Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Bunlar güzel günlerimiz!

Bir şişe su 125, bir kaşarlı simit 60 lira olabilir mi?! Türkiye'de artık kimse hiçbir fiyata şaşırmıyor! Bu sırada Fransa'da ekmeğin 3 kat zamlanması gündemde, Almanya'da çöpten gıda toplamak yasal hâle geliyor. Sosyolog Andreas Reckwitz'e göre "hep daha iyiye ilerleyen dünya" fikri çoktan inandırıcılığını yitirdi. Şimdi tasarruf zamanı... "Sürekli gelişme" ideali tarihe karışıyor.

Türkiye geçen hafta da çılgın fiyatları tartışıp durdu. Etiler'de açılan bir "steakhouse"... Suyun şişesini 125 liradan satıyordu! Sosyal medyaya düşen adisyonda bir salatanın 400, bir tabak spagettinin 525 ve sıkı durun!.. Bir porsiyon "tomahawk"ın 5250 lira olduğunu öğreniyorduk! Eh, tüm bunların yanında bir şişe suyun lafı mı olurdu? Zenginin malı... Yine züğürdün çenesini yormuştu.
Derken Twitter'da paylaşılan bir başka fotoğraf infial uyandıracaktı. Zincir pastanelerden birinde tek bir kaşarlı simit... Tamı tamına 60 liraydı! İnsaf artık! Bu kadarı da sanki biraz fazlaydı.
Dijital kamuoyu ikiye bölünmüştü. Kimileri işletmelerin artan kira ve maaş giderlerinden söz ediyor, "Zam yapmadan nasıl ayakta kalsınlar?" diyordu. Baksanıza, esnaf lokantasında bile çorba 20, döner 80 lirayı bulmuştu. Kimilerine göreyse yaşanan düpedüz "fırsatçılık"tı. Tamam; et, süt neyse de... Dörtte üçü su olan çayın fincanı alelade bir kafede nasıl 25 lira olurdu?!
Soğanın kilosu indirimde 8 lira, 120 liralık pizza alana ikincisi bedava!.. Don ve çorap bir litre süte eşit; pastırma ve petek bal parfüm fiyatına!.. Uzun zamandır neyin "pahalı" neyin "ucuz" olduğu anlaşılamayan bir ortamda... "Değer algımız" bozulmuştu adeta...


FRANSA'DA EKMEK, ALMANYA'DA ÇÖP KAVGASI

Oysa şu sıralar Avrupa'da da kafalar hayli karışıktı. Fransa'da mesela... Artan un ve enerji  maliyeti yüzünden fırınlar bir bir kapanıyordu.  Zira 90 sente satılan klasik baget, artık maliyetini bile karşılamıyordu. UNESCO'nun "dünya kültür mirası" listesine girmiş bu ulusal simgenin 2,5 avroya çıkması gündemdeydi. Macron için bu bir kabustu. Vatandaş aç kalır diye mi?.. Elbette hayır. 2018'de akaryakıt zamlarını protesto eden "sarı yelekliler" tekrar sokağa dökülürse endişesi!.. Siyasetin derdi "düzen"i korumak ve asayişti.
Tıpkı Almanya'daki gibi... Ülkede çöp konteynerlerinden yiyecek toplamak yasaktı. Sebep? Halk sağlığını korumak ve özel mülklere izinsiz girişleri engellemekti. Adalet Bakanı Marco Buschmann ile Tarım Bakanı Cem Özdemir, şimdi ortak bir tasarıyla  bu eylemi "suç" olmaktan çıkarmak istiyordu. Öyle ya, ufak bir duvardan atlayıp bir bahçeye girmek... Kimseye zarar vermedikçe neden "haneye tecavüz" sayılsın ki... Üstelik marketler her gün tonlarca "tüketilebilir" ürünü çöpe atıyordu. İnsanların bunları toplamasına pekala "gıda kurtarma hareketi" bile denebilirdi! Yıl 2023... Politikacılar "israfla mücadele"de çöp konteynerlerini keşfetmişti!


İKLİM KRİZİ: 'İLERLEME'NİN SONU MU?

