Pınar Büyükbalcı

Pınar Büyükbalcı

‘Yeni normal’in norm belirleyicileri: Teknoloji girişimleri

Uluslararası bir araştırma raporu için yakın zamanda kaleme aldığım yazıda, pandemide dijital dönüşümü ve gelişmekte olan ülkelerin rekabet gücüne etkisini ele aldım. Yazıda odak noktam, teknoloji girişimlerinin ana aktör olarak üstlendikleri roldü.
Bu başlık, akademik yazında giderek ivme kazanıyor. Yani, iş modelleri ve sektörel dinamikler, özellikle Covid-19 pandemisi gibi kriz dönemlerinde müthiş bir hızla değişirken, bu değişimin itici gücü kim oluyor? Gerçekten de merak uyandıran bir başlık…
“Yeni normal”, son bir buçuk senede belki de en sık duyduğumuz ifadelerden… “Normal”, hepimizin bildiği gibi, belirlenmiş ölçülere yani “norm”lara uygunluk anlamına gelir. Kuşkusuz, son dönemde dijitalleşme, iş dünyasının normu ve “yeni normal”in belirleyicisi oldu. Peki, böyle bir dönüşümde kimler başrolü üstleniyor?
Ben bu soruyu, dijital dönüşümde diğer aktörlere ihtiyaç duydukları alet çantasını sunan ve hatta zaman zaman “oyun kurucu” rolünü üstlenen teknoloji girişimleri açısından ele aldım. Burada bazı boyutlar özellikle öne çıktı. Örneğin, yıllardır aynı pratikler ile iş modelini çalıştırmaya alışmış ve hatta bundan kaynaklanan bir nevi “kolektif atalet” yaşayan büyük şirketler dijital dönüşüm gerekliliği ile burun buruna gelince ne yapıyorlar?
Severek takip ettiğim strateji profesörlerinden Rita Gunther McGrath’ın güzel bir yorumu vardır:
“Büyük şirketler oyunun kurallarını koymuşlardı. O kurallar değişti ve artık yeni oyunun gerektirdiği yetkinlikler başka… Teknolojinin kaldıraç etkisinden yararlanmayı öğrenmek zorundalar. Ama sonuçta bir sabah aniden uyanıp olimpik atlet olamazsınız!”
Tam da bu noktada büyük şirketlerin teknoloji girişimleri ile yaptıkları stratejik iş birlikleri hayat kurtarıcı oluyor. Stern Business School’dan Amy Webb’in söylediği gibi, özellikle kriz dönemlerinde spekülasyona kurban olmamak için veri kullanımı stratejik bir yetkinlik haline geliyor. Bu nedenle, e-ticarete hızla adapte olma, pandemi gibi tüketici davranışına dair bildiklerimizin alt üst olduğu bir dönemde tüketici verisini hızla işleme, anlamlandırma ve ona göre pozisyon alma, maliyetleri minimize etmek için dijital teknolojiyi süreçlere entegre etme ve süreç verisini işleme gibi alanlarda teknoloji girişimleri ile yaptıkları iş birlikleri ve onlardan aldıkları hizmet, büyük şirketlerin hantal ve kemikleşmiş yapılarına rağmen kendilerini dönüştürmelerine olanak verdi.
Yine teknoloji girişimlerinin sunduğu dijital kanallar kapanma döneminde müşteriye ulaşıma olanak sağladı. Bu, özellikle getirilen kısıtlamalar nedeniyle iş yapması neredeyse imkânsız hale gelen restoranlar ve çeşitli mağazalar için kritik önemdeydi. Örneğin, birçok küçük restoran (ve hatta büyük ölçekteki bazıları da), Yemek Sepeti’nin sunduğu dijital platforma entegre olmasaydılar, kuvvetle muhtemel kepenk indireceklerdi. Oysa, dijital bir sisteme entegre olmanın nimetinden yararlandılar ve geniş ölçekte müşteriye ulaşma, böylece hayatta kalma şansını elde ettiler.
Ve tabii bir de ekonomik koşulların özellikle bizim gibi gelişmekte olan ekonomi kümesindeki ülkeler için oldukça karamsar olduğu bir dönemde, başarı hikayelerini de yine Getir, Peak Games, Trendyol ve daha nice teknoloji girişimi sayesinde yazdığımızı unutmamalı… Şunu söylemek sanırım abartılı olmaz: Ülkenin bayrak taşıyıcısı artık sadece Türk Hava Yolları değil; yanına belki de Getir gibi teknoloji girişimlerini eklemekte fayda var.
Covid-19 krizinin öğrettiği bir şey varsa o da “yeni normal”e adapte olmanın ötesinde, “gelecekteki normal”e de şimdiden hazırlıklı olma gereği… Geleceğin teknolojilerine yatırım yapmak, yine McGrath’ın deyişiyle, “gelecekte seçim yapma hakkını şimdiden satın almak” demektir. Teknoloji girişimleri, hem büyük şirketlerin çözüm ortağı olarak hem de sektörel dönüşüme öncülük ederek, kuşkusuz, bugünün ve geleceğin “normal”ini şekillendiriyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pınar Büyükbalcı Arşivi