Hakan Dilek
Z Kuşağı değil G Noktası Kuşağı
Mevzuu kuşak olunca bildiğim bütün kuşakları sıraladım; ‘’Ebemkuşağı/Gökkuşağı/68 Kuşağı/78 Kuşağı-Onlara daha çok 78’liler deniyor gerçi-/80 Kuşağı/Bel Kuşağı/Beat Kuşağı… Bir de dönemsel akımlar var; Punk, Hippi, Grange vb.
1863’te dilbilimci Emille Littre açıyor ‘kuşak’ mevzusunun kapısını. Littre bir ‘’dönem’’i tanımlamak için kullanırken Agust Comte kuşak farklılıklarına dikkat çekiyor ve dilimize pelesenk olan o cümleyi bırakıyor; ‘her kuşak başka ve kendisinden önce gelen kuşakla çatışarak varolur/belirlenir!’ Bu kafa karıştırıcı ‘sosyoloji’, araştırmacılarının adıyla söylersek ‘’Straus-Howe Kuşak Kavramı’’ kitabıyla iyice bir kafa karıştırıcı ve ama bir o kadar da aydınlatıcı/açımlayıcı bir meşguliyet haline dönüştü.
Malum bir de ‘’Z Kuşağı’’ doğdu son zamanlarda.-Doğmak nasıl bir şey ise işte.- Biraz erken hatta prematüre belki sezeryan… Normal olmayan bir durum var evet.
Malum bu kuşağın en önemli özelliği kestirmeci/kolaycı ve sabırsız oluşu. O yüzden üzerine lafızda birçok şey söylenip uzun mu uzun yazılabilecek bu ‘’kuşağı’’ fazla bekletmeye gelmez! Misal; ‘’Beşiktaş/Kartallar tribününün 20 seneye yakın şampiyon olamayan takımlarını ‘’Aldırma Kartal Aldırma‘’ diye, aşık olduğu ve bir türlü açılamadığı kızı başkasına vermişler duygusuyla bağrına ‘daş’ basan mahalle bıçkınları gibi ‘severken’ bugün daha ilk dakikada/görüşte hemen sonuca gitmek isteyen ‘’Kartal gol gol gol’’ tezahüratıyla hançeresini yırtan ‘makyajlı’ taraftar topluluğuna dönüşmesi, tribün aleminde ortamın ve son kuşağın neye dönüştüğün göstermesi açısından önemli!!!
Zeki, biraz kurnaz, direkt-dolambaçlı değil-, daha çok kestirmeci, slogancı, tahammülsüz, sexistler…-alabildiğine pornografik aslında.- Z kuşağı değil alemin ortamın G NOKTASI’nı arıyorlar… Her açıdan-duygusal, düşünsel, tensel ve hemen orgazm peşindeler…-
İyi mi? iyi tabi. Kötü mü? Kötü yanları var tabii ki. Zeki olmalarına zekiler evet. Folik Asit çocukları bunlar. Bu dünya onlara yetmiyor. Her şeyin bir o kadar gerisinde kalmış bir ülkede yaşıyor olmak da büyük talihsizlik onlar için.
Bir araştırmada gençlerin‘%65’i çocukluklarında hiçbir ‘çocukça düş kurmadan yaşadıklarını’ söylemiş. Eğitimde ise durum vahim. YKS ortalamalarında Matematik’te 40 soruda 5 net doğrusu olan bir kuşak… Bir araştırmada öğretmenin derste ‘konkav ve konveks’ konusunu yani iç bükey ev dış bükey kavramlarını çocuklara anlatamadığını, bu isimlendirmelerin çocuklarda hiçbir şey çağrıştırmadığını okumuştum.
Çok yakın tarihli bir Habitat araştırmasına göre de; %92’si hiç bir sivil toplum kuruluşuna girmemiş! -Bir yaşlıyla düşkünler evine gidip ilgilenmemiş, bir çocuğa bilgisayar öğretmemiş vb.- %75’i iş ortamı insanı eziyor, %11’i tek düşüncem bir aile kurup mutlu olmak ve sadece %4’ü kendileri için önemli olan şeyin ‘özgürlük’ olduğunu söyleyen ve %30’unun günlük kazancı 20 TL olan bir kuşak…
Şöyleler-tamamen bir araştırmadan alıntılayarak yazıyorum-; ‘’…disiplinli değiller, kolay yoldan başarı istiyorlar, çabuk sıkılıyorlar. Hedefleri ve kafaları karışık, değerleri çok az veya yok, öncelikleri karşı cins ile ilişkileri. Kendilerini geliştirme vs umurlarında değil, toplumcu değil sadece kendilerini düşünüyorlar. Algılarını yönetmek çok kolay; iki ünlü, fenomen, star tarafından hemen beyinleri kontrol altına alınabiliyor, küresel şirketler bunları parmaklarında oynatıyor şimdiden. Kerimcan Durmaz, Enes Batur, Danla Bilic, Aleyna Tilki vs hayranı oldukları kişiler, anne, babaları olmasa hayatta bile kalamazlar…’’ Z Kuşağı deniyor ama bir kuşak değil bir güruhtan söz etmek daha doğru. Sürüleştirilmiş, sürekli ‘’G NOKTASI’’nı bir kuşak. Bilim/sanat devreden çıkınca başka hiçbir şey kalmıyor geriye; haklılar. -Haklı oldukları doğru oldukları anlamına gelmiyor tabii ki.-
Memleketimizdeki duruma baktım kendimce ve 1900 ve yakın tarih doğumlular, 1940 doğumlular ve 1960 doğumluları araştırdım. Etkili bütün edebiyatçılar, siyasetçiler, ressamlar, şairler, yazarlar, karikatüristler, tiyatrocular vb. bu doğumlu kuşaklardan çıkma… Ve ama biriktirdikleri ne varsa her 10 yılda bir darbe ile geri alınan, hayatlarını ‘’KARARTMA GECELERİ’’ filmindekiler gibi yaşayan insan topluluklarından geriye hüzün, keder, acı ve aslında endişeden başka ne kalır ki? Onlar zaten kayıp kuşak… Kime nasıl ve ne aktarabilirler ki… Siz Z Kuşağı’nın değerli unsurları, alfabenin son deliği, o nedenle bu kuşaklarla ‘’çatışmamak ve yolunuzu kendiniz çizmek durumundasınız…’’
O yüzden siz ey düşünüş ve duyuş dünyasının uzak çocukları, ey alemin G Noktasını arayan dünyalılar; ne yapacaksanız siz yapacaksınız.
Bütün bu karmaşanın içinde umut sadece kendinizsiniz; unutmayın…