Şermin Külahoğlu

Şermin Külahoğlu

UZMAN ÖĞRETMENLİK SINAVI UZMANLIĞI ÖLÇER Mİ?

Nitelikli bir eğitim için en önemli rol öğretmenlere düşmektedir. “Bir eğitim sisteminin kalitesi, öğretmenlerinin kalitesini aşamaz” cümlesi bu gerçeği vurgulamaktadır. Eğitimde marka konumundaki Finlandiya örneğinde de öğrenci başarısını etkileyen en önemli etmenin öğretmen niteliği olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda öğretmen niteliğini izlemek gereği kuşkusuz yadsınamaz. Ancak öğretmenin bireysel, toplumsal ve mesleki sorunlarına çözüm üretme yollarını hayata geçirmeksizin, öğretmen verimliliğine yalnızca teknik değerlendirme düzenlemeleri üzerinden bakılması yanlıştır.

Öğretmenler, iş güvencesi, maaş, sosyal ve özlük hakları, mesleki imaj, örgüt iklimi ve kurumsal aidiyet gibi birçok açıdan birey ve öğretmen olarak potansiyellerini gerçekleştirmelerini engelleyen süreç ve mekanizmalar altında mesleki doyum ve bağlılıklarına ilişkin sorunlar yaşarlarken; gereğince yapılandırılmamış olan hizmet öncesi ve hizmet içi uygulamalar nedeniyle mesleki yeterliklerini geliştiremez durumda iken, değerlendirmenin öne çıkarılması, konuya sondan yaklaşmaktır. Parçalı yaklaşımların işlevsel olmayacağı açıktır, bütüncül yaklaşım gerekir


EN BAŞTAN BAŞLAMALI
Öğretmen niteliği konusuna en baştan yani, öğretmen adaylarının lisans eğitimine seçimi, lisans eğitimi ve mesleğe girişi ile ilgili düzenlemelerden başlanmalıdır. Öğrenci seçimi, öğrenme süreçleri, staj, uygulama, pedagojik formasyon modeli gibi pek çok sorunlu yönden öncelikle, öğretmen yetiştiren kurumların çoklu değerlendirmeyle yeniden düzenlenmesine ihtiyacı vardır.

Öte yandan, öğretmenliğe atanma işleminden (KPSS), emekli olana kadar geçen süreç içinde, öğretmenlerin mesleki gelişimi (hizmet-içi eğitim, öğrenme-öğretme süreçleri, sertifikasyon) ve ilerleme (izleme değerlendirme, terfi) ile ilgili mevcut uygulamalar da sorgulanmaya muhtaçtır. Bu yazının sınırlı kapsamında, gündemdeki uzman ve başöğretmen unvanları için sınav düzenlemesiyle en yakından ilişkili olan, meslekte ilerleme konusu ele alınacaktır.

Sona bırakmadan söylenecek olursa; son düzenlemelerle uzman ve başöğretmen unvanları için yürürlüğe sokulmuş olan sınav modeliyle, sağlıklı bir ölçmeye ulaşılamayacağı, KPSS deneyiminden bellidir. Öğretmen atamalarını belirleyen KPSS sistemi, sınavların içeriğinin nesnel ölçütlere dayanmaması, durumsal müdahalelere açık olması, fakültelerin son iki yılının bu sınava hazırlık çalışmalarıyla olumsuz etkilenmesi gibi sorunlara yol açması nedeniyle eleştirilmektedir. Sonuçta, KPSS yoluyla en iyi öğretmenler değil, ezberi en güçlü olanlar veya çoktan seçmeli soru çözme taktiklerini bilenler seçilmektedir.

KPSS TÜRÜ DEĞERLENDİRME KARİYER GELİŞİMİNİ GÖSTERMEZ
Uzman öğretmenlik sınavıyla belirlenecek mesleki ilerlemenin, mesleki gelişimle ilişkisi olmayacaktır. KPSS türü değerlendirmeye dayandırılan mesleki ilerleme (terfi), öğretmenin kariyer gelişimini (uzmanlık) gösteremez. Bu terfi modelinin yerini, kariyer gelişimi (uzmanlık) değerlendirmesi almalıdır. Bu konuda, Türk Eğitim Derneği (TED), öğretmen performansının meslek süreci boyunca, bireyselleştirilmiş olarak teknoloji desteğiyle ölçülmesi sonucu oluşan dijital öğretmen ürün dosyalarına dayalı bir model önermektedir (Bknz: TEDMEM Ulusal Eğitim Programı). Bu modelde, ölçme ve değerlendirmeden önce öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleme ve ilerletme olanaklarının geliştirilmesi gelmektedir. Öğretmenlerin sahip oldukları bilgi, beceri ve donanımın tanımlanmış olan öğretmen standartları çerçevesinde artırılarak kariyer gelişiminin desteklenmesi amaçlanmaktadır. Öğrencilere ve Öğretim Sürecine, meslek alanına ve paydaşlara yönelik olmak üzere, üç temel öğretmen standart alanı belirlenmiştir.

