Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Tinder'lık yalnızlık!..

Amerika "uzay turistleri"nin yer çekimsiz ortamda nasıl seks yapacağını tartışıyor. Avrupa'da yaygınlaşan "sohbet bankları", parkta arkadaş arayanların imdadına yetişiyor. İnsanlık teknolojiyle mücadele halinde... Çok şükür ki bizim zabıtamız var! "Hızlı flört" buluşmaları düzenleyen kafeyi mühürlüyor!


Türkiye bu hafta "speed dating"i tartıştı. "Speed dating" mi? Buyür... Biz oyumuzu komple Cumhur İttifakı'na verdik, öyle şeyler bilmeyiz ki...
Efendim, Türkçeye "hızlı flört" olarak çevrilen "speed dating", eş ya da sevgili arayan insanların internette tanışmak yerine bir kafede, barda yüz yüze gelmesiydi. İstanbul'da düzenlenen böyle bir etkinlikte kadınlar sabit oturuyor, erkekler dört dakikada bir çalan zille masa değiştiriyorlardı. Bu süre içinde iki kişinin birbirine kanı mı ısındı? Gecenin sonunda dilersen telefonunu al, dilersen derhal git seviş! Her şey serbestti.
Elbette böyle bir durum "Türk aile yapısı"na uymayacak, sosyal medyada infial yaratacaktı. Üstelik "masa masa gezmek" haa!.. Bildiğin "eş değiştirme" (swinger) partisiydi, "ahlaksızlık"tı, milli-manevi değerlere hakaretti! Gelen tepkiler üzerine Cihangir'deki kafe, ertesi gün mühürlenecekti. Türkiye bir "ulusal güvenlik" sorununu daha zabıta marifetiyle halletmişti!

"Hızlı flört" buluşmaları, Türkiye'de haftanın konusuydu. Neyse ki Beyoğlu zabıtası var! Kafe "etkisiz hale getirildi", bir "milli güvenlik" sorunu daha son buldu!

"HIZLI FLÖRT" MANHATTAN'DA

Aynı hafta The New York Times, Manhattan'da benzer bir etkinliğin düzenlendiğini aktarıyordu. Son Sevgililer Günü'nü yalnız geçiren Cassidy Davis adlı bir kadın, bekâr arkadaşlarına bir parti vermiş ama onlardan önemli bir şey rica etmişti: Yanlarında Tinder'dan rastgele erkekler getirmek!.. Nasıl yani? "Böbreğimizi mi çalacaklar?"..
Erkeklerin ilk tepkisi tuhaf olsa da sonuçta herkes çok eğlenecek, Davis'in partileri TikTok'ta duyulunca "geleneksel" hale gelecekti. Hatta çöpçatanlık uygulaması Tinder, bu girişimden çok etkileniyor, Davis ile iletişime geçerek partiyi tüm ülkeye yayıyordu. Los Angeles, Chicago derken... Olay Manhattan'a kadar ulaşmıştı!

ANAHTAR SÖZCÜK: "KAOS"!..

Tinder sözcüsü Sheldon Bachan, her zaman "sanal" ve "gerçek" flört arasındaki farkı kapatmaya çalıştıklarından söz ediyordu. İnsanların ekranda değil de bir kafede "hızlıca" buluşması... Buna en iyi araç olamaz mıydı?
Sahiden de partide insanlar içiyor, eğleniyor; dijitalde olmayan seslerini, kokularını kolayca tanıyorlardı. "Kaotik tombala" örneğin... Bekarların bir eşte aradığı özellikleri işaretlediği eğlenceli bir oyundu. Ya da "kaos sorusu"... İnsanlar ortada dans ederken birden müzik kapanıyor, herkes karşısında gördüğü ilk kişiyle kadeh tokuşturup ona "özel" bir soru soruyordu! "Son sevgilinden neden ayrıldın?!".. Ayıkla pirincin taşını!.. İşte herkesin "gerçek yüzü" ortaya çıkmaya başlamıştı!

Viyana'dan sonra Berlin'de de "sohbet bankları" hızla yayılıyor. Buraya oturan vatandaşlar, yoldan geçenlere "Ben sohbete açığım, gel oturup konuşalım!" mesajı vermiş oluyor.

YENİ BİR 'ŞİŞE ÇEVİRMECE' ÇAĞI!..

Kaos ve rastgelelik... Peki neydi insanları buna iten? Bir zamanlar plajlarda "şişe çevirmece" ile yazlık komşusuna masum bir öpücük konduran gençler şimdi büyümüş, dünya "çok belirli" bir oyun alanı olmuştu. Instagram'da gördüm, Antalya'daymışsın. "Story"de paylaştığın kız kimdi? Whatsapp'ın açık uyumuşsun! Görüntülü arasana beni!.. Derken "özgürlük platformları" birer "panoptikon"a dönüşmüştü. 7/24 bizi gözetleyen bir alet... Elimizde, cebimizde, banyomuzda ve yatağımızın dibindeydi.
Belki de insanlar bu "belirlilikten" kaçıyordu. İşte 2018'de İngiltere'de başlayan "sohbet bankları" modası... Covid'le sekteye uğrasa da şimdi Viyana'dan sonra Berlin'de de hızla yayılıyordu. Parkta bu banklara oturmak, "sohbete açığım", "konuşmak istiyorum" demekti. Siyaset, spor, ekonomi... Konu fark etmez. Maksat yeni birilerini tanımak, iki çift laf etmekti. Ve özellikle orta yaş ve üstü yalnız insanlar, "sohbet bankları"na büyük ilgi gösterecekti.

ÇÖZÜM: UZAY ZABITASI MI?!

Bu ve benzeri haberler son dönemde sıkça karşımıza çıkıyor, aşırı "teknolojileşen" insanın yorgunluğunu, sadeleşme arzusunu ortaya koyuyor.
Nitekim Die Welt gazetesinde bir başka haber... Pek yakında başlayacak "uzay turizmi"nde müşterilerin nasıl seks yapacağını tartışmaya açıyor. Yer çekimsiz ortamda sevişmek için bir direğe tutunmak fayda eder mi? Yoksa "üçüncü bir kişi"nin desteği mi gerekli? Tıpkı yunuslardaki gibi!.. Tövbe estağfurullah... Zabıtaaaa! SpaceX'i kim mühürleyecekti?!
Dahası, "uzay turizmi" esnasında hamilelik mümkün mü? Bilimin en çok ilgilendiği konuydu.  Ve en fenası... Mekikle seyahat esnasında "cinsel saldırı"ya uğrarsa biri... Onu koruyup adaleti sağlamakla yükümlü merci kim olacaktı? SpaceX ve Elon Musk mı, devletler mi? Daha çok tartışılacaktı.
Görüldüğü gibi insan Mars'a da gitse doğasından kopamıyor, her teknolojik yenilik kendi "belirsizliği"ni de beraberinde getiriyor. Zaten dünya da bu sayede dönüyor!
Şimdi SpaceX içinde huzur ve güvenliği temin etmekle uğraşsın dursun Elon Musk... "Tinder'lık yalnızlık" yaşayan ülkemizde zabıta her işi çözüyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi