Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Çok şükür… Eğitime karnımız TOGG!..

Adana, döner, İskender!.. Yakın dönemin vazgeçilmez yemekleri... Okul kantininde poğaça 12 lira şimdi!.. Nasıl beslenecek bu çocuklar? Fark etmez; artık üniversitelerimizde yerli ve milli otomobil var! Ekonomik kriz ve geçim endişesi aileleri sarsıyor. Peki "Z Kuşağı"nı nasıl bir yakın gelecek bekliyor?


Çok tartışılan 90'larda döner yemek son derece rutin bir etkinlikti. İster çocukluğumun geçtiği Şişli büfelerinde "Kes bir yağlı!" olsun, ister Bakırköy kebapçılarında patates kızartmalı... Okul kantininde bol yeşillikli çeyrek sandviç olmazsa olmazımızdı.
Lise yıllarında metruk bir binanın giriş katına tezgâh açan Adanalı abi, sabah önümüzde yoğurduğu kıymayla gönlümüze taht kuracaktı: Dumanı mahalleyi saran yarım ekmek arası acı kebap... Öğle teneffüsü için dakikaları saydırırdı!
Daha sonra yine Cağaloğlu'nda, defterdarlık binası civarı bir lokanta keşfediyorduk: Adana kebaptan İskender!.. Her gün yediğimiz bu müthiş icattan bazen sıkılırsak Rize tereyağlı Karadeniz pidesine dönüyorduk.
Ve en önemlisi... Anadolu lisesinde okuyan, çeşitli gelir gruplarından çocuklardık. Aldığımız harçlık ne olabilir ki? Tüm bunları beraberce, rahatlıkla yapıyorduk!

Z ve Alfa kuşağına masallar

Üniversiteye başladığımızda artık "reşit"tik. Dolayısıyla Beşiktaş-Kazan'ın metal tabakta, yanında sirkeli taratorla gelen eşsiz midyesini buz gibi birayla "legal" olarak yiyebilirdik! Akşam Ali Akay'ın dersi mi var? "Boş veeeer! Gene Foucault - muko anlatacak!".. Biz Marx'ı mealinden öğrenmiş (!) gençlerdik ve Cumhuriyet Meyhanesi'ne gidersek "devrim"i tartışabilir, ülkeyi bol meze ve 70'lik rakıyla kurtarabilirdik!
İşin enteresanı... Taşradan gelen arkadaşlarımız bile rahatça ev tutar, Taksim'de sanat etkinliklerine katıldıktan sonra soluğu yanımızda alırlardı. Hatta birisi... "Çırağan'da buluşalım" dediğimizde cadde üstündeki gayet salaş birahaneyi değil, Çırağan Sarayı'nı kastediyoruz sanmıştı! 90'lı yıllarda bir gencin ufku... Geleceğin en büyük teminatıydı.

Hamburger-ayran 1200 lira

Ya da biz öyle sanıyorduk! İşte "X Kuşağı" olarak 2000'lerde iş hayatına atıldık ve 500 dolar bile olmayan maaşımızla o Çin lokantası senin, bu butik pizzacı benim; dolaştık! Silivri balıkçılarında haftada iki gün kalamar tava, The Marmara'nın kafesinde bir karafa Yakut şarabı ve fajita... Derken... Ne ara kantin fiyatlarına vardık?
Aradan 20 yıl geçti ve Türkiye şimdi çocukların nasıl besleneceğini konuşuyor. Hafta içi Milli Eğitim Bakanlığı'nın ücretsiz okul yemeğini "askıya alması"yla başlayan tartışma, İstanbul Kantinciler Esnaf Odası'nın 2023 fiyatlarını açıklamasıyla daha da alevlendi. Sahi; bir açma 12, bir tost 40 liraysa... Hamburger-ayranlı menü ayda 1200 lira ederdi! Asgari... Kaç ailenin böyle bir "tek öğün" bütçesi vardı?!
Kimilerine göre çare, tekrar beslenme çantasına dönmekti. Hem zaten kantinde kullanılan et ve şarküteri ürünleri... Ne olduğu belli bile değildi! İyi de bu "kantin" yahu... Canı McDonald's, Starbucks çeken bir "ergen"in ailesi ne yapacaktı peki?!..

Üniversiteler Togg'la şahlanıyor

Nitekim hafta içi yayımlanan OECD 2023 Raporu, Türkiye'nin öğrenci başına yıllık 5000 dolardan az harcama yaparak 40 üye ülke arasında 38. olduğunu duyuruyordu! Olsun!.. Eğitimde çok daha başka kriterlerimiz vardı ve işte... Yüz akımız, yerli ve milli otomobil TOGG TX10... Boğaziçi Rektörü'nün "makam aracı" olarak kapısındaydı!
Hem baksanıza Batı'ya... Orada da ekonomik problemler artmıştı. Komşu Yunanistan örneğin... Atina'da daireler bir yılda yüzde 23 zamlanmıştı. Buna bir de Iraklio gibi sayfiye yerlerinde konutları tatilcilere "kısa vadeli" kiralayan ev sahipleri eklenmesin mi?.. Üniversite öğrencilerinin barınma sorunu had safhadaydı.
Yine Batı'dan gelen haberler, gençlerde yuvadan kopma yaşının giderek arttığını söylüyordu. Sebep?.. Yine geçim sıkıntısı ve "yeni ev açma"nın maliyeti... Bunun yerine kırıp dizini anne-babayla yaşamak en iyisiydi!

Gençler hızlı mı büyüyor?

Ne olacak gençliğin hali? Gelecek araştırmacısı Daniel Dettling, konuya son derece iyimser bakıyor. Dünya tarihinde en zengin neslin "boomer"lar olduğunu hatırlatan Dettling, "Z Kuşağı"nın onları da aşacağını öngörüyor. "Zira bugün işsizlik değil, tam tersine işçi açığı var" diyor. "Yeşil enerji"yle doğanın, göçmenlerin uyumuyla Batı toplumunun çok daha iyiye gitmesini bekliyor.
Nitekim Berlin Senatosu da eyalette seçme yaşını 16'ya indirmeyi planlıyor. Gerekçe?.. Şimdiki gençlerin teknoloji sayesinde erken olgunlaşması... Berliner Zeitung yazarı Moritz Eichhorn ise öneriye şiddetle karşı çıkarken bilakis; artık hayata atılma, kendi parasını kazanma ve "sorumluluk" alma yaşının arttığını söylüyor. Hele hayatı Twitter, Instagram gibi "sanal" ortamlarda "tanıdığını zanneden" biri nasıl oy kullanabilir ki?!.. Tam tersine, "Seçme yaşı 21'e çıkartılsın!" diyor!
Neyse ki bizde böyle meseleler yok. Üniversitelerimiz yerli ve milli otomobille şahlanıyor! Yemek de kusur kalsın, ey Türk gençliği!.. Zaten Adana'nın acısı mideye dokunuyor. Muhtaç olduğun kudret mi? O da kampüsteki TOGG'da mevcut bulunuyor!


Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi