Burak Soyer
“Şu anda duyguya yönelik yapılan her iş bence nostaljik”
İsmi gibi ‘sade’ bir müziği var Şekersiz’in. Ama bu ‘sadelik’, ‘basitlik’ değil. Temelleri 2015’te Kocaeli’de atılan, 2017 yılında ise ilk teklileri “Senin”i yayınlayan grup o zamandan bu yana dinleyici üzerinde bıraktığı yoğun duygularla bunalımlı gecelerin vazgeçilmez eşlikçisi oldu. Ancak bu defa çarkı tersine döndürüyor Şekersiz. Yeni yayınladıkları “Gülmeni İsterim”de tek derdi sevdiceğinin mutluluğu ve gülümsemesi olan bir aşığın hikayesini anlatan topluluk, böylelikle umudu da şarkılarına dahil etmiş oluyor. Grubun bazı şarkılarında ara ara yakaladığımız retro sound’u bu şarkıya da eklemleyen Şekersiz, yine “Gülümse Yeter”le stabil duygu durumunun geçersizliğini de ispatlıyor. Biz sorduk, Şekersiz adına Yunus Emre Gök cevapladı…
2019’da Wannart’a verdiğiniz röportajda, diğer gruplardan nasıl sıyrılmayı düşünüyorsunuz sorusuna Emre’nin verdiği bir cevap var: “Bence bu konuda özellikle kadın dinleyicilere teşekkür etmek gerekiyor, bir erkek gibi bakmıyorlar olaya. Daha çok sahipleniyorlar şarkıları” diyorsun. İlk defa böyle bir yaklaşımla karşılaşıyorum. Bit yeniği aramıyorum merak etmeyin. Merak ettim sadece. Emre açar mısın bunu biraz?
Bahsi geçen röportajda cümlelerim birebir aktarılmamış ama şöyle özetleyebilirim; dinleyici kitlemizin çoğu kadınlardan oluşuyor. Doğası gereği kadınlar erkeklerden daha duygusal olduklarından bizim gibi tamamen duyguya dayalı müzik yapan bir grup, onlarla çok daha güçlü eşleşiyor. Zaten bizi dinleyen erkek dinleyicilerimizin çoğu da Türk toplumundaki standart ‘erkek’ kalıbından farklı olarak, daha duygusal ve daha duyarlı bireylerden oluşuyor.
Müzik dışında nelerle uğraşıyorsunuz?
Ekip üyelerinin nerdeyse hepsi müzikle hayatını sürdürüyor. Onun dışında okulunu okuyan var, online işlerle uğraşanlar var vs. vs… Ama standart bir işi olan kimse yok.
Aşağı yukarı aynı yaşlardasınız ve müziğe merakınız küçük yaşlarda başlamışsınız. “Yaşıt” olmanın grupça aynı kafayı yakalamak için bir avantajı var mı?
Tabii ama kafa olarak birbirine çok yakın insanlar olduğumuz söylenemez. Burada asıl konu ‘uyumluluk’ olarak öne çıkıyor. Bu insanın karakteri ile ilgili biraz. Sürekli sorun çıkaran, grubun doğal dengelerini kabul edemeyen kişilerin aramızda barınması zaten imkânsız.
Üretkenliğinize diyecek yok. Ama yayımladığınız şarkılar sadece “yayımlamış olmak” için yapılmamış, bu fark ediliyor. Nasıl bir üretim süreciniz var?
O zaten bana göre çok ayıp bir şey. Küçük yaşlardan beridir müzik üretimiyle uğraşan biri olarak en başta kendime böyle bir yanlışı yapamam. “Şekersiz” olarak veya kendi adımla çıkardığım her şarkı benim için “Tamam” seviyesinde olan şarkılardır. 2022 senesinde hayatımda daha önce olmadığı kadar yoğun bir tempoyla çalışıyorum. Her şey planladığım gibi giderse söz/müzik ve aranje dahil bu sene tam 11-12 şarkıyı tamamlamış olacağım. Bu benim için çılgın bir sayı ve bu süreç içinde bir şarkıyı bile içime sinmeden, benim için “Tamam” olmadan yayına göndermedim.
Sizin gibi bir gruptan “Gülmeni İsterim” iyimser ve umutlu bir şarkının çıkması enteresan. Neye borçluyuz bunu?
İnsan tüm hayatını tek modda devam ettiren bir canlı olmadığı için, insanın farklı hallerini anlatan şarkılara da kataloğumuz içinde yer vermeye niyetimiz vardı ve bu sene bunu hayata geçirdik. Bir sonraki şarkı mesela daha ritmik bir eser olacak ve kesinlikle diğer parçalarımızdan çok farklı hissedilecek.
Şarkının bütününe yayılan daha önceki birkaç şarkınızda da denk geldiğimiz nostaljik bir havanın “Gülmeni İsterim”de de olduğunu da düşünüyorum. Toplu halde yaşadığımız dönemden umudu kesmiş olduğumuzdan hafif de olsa bir tebessüm için dönüp arkaya bakmak, yad etmek mantıklı geliyor. Şarkıdaki o nostaljik havayla bu kastettiğim duygu arasında bir bağlantı kurmak mümkün mü?
Şu anda duyguya yönelik yapılan her iş bence nostaljik. Bu kadar tekdüze bir müzik piyasasının içinde hala gerçek bir şeylerin peşinde koşan her müzik üreticisine teşekkür etmek lazım. Şekersiz şarkılarının aranjelerinde özellikle synth sesleri ile bu vintage havaları yakaladığımız zamanlar oluyor ve bunu çok seviyoruz. Tabii biz nasıl üretirsek üretelim, şarkıyı dinleyen kişi, onu kendine göre yorumlayıp, ondan farklı hisler çıkarıyor. Benim de yaptığımız işin en sevdiğim yönlerinden biri bu.