Burak Soyer
Günümüz insanı için aranan kan: Köşk
Çiçeği burnunda rock grubu Köşk’ün ilk teklisi En Güzel Halimle dijital platformlarda yayınlandı. Günümüzün standart masa başı insanını allayıp pullamadan anlatan şarkı enerjik melodisiyle de o masa başı insanını tavana zıplatacak güce sahip.
Türkiye’de alternatif müzik kulvarında üretilen işlerin içeriğine baktığımızda –özellikle de yeni jenerasyonda- anlamlı çok derinlerde arayan, üzerine kafa patlatılması gereken metaforik sözlerle çok karşılaşıyoruz. Abartıya kaçmadığı sürece fena bir şey değil elbette. Herkes hissettiğini yazıyor, söylüyor. Kimi ta kalbinin en dip noktasından bir hissiyatı “Ben bunu ancak böyle anlatabilirim” deyip sözcüklere bin bir takla attırıyor kimi de tabiri caizse bodoslama döküveriyor cümleleri. İkisinin de dinleyeni var.
Çiçeği burnunda rock grubu da mevzuya ‘kafa göz’ girenlerden. Berkay Ilgar ve Doğu Tolga Ankaralı öncülüğünde bir araya gelen Köşk, Enes Alper Kaya'nın da ekibe dahil olmasıyla son şeklini alarak ilk teklisi En Güzel Halimle’yi yayınladı. Şarkı, günümüz modern insanının sıradan bir gününü anlatıyor. “Mesai bitse de iki tek atsak” arzusunu o kadar sade bir biçimde hikayeleştiriyor ki, şarkı, masa başı bir işle uğraşan herhangi biri için o masadaki geçmesi beklenen yarım saate bir motivasyon müziği olarak eklemlenebilir. Sound olarak da enerjik garaj müziğinin tüm nimetlerinden sonuna kadar faydalanan Köşk, bu ‘düz’ ama hayli gaz parçasıyla son zamanlarda dinlediklerimizden ayrılarak standart masa başı insanına lazım gelen gazı hayli etkin biçimde kulaklara enjekte ediyor.
Nasıl bir araya geldiniz?
Berkay: Tolga’yla 2017 senesinde farklı bir müzik grubunda tesadüfen karşılaştık. En başlarda müziğe olan bakış açımız farklı olduğu için bu birliktelik uzun sürmedi ve ben o gruptan ayrıldım. 1 yıl sonra tekrardan yollarımız Tolga ile kesişti, temelleri daha sağlam beste grubu olmaya yönelik ilk adımımızı attık. 2019 senesinde kendi stüdyomuzu kurduk. Kayıt teknolojilerine olan merakımız ve ilgimizi ileriye götürdük. 2020 Ocak ayında Alper in müziğe olan bakış açısı bizimle uyumlu olduğu için grubumuza hızlı bir şekilde dahil oldu.
Tolga: Bence gayet güzel özetledin.
Sizin jenerasyonunuzda genelde aynı çizgide gruplar dinledik, dinliyoruz. Sizin çıkış noktanızda kimler vardı? Neler dinliyordunuz?
Alper: Aslında çoğu müzisyenin beslendiği temel taşlardan; Beatles, Eagles, Red Hot Chili Peppers ve Abba gibi grupları tabii ki çok dinledik ama müziğimizde MFÖ'nün polifonik vokal anlayışından tutun da Zapp'in funk tavrına kadar göz kırpan bir müzik yelpazemiz var. O sebeple çıkış noktamız net bir grupla oluştu diyemeyiz. Bizi asıl içine çeken müziğin evrensel dili.
Kimleri ağırlıyorsunuz ‘Köşk’ünüzde?
Tolga: Köşk'ümüzde herkesi ağırlıyoruz. Herkese hitap eden bir müzik.
Alper: Tabii detay sevenler daha çok keyif alacaktır.
Bütün gün masa başında oturup o ‘an’ı bekleyen birini gayet sıradan –bunu kötü anlamda söylemiyorum- bir dille anlatıyorsunuz. Sözlerdeki bu ‘sıradanlığın’ o kişinin ‘sıradan’lığıyla bir bağlantısı var mı?
Tolga: Temas ettiğiniz nokta çok güzel. Buradaki sıradanlık bir duruluk değil bir durgunluk. Yazamamak değil yazmamak. Şarkının çıkış noktası perşembe günleri izin yapan, gelecek kaygısıyla yarını düşünen ama düşünmekten de yorulmuş bir kişinin şarkısı. Siz isterseniz bunu pazar günü deyin isterseniz pazartesi. Bitmeyen yorgunluk ve sıradanlık hep aynı.
“Akşam 6 olsa da çıksak” diyen günümüz insanını anlattığınızı düşünüyorum. Herhangi bir gün, herhangi bir tabure… Böyle bir paralellik kurabilir miyiz?
Tolga: Yukarıda cevapladığım gibi.
Özellikle son birkaç yıldır art arda bir ton sanatçı, grup genelde tekli yayınlayarak piyasaya şöyle bir ‘kafa gösterdi’. Kimileri ‘içeri’ girebildi kimileri çoktan unutuldu gitti. Günümüz şartlarında müzik sektöründe ayakta kalmak çok zor. Siz nasıl mücadele etmeyi planlıyorsunuz?
Berkay: Büyüklerimizden öğrendiğimiz en büyük ders doğrunun kalıcı olacağı ve üretmek. O yüzden doğru üretimin ve yeniliğin gücüne inanıyoruz. Tek motivasyonumuz bu. Güzel sorularınız için teşekkür ederiz.