Haldun Solmaztürk
Vatanseverlik, iktidardakine değil, anayasaya sadakattir..
Mark Twain (1835-1910), “Vatanseverlik, vatanını her zaman, hükümetini ise hak ettiği zaman desteklemektir” der.
Twain’i Tom Sawyer’ın Meceraları romanından bilirsiniz. Amerikan iç savaşını, Kızılderili soykırımını gördü. Zencilerin hâlâ değişmeyen kaderini kitaplaştırdı. Twain, iktidardakilerin çıkarlarıyla ülke çıkarları arasındaki makası işaret ediyor. Atatürk’ün “Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet, ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler” dediği..!
Sosyal teorileri, fizik veya kimya deneyleri gibi kontrollu olarak test edemezsiniz. Sosyal laboratuvar gerçek dünyadır. Kontrol edemezsiniz, fakat gözlemle çok şey öğrenebilirsiniz.
Amerika’da 25 Mayıs’ta bir siyahinin sadist ırkçı bir polis tarafından vahşice öldürülmesi ve orada bulunan üç polisin de sadece seyretmesinin yol açtığı gelişmeleri ekranlarda izliyoruz. Bu deneyden (!) öğrenebileceklerimiz ‘ırkçılığın tarihi’ ve ‘kimlik siyasetinin’ çok ötesinde..
Vaşington’da—ve Amerikan’ın başka kentlerinde yaşananlar—1932’de, söz verilen haklarını almak için başkente yürüyen I. Dünya Savaşı gazileri ve ailelerine Douglas MacArthur’un tanklar, atlı süvariler ve süngü takmış piyadelerle taarruz (!) ettiği utanç gününden beri ilkti..
Başkan Trump protestocuları çapulcular ve ‘teröristler’, şehirleri ‘muharebe sahası’ olarak görüyor. Kasım’da başkanlık seçimleri var; ne pahasına olursa olsun kaybetmek (!) istemiyor.
Kişisel ‘tehdit’ algılıyor ve gösterileri bir an önce bastırmak (!) için, polis ve yerel ‘milli muhafızlar’ yanında aktif görevdeki federal birlikleri kullanmak istiyor. Ancak bunu yapabilmesi için 1807 tarihli ‘Ayaklanmalara Karşı Koyma’ kanununu devreye sokması gerekiyor. Vaşington ‘federal’ bölge olduğundan, zaten var olan 4500 milli muhafız gücüne ilave olarak 82nci Hava İndirme Tüm., 3nci Piyade Tüm. ve bazı askeri polis birliklerini intikal ettirdi bile..
Bunu ülkeye yaygınlaştırmak istiyor ama Trump’a önce kendi savunma bakanı karşı çıkıyor.
Mark Esper 1986 West Point mezunu eski bir asker—Trump’ın dördüncü savunma bakanı..
“Ordu birliklerinin toplumsal olaylara müdahalede kullanılması ancak en acil ve en ciddi durumlarda, son çare olarak düşünülmelidir. Böyle bir durum yok ve [Başkan’ın] kararını desteklemiyorum. Bakanlığı siyasetin dışında tutmak için çok çabaladım. [Ama] Seçimler yaklaştıkça bu giderek zorlaşıyor” dedi. Yayınladığı basın bildirisinde “Amerikan ordusunun siyaset dışı kalarak, tüm Amerikalılar için var olduğunu göstererek Amerikan halkının saygısını kazandığını” hatırlattı. Orduya, Amerikan vatandaşlarının anayasal ‘ifade’ ve ‘barışçı gösteri’ haklarını her zaman akılda tutmaları gerektiğini uyaran emirler yayınladı.
Bir önceki Savunma Bakanı—emekli asker—James Mattis öfkesini ve isyanını daha açık ifade etti. “Orduya katıldığımda Anayasa’yı desteklemeye ve korumaya yemin etmiştim. Hiç bir zaman aynı yemini etmiş birliklere, Amerikan vatandaşlarının anayasal haklarını kullanmalarını engelleme emri verileceğini düşünmemiştim. Donald Trump, Amerikan halkını birleştirmeye—hatta öyle yapıyormuş gibi görünmeye bile—çalışmıyor. Aksine bizi bölmeye çalışıyor” dedi.
Başka birçok emekli asker ve eski savunma bakanı da benzer uyarılarda bulundular. Ama West Point 2020 yılı mezunlarının mezuniyet töreni öncesi yayımladıkları bildiri en çarpıcısıydı.
Ordunun ‘politize’ edilmesini ve “Hükümetin, Amerikan ordusunu, meşru protesto haklarını kullanan Amerikan vatandaşlarına karşı bir silah olarak kullanma tehdidini” kınadılar. ‘En genç’ subaylar “Sivil kontrol [demokrasilerde] askerlik mesleğinin temelidir, fakat bu körü körüne [Anayasa’ya aykırı emirlere bile] itaat anlamına gelmez, politize olmak Amerikan halkıyla Amerikan ordusu arasındaki güven bağını zedeliyor” uyarısı yaptılar.
Yeni mezun teğmenlerden emekli orgenerallere, savunma bakanlarına kadar tüm orduyu, kurum olarak Başkan Trump’ın anayasaya aykırı, siyasi, bölücü tutumu karşısında bir araya getiren Amerikan anayasasına duydukları içten sadakat ve kurum kültürüdür.
Vatanseverlik budur..
Amerika Birleşik Devletleri’ni tüm zafiyetlerine rağmen hâlâ güçlü kılan da bu..
1787’den beri, bazı ‘ekler’ dışında değişmeyen güçlü anayasası, güçlü kurumları ve güçlü devlet kültürü..
Devletleri aşiret yönetimlerinden ayıran da budur.!