TED modelinde, öğretmen gelişiminin değerlendirilmesi sürecinin bir parçası olan öğretmen standartlarını kazandırma amaçlı bir Personel Öğrenme ve Kariyer (PÖK) Merkezi yer almaktadır.

Bu merkez, öğretmenlere mesleki rehberlik ve kariyer danışmanlığı yapmayı, meslekte başarılı olabilmeleri için ihtiyaç duydukları bilgi ve becerilerini güçlendirmek amacıyla yönlendirme ile mesleki gelişimlerini desteklemeyi amaçlamaktadır. Hizmet-öncesinden itibaren, hizmet-içi süreçlerle, öğretmenlerin meslek hayatları boyunca eğitim, yönetim ve iletişim gibi alanlarda yeterlik kazanmalarına yönelik performans ve nitelik artırıcı uygulamaları yapılandırmakla yükümlüdür. Merkezin ana görevi, kendisine bağlı tüm okullarda görev yapan eğitim personelinin hizmet-içi eğitimlerini ve mesleki gelişim taleplerini planlamak ve gerçekleştirmektir.

Eğitim personeline, mesleki hedeflerini belirlemeleri ve bu hedeflere ulaşmaları için gereken süreçleri tasarlamalarında destek olur. Bu merkezlerin rehberliğinde kısa, orta ve uzun vadeli Öğretmen Hedef Raporları oluşturulur. Merkez, istenen hedeflere ulaşılması için gereken ortamın yapılandırılmasından, ihtiyaç olabilecek kaynakların belirlenmesinden ve bu kaynaklara ulaşılmasından sorumludur. Öğretmenler ise, bu planların uygulanmasıyla yükümlüdür. Öğretmenin plana göre gerçekleşecek olan ilerlemesi, bir sonraki yıl değerlendirilir.

GELİŞİM NASIL OLMALI?
Öğretmene PÖK Merkezi desteği, öğretmenin atanmasıyla başlatılır. Aday öğretmen olarak sisteme giren öğretmenin, ilk yıl yoğun uygulama desteği hizmetleri alması sağlanır. Bu modele göre, lisans döneminde edinilen bilgi ve deneyimin bütüncül bir yapıda uygulamaya konulabilmesi ve mesleğe tam uyumun sağlanabilmesi için mesleğe yeni başlayan aday öğretmenlere destek çok önemlidir. Mesleğe Uyum Uygulaması ile mesleğe başladıkları ilk bir yıllık süreçte, öğretmenlere meslek hayatları boyunca en yoğun gelişim desteği sağlanır. Öğretmen adayının öğretmenlik eğitimine seçilmesinden itibaren başlayan bu süreçteki bireysel hedeflerine göre kişiye özel oluşturulmuş olan yol haritası çerçevesinde gerçekleşen tüm eğitim öğretim faaliyetlerini takip sisteminin bir aracı olarak, Digital Ürün Dosyası (DÜD) kullanılır. İlk yılın sonunda, çift ana dal eğitimi, lisans üstü eğitimi, ek eğitim ve akredite sertifikaları, teknoloji yeterliği, yabancı dil bilgisi, farklı iş deneyimleri, öğrenci-veli- eğitim lideri (okul müdürü) değerlendirmesi gibi alanlarda yapılan çoklu değerlendirme sonucunda, öğretmen olmaya hak kazanılır.

BAŞÖĞRETMEN OLMAK
Sonraki aşamalarda, öğretmen, uzman yardımcısı öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen unvanlarından birini kazanabilmek için iki koşul vardır. Birincisi gereken yılı doldurmaktır. İkinci ölçüt ise sürekli eğitim desteğiyle oluşturulan DÜD aracılığıyla ölçülen öğretmen performansının, belirli bir puan düzeyinin üstünde olmasıdır. Yani her bir kariyer basamağında ilerleme, süre ve DÜD temel alınarak oluşturulan puana bağlıdır. DÜD kapsamında, ortam düzenlemeleri, öğretim yöntem-tekniklerini kullanma becerileri, sınıf mevcudu, kaynak zenginliği gibi öğretmeninin sınıf ve okul içi uygulamalardaki profesyonelliğine ilişkin bilgiler toplanır. Ayrıca meslektaşlar, öğrenciler, veliler, eğitim liderleri ve kariyer eğitim merkezi uzmanlarının öğretmenlere yönelik yaptıkları değerlendirmeler, öğretmenlerin performans gelişimini göstermesi açısından önemli olduğu için DÜD içinde yer almaktadır.

