Can Selçuki
Yemeği beraber yemedik ama hesabı beraber ödeyelim!
Türkiye’de her yazının gündeminde kaçınılmaz olarak ekonomi var. Tartışma programlarında ekonomi teknik değerlendirmenin yanında aynı zamanda siyasete etkisi bakımından da tartışılıyor.
Ben de bugün seçmenin bakış açısını anlatmaya çalışacağım ancak burada siyasetin çok üstünde bir insani krizle karşı karşıya olduğumuzun altını çizmek istiyorum.
Türkiye’de gelir adaletsizliği 2002 seviyesine dönmüş durumda, en üst %10 gelir seviyesinde bulunanlarla en alt %10 gelir seviyesinde bulunanların toplam serveti arasındaki fark 15 katına çıkmış durumda ve Türkiye çift haneli işsizlik ve enflasyonda üçüncü yılına giriyor.
Şimdi de beraber yenmeyen bir yemekte “Gelin hep beraber hesabı ödeyelim” deniyor.
Bu yaklaşımı herhangi bir ciddiyet, vicdan ve adaletle bağdaştırmak mümkün değil.
Seçmen ekonomi konusunda ne düşünüyor?
Her ay yaptığımız TürkiyeRaporu anketlerinde ekonominin bugün itibariyle nasıl olduğunu soruyoruz. Aralık başı anketinde, daha yeni bakan atanmamışken, katılımcıların %79’u kötü/çok kötü cevabını verdi. Bu sonuç artık bizim için şaşırtıcı bir sonuç değil. Zaten şu koşullar altında farklı bir sonuç beklemiyoruz. Bu kadar yüksek bir oranda olumsuz değerlendirmeyi tüm partilerin seçmenin yaptığını söylemeye gerek yok. Anketimizin esas dikkat çeken sonucu bu kötü ekonomik gidişatta seçmenin hükümetin anlatımını ne kadar benimseyip benimsemediği.
Örneğin katılımcılara yeni ekonomik modelin ana unsurları olan düşük faiz ve yüksek döviz kuru politikasını ne derece doğru buluyorsunuz diye sorduğumuzda, %58 yanlış veya kesinlikle yanlış bulduğunu ifade etti. %20 doğru bulduğunu ifade ederken %23 konu hakkında yeterli bilgisi olmadığını ifade etti. Son yüzdeye dikkat çekmekte fayda var. Zira özellikle alt gelir grubunda bulunan seçmen, modelin ne olduğuyla değil ay sonunu nasıl getireceğiyle ilgileniyor.
Aralık anketinde sorduğumuz bir diğer soru ise yabancı güçlerin saldırısına dairdi. Bakan Nebati dış güçlerin saldırısı olmadığını söylese de bu anketin yapıldığı sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomik kurtuluş savaşı içerisinde olduğumuzu söylüyordu. Anket sonuçlarımıza göre toplumun %57’si ekonominin dış güçlerin saldırısı altında olduğuna inanmazken %43’ü bu ifadeyi destekliyor.
Seçmen söylenene inanmıyor
Yukarıdaki tabloların bize gösterdiği süslü grafiklere sahip sunumların ve ağır saldırı retoriğinin seçmen için bir önemi kalmadığı yönünde.
Belirsizlik yüzünden fiyatların günlük belirlendiği bir ortamda vatandaş alım gücündeki erimeyi durduracak adımlar bekliyor.
Maalesef yeni ekonomik model kapsamında yapılan politika tercihleri enflasyonla mücadeleyi tamamen ıskalıyor.