Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Biz, Faroe Adaları...

İstediğiniz kadar "izole" olun, savaş bir gün sizin de kapınızı çalabiliyor. Ve bunun ille tanklar, tüfekler, füzelerle olması gerekmiyor. Bazen banka hesapları, kira kontratları, hayat pahalılığı ve hatta balık kotaları da silaha dönüşebiliyor. Tıpkı kişisel hayatlarımızdaki gibi...

Türkiye geçen yıl Uluslar Ligi'nde Faroe Adaları'na 2-1 yenildiğinde kıyamet koptu. Öyle ya... 55 bin nüfuslu bir ülke... "Berber, kasap ve itfaiye eri"nden kurulu bir 11'le nasıl oluyor da anlı şanlı A Milli Takım'ı mağlup edebiliyordu?

Sahiden de haritada çoğumuzun yerini bile bulamayacağı bir ülkeydi söz konusu... Ara sıra futbol maçlarıyla geliyordu gündemimize ve sonra hızla kayboluyordu. Zaten FIFA sıralamasında da 125'inciydi! Demek ki çok da "önemli" bir memleket değildi!

Oysa aynı Faroe Adaları, dünya balıkçılık endüstrisinde Türkiye'nin üç basamak önünde, 34. sıradaydı. Kuzey Atlantik'te, İngiltere ile İzlanda arasında yer alan ülke, bu manada hayli stratejikti. Ama Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasıyla Faroe için her şey değişecekti. Savaş, şimdi başkent Tórshavn'ın kapılarındaydı!

'GEÇİM KAPISI': RUSYA

Nasıl yani? Avrupa'nın en doğusundaki bir işgal hareketi... 3200 kilometre ötedeki takım adaları ne ilgilendirirdi ki? Konuyu Güney Almanya Gazetesi'nde (Süddeutsche Zeitung) ele alan Lena Maurer, dünya siyasetiyle ilgili harika bir rapor sunuyordu.

Danimarka'ya bağlı olan ama Avrupa Birliği'ne katılmayan, NATO'ya bile ihtiyaç duymayan Faroe Adaları, kendi halinde, barış içinde bir ülkeydi. Tek geçim kaynağı balıkçılık olan Faroe'nin en büyük ticari ortağı ise Rusya'ydı. İşte olay burada patlayacaktı! Avrupa'nın sert ambargolar uyguladığı saldırgan bir devlet... Nasıl Faroe'yle alışverişi sürdürebilirdi? Gerçi Faroe de yaptırımlara katılmış, Rusya ile ilişkisini "kâğıt üstünde" kesmişti. Balıkçılık hariç!.. Zira bu sektörün çökmesi demek, ülke ekonomisinin de bitişi demekti. Avrupa limanlarına gidemeyen Rus gemileri için Faroe hâlâ bir istisnaydı. Ama onların da okyanusta "casusluk" yaptığı iddiası, Tórshavn'ı iyice köşeye sıkıştıracaktı.

'ÖLÜM-KALIM'DAN DA FAZLASI

Rusya'yla Faroe'nin ticaret anlaşması, 1977'ye dayanıyordu. Buna göre Ruslar, Faroe civarında ringa, uskumru ve mezgit gibi sürü balıkları avlarken Faroeliler de Barents Denizi'nde morina yakalıyordu. Şimdi "esas abi" Danimarka'nın zorlamasıyla "Exit Russia!" demek... Nasıl olacaktı?

Dahası... İnsani nedenlerle Rusya anlaşmasını iptal etmek isteyen sosyal demokratlar da iktidara gelir gelmez fikrini değiştirmişti. Çünkü halkın ekmeği... "Prensipler"den daha önemliydi!

Ayrılıkçı sol parti lideri de Danimarka'ya meydan okuyor, "Biz Faroeliler kendi kararlarını verebiliriz. Hem bizim Rusya'yla ilişkimiz sınırlı, esas AB kendine baksın!" diyordu! Turistleri balıkçı gemisiyle gezdiren Magni Blàstein ise futboldan alıntı yapacaktı: "Faroe için su ürünleri bir ölüm kalım meselesi değil... Çok daha fazlasıydı!"

SAVAŞ: İKİ UCU SİVRİ OLTA!..

Nitekim ticaretinin yüzde 90'ı balıkçılıktan oluşan Faroe, bu sayede şık restoranlardan GSM operatörlerine kadar her şeye sahipti. Ama hatırlasanıza 90'ları... Aşırı avlanma yüzünden balık sayısı azalınca ülke iflasın eşiğine gelmişti! Yine "aşırı avlanma" nedeniyle AB'nin 2013'te Faroe'ye uyguladığı yaptırım da hafızalardaydı. Kaldı ki bugün Faroe'den talep ettiği yaptırımı AB bizzat kendisi Rusya'ya samimi olarak uygulasa... Belki Ukrayna savaşı çoktan sonlanmıştı!

Krizlerden ders alan ada halkı, artık somon çiftlikleriyle geleceğe yatırım yapıyordu. Yani?.. Derdi veren okyanusun devası yine mavi sulardaydı!

Ama şimdi küresel krize sükunetle, "kapitalizm" içinde bir çare bulmak lazımdı. Ya Avrupa Rusya'nın balıklarına, ya Rusya Avrupa'nın balıklarına boykot uygularsa?.. Eyvah eyvah... Faroe için savaş, iki ucu sivri bir oltaydı!

ZÜPPELER VE RİNGALAR

Faroe'yi Danimarka parlamentosunda temsil eden Sjúrður Skaale, vaktiyle radyodan savaş haberleri dinleyip, oradan uzak oldukları için şükrettiklerini söylüyor. Ama işte istediğiniz kadar kaçın, kaçının, kınayın, "izole" olun... Savaş gelip sizi buluyor!
Tıpkı kişisel hayatlarımızdaki gibi... Menemen ve bulgurla geçinmeye çalışan milyonlar, kart borcu yüzünden dev bankaların "takibi"ne düşüyor! Kredi verirken "değerli müşterimiz"... Borç günü geçince "sayın bilmem kim"e dönüşüyor!
Efendilik, dürüstlük hâlâ büyük erdemler... Ama hiçbir süpermarket, "Sen çok onurlusun!" diye kimseye bedava ekmek vermiyor. Fahiş kira artışı talep eden ev sahipleri... Emlakçısıyla, mafya bozuntusu akrabalarıyla kapınıza dayanıyor. Yeşilçam filmlerinde fakirlerin alın teriyle alay eden, bir eli yağda, bir eli balda züppeler gibi bir sistem... Son kalan üç kuruşumuza da göz dikiyor!
Milyonlarca Faroe'yiz aslında... Huzur arıyoruz kara sularımızda... Ama aç gözlü somonlar... Ringalara yaşam şansı tanımıyor. Churchill'in dediği gibi... "Bedeli ne olursa olsun adamızı korumak"sa mevzu... "Savaş"tan kaçılamıyor!
 


Genel resimaltı: 18 ada ve 55 bin nüfustan oluşan Faroe, geçiminin büyük bölümünü balıkçılıktan sağlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi