Oğuz Demir
568 milyar TL!
Diyeceksiniz ki bu sayı neye işaret ediyor?
Kabaca anlatayım. Bu rakam son bir yıl içerisinde Türkiye’deki milyonerlerin bankada tuttukları mevduatın artışına işaret ediyor. Salgın döneminde, Türkiye ekonomisinin daraldığı, işlerin durduğu, yavaşladığı bir dönemde milyonerlerin serveti 568 milyar TL artmış durumda. Sadece mevduatın miktarı değil aynı zamanda hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudilerin sayısı da 2020’de bir önceki yıla göre 82 bin 837 artarak 310 bine, milyonerlerin toplam mevduat tutarı da 1 trilyon 959 milyar liraya ulaştı.
Çok değil birkaç ay önce, ekim ayında BDDK tarafından açıklanan miktar, 2 trilyon 61 milyar TL idi!
Yani ekimden yıl sonuna kadar dövizdeki ve altındaki değer kaybından ötürü 100 milyar TL kaybetmiş olsa da milyonerler yıl genelinde servetlerini %35 arttırdılar!
Yanlış anlamayın servet düşmanı değilim. Aksine ülkedeki yurttaşlarımızın hepsinin bir şekilde çok daha iyi standartlarda yaşamasını istiyorum. Öte yandan ekonomide salgın etkisi ile durgunluk sürerken dövizin ya da altının TL karşısında değer kazanması ya da başka uygulamalar nedeniyle zenginin daha zengin olması, o servet sahiplerinin suçu da değil!
Asıl sorun bu sonuca birebir işaret eden politikaların uygulanmış olması!
Asıl sorun Türkiye gibi bir türlü toplumsal refahı genele yayamayan bir ülkede bu rakamların göze batar hale gelmesi!
Peki nasıl oldu bu iş? Onu da kabaca anlatalım!
Malum pandemi şartlarından en çok etkilenen grupların başında çalışanlar geldi! Bu dönemde işi olan gelirini yitirdi! Olmayan zaten gelirsiz, geçinmesi daha da güçleşti!
Bu süre içerisinde maalesef asgari geçim şartlarını sağlayabilecekleri bir destek de kendilerine sunulmadı! Sunulan tek yol ise bankalar eliyle verilen krediler oldu. Bu kredi faizlerinin bir kısmı bankalara kar olarak kalırken, kalan kısmı da bankalar eliyle halihazırda bankalarda mevduat tutan zengin kesimlere faiz olarak ödenir.
Ancak geçtiğimiz yıl faizin %8 civarında seyrettiği bir ortamda ve yine işlerin de o kadar iyi gitmediği düşünüldüğünde hem milyoner sayısını hem de milyonerlerin bankalardaki servetini arttıran başka bir gelişme oldu! O da TL’nin değer kaybı.
Peki buradan kaynaklanan artış nasıl gerçekleşti onu da kısaca özetleyeyim.
2020 yılına 5,90 ile başlayan Dolar/TL kuru yılı 7,40 seviyesinde tamamlamıştı. Yani TL’de yıl başına göre %25’lik bir değer kaybından bahsediyoruz. Bu süreçte birçok yurtiçi yerleşik tasarruf sahibinin de tasarruflarını dövize kaydırdığını bankalardaki döviz tevdiat hesaplarındaki artıştan görüyoruz. 2020 başında 120 milyar dolar olan gerçek kişilerin bankalarda tuttuğu dövizin miktarı yıl sonunda 150 milyar dolara yaklaştı.
Elbette herhangi bir paranın yoktan var edilemeyeceğini biliyoruz. Yani milyonerlerin hesaplarındaki döviz ya da faizden kaynaklanan yaklaşık 568 milyar TL’lik artışın birileri tarafından ödenmiş olması lazım.
Yukarıdaki kısa açıklamalara bakarsanız kimin ödediği anlaşılıyor zaten! Ama ben yine de söyleyeyim!
Pazara, markete giderken iki kere düşünen, kredi taksitlerini ödemek için çırpınan, kredi kartının asgarisini yatırabilen milyonlar tarafından!
Dediğim gibi servete düşman olunmaz.
Ancak sistem de, o sistemin içindeki politikalar da ancak bu kadar zengin ve yoksul arasındaki farkı açacak şekilde tasarlanabilirdi!
Yayında ve yapımda emeği geçen herkese çok teşekkürler!!!