Sahi neler oluyordu yaşlı kıtada? AKP'li gurbetçi dayıların anlattığı gibi Avrupa bitmiş miydi? Berlin Humboldt Üniversitesi'nden sosyolog Andreas Reckwitz, Batı toplumlarında ciddi bir dönüşümden söz ediyordu. İsviçre'nin Tages-Anzeiger gazetesiyle bir söyleşi yapan Prof. Dr. Reckwitz, Aydınlanma'dan beri modernizme yön veren "ilerleme" fikrinin artık inandırıcılığını yitirdiğini söylüyordu. Ve bunun birinci nedeni geride kalan pandemi ya da Rusya'nın Ukrayna'nı işgali değil, iklim kriziydi. Daha az enerji tüketmemiz gereken, tasarruf zamanları kapıdaydı. Eskisi gibi "hep daha iyisini, hep daha fazlasını" isteme dönemi... Geride kalmıştı.
Oysa kapitalizm sürekli "umut" satan, "kazanç" vadeden bir sistemdi. Hegel'den beri tarihin hep "ileri gideceğine", bir sonraki neslin çok daha iyi şartlarda yaşayacağına dair inanç toplumların DNA'sına işlenmişti. Bu yolda dönem dönem yaşanan "kayıplar" birer kazadan ibaretti. Baksanıza, 2. Dünya Savaşı'yla 1945'te enkaza dönen sistem... 1969'da Ay'a ilk astronotu göndermişti! İyi de 21. yüzyılda "ölüm"ü bile "başarısızlık" addeden insanlık... "İlerlemenin sonu"nu nasıl kabullenecekti?


ŞİMDİ HEDEF: 'DİRENÇLİ TOPLUM'

Prof. Reckwitz'e göre iki seçenek vardı. İlki, kötü senaryo... Halkın ekonomik kaygılarından beslenen ve eskinin şatafatına dönüş vadeden Trump gibi popülist siyasetçilerin yükselişiydi. Ya da... Orman yangınları, seller ve kıtlıktan dersimizi alacak, alışkanlıklarımızdan vazgeçmeyi öğrenecektik. Hem "sonsuz tüketim"den kaçınmak da nihayetinde daha iyi bir dünya kuracağına göre başlı başına "ilerleme" değil miydi? "Ne kadar az, o kadar iyi!".. Yeni dönemin ekolojik mottosu olabilirdi.
Tabii bunun için çok sesli koalisyonlara ve "dürüst" devletlere ihtiyaç vardı. Statüsünü yitiren orta sınıf... "Kalkınma" yerine "dirençli" olmayı öğrenmeliydi. Elbette bu kaderine razı olma, her şeyi kabullenme demek değildi. "Dirençli toplum" şüpheci bir rasyonaliteyle şartların kötüye gidişine kendini hazırlamalı, tedbirini almalıydı. İşte iklim krizinin farkında olan, gelecek planlarını buna göre yapan protestocu gençler... Avrupa'nın geleceğe dair umut kaynağıydı.

Homeless woman is searching for food in garbage dumpster. Woman in poverty is searching something in container.


BİZ ZATEN DİRENÇLİYİZ!

Avrupa Parlamentosu'nun son anketine göre Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 93'ü enflasyon ve buna bağlı alım gücü kaybından yakınırken yüzde 82'si fakirleşmekten korkuyor. Yüzde 39'u ise faturalarını ödemekte bile zorlanıyor.
Bu sırada günlerden salı, saat 18.00 suları, yer Kadıköy... Pazarcı çocuk "Gel abi, kereviz 10 liraya düştü!" diye sesleniyor. "Sonra alırım belki" diyorum. "Kalmaz ki" diye cevap veriyor. Nitekim birazdan mal bitmiş, pazarcı çocuğun yerinde yeller esiyor. Ve az önce 5 liralık havuç için itiştiğimiz ablalar, teyzeler... Şimdi arta kalan kereviz saplarını ve yapraklarını kapışıyor. Onlar gidince yaklaşıyorum tezgâha... Yapraklar yemyeşil, saplar çok taze hâlâ... Turşuya da gelir, salataya da... Boşuna bizi kıskanmıyor Almanya!..
Ekmek bir yılda neredeyse üç katına çıkmış. Ne "sarı yelekliler" ne bir protesto var ortada... Çatır çatır çatlıyor Fransa...
Ve bir zamanlar cebimizdeki bozukluklarla onar onar açtırdığımız midye dolma... Şimdi pazarda tanesi 4-5 lira... Özel bir gün bekliyoruz yemek için... Kredi kartıyla!..
Ne kadar övünsek az... "Aydınlanma"yı pas geçip doğrudan ulaşmışız "dirençli toplum" aşamasına!.. İstanbul'un baraj doluluk oranı yüzde 31... Cumhurbaşkanı bu yıl otoyol ve köprülere zam gelmeyeceğini "müjdeliyor". Tomahawk da kusur kalsın "Türkiye yüzyılı"nda... Kereviz sapı neyimize yetmiyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi