Burak Soyer
“Bu kadar uğraşarak bulduğun ‘kendini’ bir daha asla bırakma!”
Elektronik müziğe rock ve synth ‘mezeleri’ ekleyerek kendi ‘suyunda’ adım adım ilerleyen GOSS, yeni şarkıları ‘Kalbinin İçinde’yi çiçeği burnunda plak şirketleri GOSS Music etiketiyle yayınladı. Dört bir yanını çevrelemiş ‘tabakhanelere’, yetişmeye çalışan bizlere “kendine dön” açık çağrısında bulunan Gözde Oktaş ve Serkan Serter ikilisi, “Maalesef bugün ne kendimizi bilebiliyoruz ne de istediğimiz gibi yaşayabiliyoruz,” diyor.
‘Gitmek İçin Çok Erken’den bu yana neler yaptınız? Neler yapıyorsunuz?
O zamandan beri GOSS’un hayatında birçok gelişme oldu. Öncelikle kendi plak şirketimiz GOSS Music’i kurduk ve artık şarkılarımızı tamamen bağımsız bir grup olarak kendi plak şirketimiz altında yayımlıyoruz. Bir yandan canlı performanslara başladık. Uzun süre boyunca üzerinde çalıştığımız ‘Kalbinin İçinde’ adlı yeni parçamız klibiyle birlikte 9 Eylül’de yayımlandı. Şu anda ise, daha önce yayımladığımız şarkılardan oluşan 3 şarkılık bir akustik EP üzerine çalışıyoruz. Kısacası gündemimiz yoğun.
Arada birkaç konseriniz oldu yanlış hatırlamıyorsam. Nasıl geçti? Dinleyiciyle nasıl bir iletişiminiz var? Bir ‘GOSS dinleyicisi kitlesinden’ söz edebilir miyiz?
GOSS normalde 2 kişiden oluşan bir duo grup ancak müziğimizi sahneye mümkün olan en etkili şekilde taşıyabilmek adına çok iyi müzisyenlerden ve yetkin teknik kişilerden oluşan bir canlı performans ekibi kurduk. Bu nedenle sahnede bizi daha kalabalık görürseniz şaşırmayın. Nisan ayında Blind’da ilk konserimizi verdik ve bizim için gerçekten büyüleyici bir geceydi. Hep farkındaydık ancak ilk defa o gece bizden bağımsız bir dinleyici kitlemizin olduğunu somut olarak gördük ve bu bizi çok heyecanlandırdı. Konser bir hayli kalabalık geçti -tahminimizden çok daha fazla- ve o kadar çok eğlendik ki gelen dinleyicilerin birçoğuyla konser sonrasında kalıp eğlenmeye, konuşmaya devam ettik. O akşam birçok değerli dinleyicimizi tanıma fırsatımız oldu.
Şu sıralar aşağı yukarı her hafta, tarz fark etmeksizin kimliğine, benliğine, bilincine toplum tarafından müdahale edilen kişilerin hikâyeleriyle ilgili şarkılar yayınlanıyor. Keza başka toplumsal meselelere değinen şarkılar da dinliyoruz. Ve bunlar çok genç isimlerinden elinden çıkıyor. Her ne kadar “gülüyoruz ağlanacak halimize” durumu olsa da yine sevindirici bir durum. Sizce bu neyin yansıması olarak sanatçılarda etki bırakıyor?
Bu tabii ki içinde bulunduğumuz kısıtlayıcı ve baskılayıcı ortamdan kaynaklanıyor. Bunun üzerine ekonomik sıkıntılar da ekleniyor. Müzisyenler çok zor bir ortamda sanat üretmeye çalışıyor. Yapılan sanat, sanatçının yaşadıklarından ayrı düşünülemeyeceği için, katlanılan tüm zorlukların müziğe yansıması da kaçınılmaz oluyor. Bu bizim için de geçerli. Şarkı sözlerimizi çoğu zaman irdeleyen, başkaldıran ve boyun eğmeyen düşünceler oluşturuyor.
Yeni şarkınız ‘Kalbiniz İçinde’ de bu tür bir mevzuya dokunuyor. Sizin şarkınız nasıl ortaya çıktı?
Bu parça üzerinde çok uzun süre düşündük ve çalıştık. Geçen sene sanırım bu zamanlarda temelini attığımız bir fikirdi ve zaman içerisinde olgunlaşarak son halini aldı. ‘Kalbinin İçinde’, her gün maruz kaldığımız ötekileştirmeye, toplum tarafından karakterimizin şekillendirilmesine karşı bir başkaldırı bizim için. Toplumun hangi kesiminden olursak olalım hepimizin özgürce ve kendini ortaya koyabildiği bir şekilde yaşamaya hakkı olmalı. Bizce bu hayattaki en önemli şeylerden biri ömrümüzün sonuna geldiğimizde ‘bu hayatı istediğim gibi yaşayabildim’ demek. Bu da ancak ve ancak kendini bilmekten, ne istediğini bilmekten ve istediklerini yapabilmekten geçiyor. Maalesef bugün ne kendimizi bilebiliyoruz ne de istediğimiz gibi yaşayabiliyoruz.
Şarkıda “öze dönüş” çağrınız var. Bu “öz” meselesinde yaşadığımız çağla ilgili çok fazla bağlantı kuruyoruz. Ben bu konuda iki derede bir arada kaldığımızı düşünüyorum. Sadece nüfus olarak değil her yönden çok ‘kalabalık’ bir dünyada yaşıyoruz. Bunlara ayak uydurmaktan geçtim, yetişmeye, takip etmeye çalışırken sizin dediğiniz gibi birçok şeyi “kendimize sormaktan” uzaklaşıyoruz. Sizce nedir bu uzaklaşmanın sebebi?
Günümüzde öyle bir düzenin içinde yaşıyoruz ki karakterlerimiz erimiş ve ruhumuz kendine yabancılaşmış durumda. Her gün sosyal medyadan, internet üzerinden maruz kaldığımız mesajlar, reklamlar, televizyon üzerinden yaratılan hayali bir dünya, yetişemezsek öleceğiz zannettiğimiz akımlar… Tüm bunların altında sadece kendimiz olabileceğimiz bir alan yaratmak ve kendi özümüzü yaşayabilmek çok zor. Belki de kendimizden o kadar uzun süre ayrı kaldık ki artık o özü dahi tanımıyoruz çünkü anımsayamıyoruz. Bu yüzden ‘Kalbinin İçinde’ parçamızda kim olduğunu sorgulayan ve bu gerçeğe ulaşmak için kendine dönen birini anlatıyoruz. Sonrasında da diyoruz ki bu kadar uğraşarak bulduğun ‘kendini’ bir daha asla bırakma!
Son olarak konser, festival yasakları hakkında sizin düşünceleriniz neler?
Sanatı yasaklamanın tarih boyunca hiç kimseye ve hiçbir döneme fayda getirmediği aşikârdır. Bugün için kazanıldığı zannedilen zaferlerin geçici olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki bu geçici zaferlerin, kaybedilmiş fırsatlar olduğu gelecekte anlaşılacak.