Yoksulluğu önlemek bir yana daha da arttırdıktan sonra yoksul kalmasına neden olduğunuz halka tepeden bakamazsınız. Sizi seçen, oturduğunuz makamlara getiren insanları sokak ortasında azarlayamazsınız. Geçim sıkıntısı yüzünden “korona olup gebermek” isteyen insanları görünce utanıp istifa edeceğinize yürüyüp gidemezsiniz.
Geçen hafta Denizli’de yaşanan olay geldiğimiz noktayı bütün çıplaklığıyla ortaya serdi. Halkın içinden çıktığını iddia ederek gelen, geldikleri gün vekil lojmanlarını satanlar kendisini bin küsur odalı saraya taşıyınca, atadığı valiler de sokak ortasında vatandaş azarlar oldu. Üstelik bu ilk değil.
Geçtiğimiz Mart ayında caddeyi kapattın deyip karşılaştığı vatandaşları azarlayan Uşak Valisi Funda Kocabıyık’ın nobran tavrının bir tesadüf veya kişisel bir ego sorunu olmadığını Denizli Valisi Ali Fuat Atik bize bir kez daha hatırlattı.
Söze geldi mi milletin hizmetkârı olmaktan dem vuranların, gerçek hayatta ne durumda oldukları gözümüzün önünde sergilendi. Görüntüler yayılmasaydı bu zor koşullarda ayakta kalmaya çalışan birisinin işyerini kanun nizam tanımadan kapatacak olanlar, görüntüler ortaya çıkınca sözde özür metinleri yayınladılar. Yayınlanan açıklamanın dil bilgisi ve kendini ifade etme yeteneği bakımından değerlendirilmesini bir kenara bıraksak bile yazılanın bir özür metni olmadığı apaçık ortada. Yine yukarıdan bakma, yine sözde lütufkâr, yine kendi eksik ve kusurlarını vatan, millet, güçlü devlet hamasetiyle örtme çabası.
Valilerin tavır ve davranışları “şahıslarından” kaynaklanan bir durum değil. Bir yönetim anlayışının ve üslubunun tezahürüdür. Tüm yetersizliklerine rağmen üstlerinin takdiriyle geldiği görevde tutunabilmek için üstüne karşı ezilen, kendisinin altında gördüğü kişileri ezen tavırla karşı karşıyayız. Ses tonları, yürüyüşleri, vücut dilleriyle ortaya koydukları halka tepeden bakan, yurttaşı ezen ve değersiz sayan anlayışlarını sergileyen yöneticileri bir de üstlerinin yanında görün. Omuzlarının düştüğünü, ceketlerinin varsa üç düğmesinin de iliklendiğini, yoksa ilik arandığını, seslerinin titrediğini, o kendine güvenen hallerinin yok olduğunu hemen fark edeceksiniz.
Ekonomik krizle insan arasına mesafe koyamayanlar insanların sosyal mesafeyi koruyup korumadığını denetliyor. Yoksulluğun ve açlığın pençesinde olan, bir gün çalışmazsa aç kalacak insanlara evde kalmalarını tavsiye ediyorlar. “Korona olup gebermeyi” arzulayan insanlara maske takmalarını söylemekten başka bir şey diyemiyorlar.
Denizli Valisinin tutumunu ortaya seren görüntüler kendisini halkının yanında konumlandıran yöneticilerle kendisini halkının üstünde ve karşısında konumlandıranlar arasındaki farkı bir kez daha gösterdi. Her gün ülkenin küçüğünden büyüğüne her yerleşim biriminde benzerleri yaşanan ve bu siyasi iklim sürdükçe yaşanmaya devam edecek olan bu görüntüler hiç unutulmamalıdır.
Binlerce yıllık Anadolu birikimi, halka tepeden bakan, onun için var olduğunu unutup kendisini halkın üzerinde gören bu anlayışı da bu anlayışın temsilcilerini de aşıp geçmeyi bilecektir.
Bu devran dönecek, bu düzen değişecektir.