Washington’dan beklenen telefon gelir mi?

Adam, iktidar medyasına göre Erdoğan’ın şemsiyesi altında korumaya alınan Zelenski’ye “Diktatör” diyor. (Çiseleyen yağmura karşı tutulan şemsiyeden dünyayı sarsacak diplomatik bir analiz çıkarmak da gerçekten ayrı bir meziyet!)

Aynı adam, soykırımcı faşist Netanyahu yönetiminin Gazze’deki etnik temizliğine tam destek veriyor. Şimdiye kadar yapılanlar yetmez dercesine, Filistinlilerin kökü iyice kazılsın diye tonlarca bombayı, ölüm kusan en ağır silahları İsrail’e gönderiyor.

Yetmiyor, bu adam Gazzelilere hiç utanmadan, sıkılmadan “Hadi yallah, buralar artık bana ait. Gazze’yi cennet haline getirip pazarlayacağım” deme küstahlığında bulunuyor.

Adam, AKP iktidarının Filistin meselesinde siyasi ilkelerine, görüşüne ters düşen ne varsa hepsini ayaklar altına alıp söylemediğini bırakmıyor.

Peki, siz sokaktaki adamdan, sendikacısına; belediye başkanından, parti liderine; gazetecisinden iş insanına, velhasıl iktidara yönelik eleştiride bulunan kim varsa “Eyyy” diye çıkışan Erdoğan’dan; 20 Ocak’ta görevi devraldıktan sonra dünyayı allak bullak eden, son olarak yapay zekayla başına taç kondurup kendini “kral” ilan eden Trump’a karşı benzer bir çıkış duydunuz mu? Bu satırları yazdığım ana kadar ben duymadım.

Ankara’nın Trump’ın özellikle Gazze planına karşı verdiği tepkiler, “Bu kabul edilemez bir durum… Ortadoğu’daki duruma benzin dönmek… Gazze, Trump’ın şirketlerine satılık kupon bir arazi değildir” tarzında, genelde Batı dünyasının verdiği tepkilerden pek farklı değil.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesine girdiğimde de Trump’ın Gazze’deki tehcir planına karşı resmi bir açıklama bulamadım. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün de kaç zamandır haftalık basın toplantısı yapmadığını hatırlatmakta fayda var.

Peki neden?

Kulislerde konuşulanlara göre, hangi çılgınlığı yaparsa yapsın, Ankara şu sıralar Trump’ın damarına basılmasından yana değil. Erdoğan’ın, kendisini Trump ile karşı karşıya getirecek bir hamle yapmasını önlemek için ciddi özen gösteriliyor. Mümkün olduğunca Erdoğan’ı frenleme politikasının devamından yana olan kesim, Trump ile Erdoğan arasında bir telefon görüşmesi yapılması, hatta Erdoğan’a bir Washington daveti gelmesi umudunu da taşıyor.

İki lider arasında yakında bir görüşme gerçekleşir mi sorusuna gelince.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirmek için Riyad’da ABD ve Rusya heyetleri arasındaki görüşmeden sonra, Trump, tarafını Rusya’dan yana daha net şekilde ortaya koymuş durumda. ABD Başkanı, tam da Rusya lideri Putin’in istediği gibi Zelenski’yi “Seçime gitmemiş diktatör” diye tanımlamaktan çekinmedi. Bu tutumumu sürdürürse Ukrayna’yı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacağını vurguladı.

Trump’ın bu çıkışından sonra Kiev’de “Çanların kimin için çaldığı” belli. Öyle anlaşılıyor ki, Trump’ın masasında duran ve Moskova ile Kiev arasında “barışın sağlanabilmesi” için Zelenski’yi devre dışı bırakmayı içeren dosyanın kapağı ha açıldı, ha açılacak.

Trump’ın tüccar özelliğini çoktan okumuş olan Moskova da “Savaş sonrası Rusya’dan çekilen şirketler nedeniyle Amerika’nın zararı 300 milyar doları geçti” diyerek, gazı verdikçe veriyor.

Durum böyleyken, Trump’tan “Diktatör” damgasını yiyen Zelenski’yi ağırlayan Ankara’da kısa süre içinde Washington’dan gelecek telefonun zili çalar mı, beklenen davet gelir mi, onu da zaman gösterecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi