İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Bir Bolsonaro’ya bakın bir de bize..

Brezilya’nın Amerikancılığı ve İsrailciliği ile bilinen, aşırı sağcı, muhafazakar devlet başkanı yani bir manada Brezilya’nın AKP’sinin başkanı Bolsonaro, aşı karşıtı olduğu için haliyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na da aşısız geldi.
· · ·
Bilindiği gibi Genel Kurulda ilk konuşmayı her daim Brezilya yapıyor.
1947’de ilk oturuma Brezilyalı bir diplomatın başkanlık etmesi ile başlayan gelenek öylece sürüyor. (Bizim Reis’in buna da bir itiraz etmesini beklerdik ya, artık kısmetse bi dahaki sefere!)
· · ·
Bolsonaro’nun önce, salona alınıp alınmaması tartışılsa da alınması yönünde karar çıktı ve mutad olduğu üzere ilk konuşmayı yaparak konuşmasının sonunda, avanesiyle birlikte, koştur koştur pizzacıya geçti.
· · ·
Lakin pizzacı dişli çıktı!
Genel Kurul gibi gevşek davranmadı.
Devlet başkanı da olsan restoranıma aşısız giremezsin!” diye tutturdu ve dediğini yaptı.
· · ·
Bolsonaro’da boş değil.. O da inatçı!..
“Tropikallerin Trump’ı” diye adı çıkmış.
Tuttuğunu kopartan cinsten..
Adamı seçim konuşmasında bıçakladılar, sürüne sürüne seçimi galip bitirdi!
Amerika’ya kadar gelmiş; illa o ‘lanet olası’ pizzayı yiyecek!
· · ·
Aşılı ve HES kodlu adamlarından birine bizzat parasını vererek pizzaları aldırdı.
Restoranın karşısına geçip, güya restoran müdürüne gıcık vererek, esasında ezik bir şekilde parmaklarını yalaya yalaya karışık pizzaları gömdüler!
· · ·
Şimdi allahaşkına!..
Bir şu rezalete bakın; bir de bizim ekibin New York’un bir nevi Bağdat Caddesi’nde, zırhlı çakarlı dabıl makam otomobili ve onlarca takipçi araç ile “dürüli, dürüli, daarrt!, daarrt!” şeklinde, gururdan insanın içini mıncıklayan sesler çıkararak, BM binasından tam dört metre daha yüksek “Türkevi” binasının açılışını yapmaya gidişine bakın!
· · ·
Bu itibarlı geçişi kıskanıp “sünnet konvoyu gibi dolaşıyorlar!” yakıştırmasını yapanlar şu Bolsonaro’nun pizza rezaletini neden görmezler?..
Sonuçta O da başkan, bizimki de başkan!

Elinize yüzünüze dursun

AKP’nin iktidara geldiği yıl “45 liracık” olan ve iki adet çeyrek altın alınabilen, yine de üste para artan öğrenci bursu ile şimdi bir çeyrek altın bile alınamıyor olması işin diğer tarafı.
· · ·
Bu çok yazıldı, çizildi anlatıldı.
Benim üzerinde durmak istediğim yer ‘bu hesap oyunu’ değil.
Yanlış hesap nasılsa Bağdat’tan dönecekti, döndü!..
· · ·
Benim olayın daha önemli bulduğum tarafı:
“Elinize, yüzünüze dursun!” tarafı.
Gerçi onun da doğrusu “Gözünüze, dizinize dursun”dur ya, böyle kabul edelim.
· · ·
Bu bir ‘ilenme’ cümlesidir!
“Durmak” fiilinin etimolojisine bakıldığında “tutulmak” anlamını da içerdiğini görürüz.
Yani bu deyim: nankörlük eden birine ‘Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin’ anlamına gelen bir bedduadır.
· · ·
Bedduayı kim yapmıştır?
Vatandaşın, kendinden toplanan parayı, yine kendisi için kullanma yetkisini geçici olarak verdiği ekibin, en düzey temsilcisi; yani Cumhurbaşkanı…
Kime yapmıştır?
Mekanın asıl sahibine; KYK bursunu az bulan çoğu genç, öğrenci vatandaşa!
· · ·
Peki tutar mı?
Evet maalesef tutar!
Çünkü dua ve beddua salt uhrevi bir istek değildir.
Dua ve bedduanın temeli dine ve felsefeye göre ‘uygulama’dır.
Dua ve beddua niyeti ve kararı gösterir.
Uygulama yetkisi elinde olanın duası ve bedduası elbette tutar!
Çünkü onu uygulama gücüne sahiptir.
Hani çocukluğumuzdan beri, “Aman babanın bedduası tutar!” derler.
Neden?
Çünkü baba mirastan reddetme yetkisine haizdir!
· · ·
Nitekim; ‘45 liracık’ ile iki çeyrek altın alınıp para artarken, koskoca, yanaklarını doldura doldura söylediğiniz ‘650 lira’ ile bugün bir çeyrek bile alınamıyor!
Demek ki tutmuş tutacağı kadar!

