Neredeyse tüm canlılar, bünye içi biriktirmeyi, ortak bir özellik şeklinde, yaşamsal bir kurgu olarak taşırlar.
Tükettikleri yiyeceklerden aldıkları enerjinin fazlasını, enerjinin depolanabilir bir türü olan ‘yağ’a çevirirler. Bu yağı yağ hücrelerinde depolarlar.
Bu bir meziyettir. Başarıdır.
Bu sistemin iyi çalışması canlı için son derece hayatidir.
Yağ hücresi, canlının yeniden doldurulabilir “Akü”südür.
Akü sağlamsa, düzgünce ve beklendiği şekilde dolar.
Yani iyi kilo alırsınız.
Bazen aküde iki yönlü arızalar olabilir. Dolmama ya da aşırı dolma gibi ya!
Onlara girmeyelim..
• • •
Neredeyse bütün hayvanlar yiyecek bol ve kolay ulaşılabilirken biriktirir, kış zamanlarında da harcarlar.
Ama hayvanlar bunu sadece yıllık periyotlarla yaparlar.
Örneğin ayı, kış uykusuna girmeden önce sırtında ancak bir sezonluk yağ biriktirir.
Deve, çöle girmeden önce en fazla birkaç haftalık su yerine de kullanabileceği yağı yedekler.
Karga ve sincap cevizi, yavrularını ilkbahara ulaştırabilecek miktarda depolayabilir.
• • •
Bu doğal biriktirme dışında sadece insanda bulunan bir davranış özelliği vardır ki, dünyayı cehenneme çeviren işte bu özelliktir.
Bunun adı biriktirme değil “istifleme”dir.
Diğer hayvanlar biriktirir.
İnsan hem biriktirir hem istifler!
İstifleme bir modern toplum hastalığıdır ve bu davranışın nedeni gelecek korkusudur.
Gelecek korkusunu yok etmeden, dünya hayatını cehenneme çeviren, savaşlara, krizlere, kaoslara neden olan istifleme davranışını yok edemezsiniz.
Hatta, onu bir ‘sapkınlık’ haline getirirsiniz.
Dünya pastasının yiyemeyeceği kadarını birkaç kişinin önüne koyup, kalanını milyarlarcasının önüne, birbirlerini ezerek kapışması için atan, büyük çoğunluğunun bu vahşi kapışmaya bile giremeyip pastayı sadece uzaktan seyredebilmesine neden olan istilfeme sapkınlığı zeki insanın içgüdüsel davranışıdır.
Ama tecavüz de içgüdüsel bir duygudur.
Modern insan, tecavüz içgüdüsünü yaygın eğitim ve ceza yöntemi ile ehilleştirmeyi becermiştir.
İstifleme içgüdüsünü ise bırakın ehilleştirmeyi, kutsal bir duygu olarak korumaya almıştır.
Bu yaklaşım değişmedikçe dünyada vahşetin azalmasını beklemek hayalperestliktir.
Çünkü kapitalizm ve ‘neo’su, eskisi her türlü liberalizm sistemsel olarak istifleme dürtüsünden köken alır.
Bu vahşi içgüdüyü kurallara bağlayan tek ekonomik ve siyasal yönetim şekli sosyalizmdir ve ne yazık ki o da hala insanoğlunun yeterince olgunlaşmasını bekliyor..