmasına rağmen işsizlik azalıyor!”;
“Enflasyon ile mücadelede, fiyatların artması dışında gayet başarılıyız!”;
“Döviz fiyatlarının artmasına rağmen TL bazında ihracatımız artıyor!”;
“Merkez Bankamız gittikçe daha fazla eksi bakiye veriyor ama ekonomimiz uçuyor!”