Öğretmenlerin kariyer ilerlemesini mesleki gelişim kapsamında ele alan TED yaklaşımı, bu yazının dar sınırları içinde en temel yönleriyle özetlenmeye çalışılmıştır. Eğitimde “sistem için öğretmen” değil, “nitelikli öğretmen için sistem” dönüşümü açısından umut verici görünmektedir.
Önemli not: Bu yazı TEDMEM Ulusal Eğitim Programı 2015-2022 dosyasından yararlanılarak hazırlanmıştır.

OKULA YENİDEN BAŞLAMA STRESİYLE BAŞ ETME ÖNERİLERİ
Her güzel şey gibi, tatillerin de bir sonu var. Anne-baba ve çocuk için özel günler olan okula yeniden başlama zamanı geldi çattı.ilk günü olabildiğince iyi yaşamak için okula yeniden dönüşü düşünmeye ve ona hazırlanmaya başlamanın zamanıdır.

Karşılaşılacak bilinmezlikler, değişiklikler (yeni bir öğretmen, yeni arkadaşlar, yeni yöntemler veya tümden yeni bir okul) ve anne-baba olarak çocuğu okula hazırlama sorumluluğu (alınacaklar listesi, bütçe açığı) ile yüzleşmek gerekiyor. İki aydan uzun süren bir tatilden sonra okula yeniden uyum zor olduğu için hazırlığın önemi daha da artıyor.

Aslında çocuklar uyum sağlamayı oldukça iyi başarıyorlar. İtiraf edelim ki, biz anne-babalar her okula başlangıç döneminde belki çocuklarımızdan daha fazla stres yaşıyoruz.

Öyleyse, okul başlangıcında olabildiğince iyi bir uyum başarısı için neler yapabileceğimize bakalım. Kuşkusuz her çocuk farklıdır ama yine de anne-babaların aşağıda paylaşacaklarım arasında kendine yararlı bir şeyler bulabilmesini umuyorum.

DERS ÇALIŞMA ORTAMI DÜZENİ
Uzun tatil döneminde evimizde veya çocuğun odasında bazı değişiklikler yapmış olabiliriz. Bu durumda, işe çocuğumuzun çalışma ortamını yeniden kullanıma açmakla başlayacağız. Çocuğumuzun gelişimini izleyebileceğimiz, çalışmalarıyla ilgileneceğimiz, onun da sevebileceği ve işlevsel bir bir çalışma köşesi onun başarısına önem verdiğimizi gösterir.

Tatil sonrası okula dönüş stresini yenmek için iletişim, yani çocuğumuzla konuşmak, en kolaylaştırıcı yöntemdir. Söyleşmek, çocuğumuzun korkularını dinlemek, okul günlerinin ayrıntılarını görüşmek (organizasyon, öğle yemeği, okul çıkışı etüd çalışması), okul yaşamını kafasında canlandırmasına ve anlamasına yardımcı olacaktır. Ancak, onda düş kırıklığı yaratma riski olan, okulda bulacağından emin olmadığımız bilgileri vermemeye dikkat etmeliyiz.

YENİ ORTAMLAR KAYGI YARATABİLİR
Çocuğumuz, karşılaşacağı bilinmezliklerin değişiklik ve yeniliklerin kaygısı altında sinirli olabilir. Bu gerginliğini anlamak ve kabul etmek gerekiyor. Ona bu konudaki geçmiş başarılarını hatırlatmak, yeni başlangıcın zorluklarına olumsuz bakışını azaltabilir:

“Geçen yıl arkadaşlarından bazıları başka okullara gitmişti ama yine de yeni arkadaşlar edinmiştin. Bunun nasıl başardığını hatırlayalım”. Olumlu bakalım: “Tatil yakında bitiyor. Okula başlamak ne güzel - yepyeni şeyler yaşayacaksın”.

POZİTİF OLMAK OLUMLU ETKİLER
Bizim duygu durumumuz çocuğumuz üzerinde çok etkilidir. Biz pozitif olduğumuz ölçüde o da olacaktır. İyi duygular içinde olmaya çalışmalıyız. Çocuğumuz bunu hissedecektir.

Eğer yeni bir okula başlayacağı için stresli ise okula başlangıç gününden önce onunla birlikte yeni okulunu ziyaret etmeyi ihmal etmemeliyiz. İçine gireceği çevreyi ve orada yaşayacağı günleri önceden tanımak, stresini büyük ölçüde azaltacaktır.