BM’de doğru söyler Ankara’da şaşar

Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler kürsüsünde konuşurken, promptırından adeta dünyanın en yeşil en çevreci hitabetini okudu.
Memlekete döner dönmez, iklim değişimi etkilerini azaltmak ve daha yeşil bir dünyayı yaratmak için gerekli yasaları çıkaracağını belirtti ve kampanyasını; kendisinin de, kendi yazdığını sandığı; üç dile çevrilmiş bir kitapla destekledi: “Daha iyi bir dünya mümkün”…
Konuşmasında Grönland’ın yükseklerine yağmur yağdığından bile bahsetti.
Diğer devlet başkanlarını abandone etti. İşe yarayacağını bilse, on numara olsun diye önden Ali Erbaş’a da bir giriş yaptıracaktı neredeyse!
· · ·
Öte yandan Üsküdar Belediyesi, aynı sıralarda. Türkiye saatiyle, saat sabahın körüyken Validebağ Korusu’na, kamyonla moloz döktü.
Korunun yeşil zeminine, kamyon işi tahta, toprak, taş parçalarını, artık maddeleri, kartonpiyer curufunu, adeta; sizin yeşilinizin ortasına işte böyle şaaparlar der gibi boşalttı. Sonra da “yanlışlıkla oldu!” dedi..
· · ·
Reis, BM kürsüsünde dünyaya adeta Greenpeace eş-başkanıymışcasına talkım verirken, belediyesi aynı dakikalarda, “inadım inat” kabilinden Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından birinci derece koruma alanı ilan edilmiş, tescilli doğal SİT alanını ranta açma girişimini sürdürdü.
· · ·
Duruma ilişkin en güzel yorumu, KRT’nin Medya Terapi programında; bir Afyon türküsünden torniste edilmiş mısralarla, ekran ustası Zafer Arapkirli’den dinledik. “Yalan mıydı Yaşar..
BM’de doğru söyler Ankara ‘da Şaşar!”

Abartmayalım

İki Türk askerinin yakılması emrini veren IŞİD kadısının Gaziantep’te kuşçuluk yaptığını
İsmail Saymaz haber yapınca, devlet harekete geçti. IŞİD yani Reis’in deyişiyle DAEŞ kadısı tutuklandı.
· · ·
Çok da abartmayalım!..
TCDD’ye Genel Müdür yapılmamış ya!

Ah bu dış güçler

Dış güçlerin varil hesabı verdiği petrolden yaptığımız benzinin, rafineri çıkış fiyatı kaç lira? El cevap: 1.5 Lira!
Biz onu vatandaşa kaça satıyoruz?
Neredeyse 8 Liraya!
· · ·
Dış güçlerin gümrüğümüze 100 bin liraya bıraktığı otomobili, Gümrük vergisi ile, ÖTV ile, KDV ile, acenta karı ile biz vatandaşımıza kaça satıyoruz? en az 500 bin liraya!.
· · ·
Dış güçlerin bize 460 liraya sattığı kanser ilacını kutusuna dokunmadan biz vatandaşa kaça satıyoruz?
21 bin liraya! (Yanlış okumadınız. Sayıştay raporu ile sabit!)
· · ·
Sonra da ekonomimizi dış güçler batırmak istiyor diye feryat figan sağa sola efeleniyoruz!
Hadi biraz kafayı dağıtalım, unutalım diyecek oluyoruz, onu da yapamıyoruz!
· · ·
Hayır, üzümü de anasonu da ismi de yerli olan ve litresi, taş çatlasın 10 liraya mal olan aslan sütünü de mi dış güçler 249 liraya sattırıyor arkadaş?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi