Artık “Canbaza bak” taktiğinin bir kademe ötesine geçmiş durumdayız.
Gündemi değiştirmek için en son aya kadar gidince seçenekler tükendi zannediyorum.
Şimdi geçilen safha düpedüz doğru olduğu bilinen şeylerin inkâr edilmesi ve yalan söylenmesi.
Bundan sonra zannediyorum sıklıkla bu tür durumlarla karşılaşacağız.
Ancak özellikle Merkez Bankası’nın 158 Milyar dolar döviz rezerviyle ilgili yalan söylenmesinden başlanması iyi olmadı.
Çünkü konu tarih değil, siyaset değil, spor değil.
Konu bildiğin ekonomi. Hatta bildiğin matematik.
Sen ne kadar yalan söylesen de olmaz.
Matematik yalan söylemez.
Öte yandan o çok başaralı olduğunu söylediğiniz, Türkiye’ye sınırsız katkılar sunan damat bey, erittiği rezervleri gizlemeyi başaracak kadar görevde kalamadı.
Hal böyle olunca ne denirse densin, bugün sokaktaki halk inansa bile bu söylenen yalanlara, günü gelip iktidar değiştiğinde bu paraların hesabı muhakkak buharlaştırandan sorulur.
Dünyanın her yerinde bu kadar uzun süren iktidarların gidişi bu şekilde olmuş.
Tüm süreçler benzer.
Medyanın yüzde 90’ı elinde bile olsa kandıramamışlar halklarını.
İnsanlar bir şekilde gerçekleri duymuş, görmüş.
Çünkü o ekranlarda anlatılan ülkeyle alışverişe çıktıklarında içinde bizzat yaşadıkları ülkenin aynı olmadığını anlamışlar.
Biz de de öyle oluyor şu anda.
Ciddi bir farkına varış, bir uyanış var.
Dün damadının ne kadar başarılı bir ekonomi yönettiğinden bahsediyordu Erdoğan.
Madem o kadar başarılıydı neden (sadece oradan yazabildiği ve sesini duyurabildiği için) instagramdan “At izinin, it izine karıştığını” söyleyerek ve hepimizin “sonunun hayrolmasını” dileyerek istifa etti.
Yaklaşan bir son mu gördü?
(Bu arada kendisinin Türkiye Kömür İşletmeleri’ni enerji bakanı olduğu dönemde bir kozmetik işine sokmuşluğu var ki gerçekten efsane. Zaten batak olan kurumu sırf reklamdan uğrattığı zarar 1 ay içinde 2 milyon lira. Elde kalan ürünlerin bir bölümü bozulmuş atmışlar, bir bölümünü de kamu kurumlarına dağıtmışlar hediye diye)
Şimdi kendisinin bahsettiği o sonun hayırlı olup olmayacağını göreceğimiz bölüme geldik.
Gözümüzün içine baka baka yalanların söyleneceği, insanlığın, vicdanın ayaklar altına alınacağı dönem bu dönem.
Hazır olalım.