Okula yeni başlayacak olan en küçükler için, onlar gibi okula ilk gidecekleri anlatan masal kitaplarından yararlanmak, onun bu masalları kendine uyarlayarak okula hazırlanması kolaylaşabilir.

Okulla ilgili bizim de bazı kaygılarımız olduğunda, onun kafasını karıştırmamak ve huzursuz etmemek için onun önünde dile getirmek yerine, ilgili kişilerle konuşulmak daha doğru olacaktır.

STRES DÜZEYİNİ AZALTMAK İÇİN
Stresini azaltmak için çocuğumuzun zihinsel olarak kendini hazırlamaya ihtiyacı vardır. Bunu en iyi sağlayacak şey, hazırlıklara katılmasıdır. Okul malzemelerini satın almanın tatlı neşesini ona yaşatabiliriz, okul ve beslenme çantasına konulacakların seçimi ve hazırlanmasını onunla birlikte yapabiliriz veya bunları bağımsız olarak, kendi başına yapmaya yönlendirebiliriz. Okul malzemelerini ve giysilerini seçerek ve düzenleyerek, okul açılışına etkin katılmak, çocuklarımızı okula başlamaya daha hevesli yapar, gerginliklerini azaltır.

Burada şu notu düşmekten kendimi alıkoyamayacağım:

Yaygın görüşün aksine, çocuklarımızın her yeni yıl için okula yeni giysi ve okul çantasıyla gitmesi gerektiğini düşünmüyorum. Eskitme, kirletme kaygısı yaşatacak, rahat davranmaktan alıkoyacak yeni ve yabancı bir giysi yerine, sevdiği tanıdık giysisi içinde olmak onu daha iyi hissettirebilir.

GÜNLÜK RUTİNE UYGUN AİLE TAKVİMİ
Tatil günlerinin rehavetinden kurtulmak için okul döneminin gerektirdiği günlük rutinlere uygun bir aile takvimi hazırlamak gerekiyor.

Sabah rutini, okul için saat kaçta hazır olunacak, okul dönüşünde, akşam yemeğinden önce neler yapılacak, ödevler ne zaman yapılacak? Herkes neyin ne zaman yapılacağını bilirse, günlük akış kolaylaşır.

Bu her gün her şey mutlaka aynı yapma katılığını değil ama gittikçe benimsenecek bir rutinin işlevselliğini sağlamalıdır. Örneğin, okul dönüşü daha henüz “okul modunda” iken kısa bir atıştırma molasından sonra ödev yapmaya zaman ayrılması bana işlevsel görünüyor.

Sabah okula gitmek üzere kapıdan çıkmak için manto ve ayakkabıları giyme vaktini duyurması için saatin alarmını kurmak da oldukça etkili sonuç veriyor.

Çocuğumuzla birlikte, tüm yılı öngörmeyi sağlayan bir takvimi (önemli günler, okul tatilleri, okul dışı etkinlikler, vb) hazırlamayı da düşünebiliriz. Bu bize uzun erimli bakmayı sağlayacak ve çocuğumuz da yılını nasıl geçireceğini öngörebilecektir. Bu takvimi görünür bir yere asarak, çocuğumuzla birlikte ona düzenli olarak göz atmak iyi olacaktır.

Son olarak, öğretimin başlangıcını kutlamayı öneriyorum. Okula başlangıç, çocuğun yaşamındaki önemli günlerden biridir. Onu pozitif biçimde kutlamayı bilmek gerekir.

İLK GÜN KUTLAMASI
Okulun ilk gününü kutlamaya değer bir gün haline getirirsek, çocuklarımız okul günlerinin başlangıcını sevimli bir geçiş olarak algılayacaklardır. Bunu okul yönetiminin düşünmesi, okulun ilk gününde çocuklarımızı balonlarla süslenmiş giriş kapıları ve şekerleme ikramlarıyla karşılamaları ne kadar iyi olurdu.

Bu iş biz velilere düştüğüne göre, okula başlangıçtan önceki hafta veya bir gün önce bu güzel geçişi sağlamak için (pek de abartmadan) özel bir etkinlik veya kutlama eğlencesi düzenleyebiliriz. Bu yılın harika geçeceğini gösteren bir “okulda ilk gün fotoğrafı” çekmeyi de unutmaz isek iyi olur.

Çocuklarımızın okul günlerinin (her şeye rağmen) güzel geçmesi dileği ile. Çalsın ziller, başlasın dersler, bakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şermin Külahoğlu Arşivi