Ussal Sahbaz
Türkiye dijital girişimciliğin karanlık çağından çıkabilir mi?
COVID-19 sonrası dünya düzeni dijital ekonomi üzerine yeniden kurulurken Türkiye ters köşede kaldı. Dijital ekonomide girişimci olmak için en kötü zamandayız. Diyeceksiniz ki, daha geçen çeyrek 1,25 milyar dolarla girişim sermayesi yatırımında rekor kırdık (Startups.watch). Görünen o ki, global piyasalardaki büyük düşüş sonrası bu sene ve belki de seneye bu hacimleri bulmak hayal olacak.
Dijital reklam
Diyelim ki bu olumsuz şartlarda dijital girişiminizi kurdunuz, yatırım aldınız, yazılımcı buldunuz, ürünü hazırladınız. Şimdi ürünü kullanıcıya ulaştırmak lazım. O zaman da Google ve Facebook’a mahkumsunuz. Girişim sermayesinden aldığınız yatırımı, yeri geldiğinde kamudan aldığınız teşviği bu şirketlere dijital reklam bedeli olarak ödemek zorundasınız. Deli Dumrul gibi köprünün başına oturunca kuralları da bu şirketler koyuyor. Yasin Oral, 2009’da illerarasimesafe.com’u kurmuştu. Bu web sitesinden gideceğiniz yere mesafenizi öğrenebiliyordunuz. 2016 yılında illerarasimesafe.com birden Google arama sonuçlarından kayboldu. Rekabet Kurumu dosyalarında anlatıldığına göre, Oral’ın çabalarına rağmen bir daha da geri gelmedi (Rekabet Kurumu bu dosyada soruşturma açmamış ama daha sonra 4 ayrı soruşturmada Google’ı cezalandırdı). Google ile mücadele edemeyen Oral daha sonra Paribu’yu kurdu. Google, kendi ülkesindeki regülatörlerin yaklaşımı gereği henüz kripto varlık işine giremediği için, Oral bu işte başarılı oldu. Yani girişimcilerimiz iyi, yeter ki yolu Google ile kesişmesin. Nitekim, Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre Google veya Facebook bir sektöre girince, o sektördeki girişim sermayesi yatırımları %40 düşüyor.
Yeni sömürü düzeni
Hadi diyelim dijital pazarlama yaptınız, ürününüz tanınır hale geldi, markanız herkesin bildiği markalardan biri olup Türk Patent Enstitüsü’nün belirlediği tanınmış markalar arasına girdi. Ancak isteyen herkes, rakipleriniz dahil, sizin markanızı Google aramalarında kendi sitesini çıkarak şekilde reklam verebilir. Bunu önlemenin bir yolu var: Daha çok para verip kendi markanız tarandığında Google’da öne çıkabilmek. Yani Google Türk’ü Türk’e kırdırıp daha çok para kazanmanın yolunu da bulmuş. Benzer bir durum Hindistan’da olursa, devlet Google’ı yapılan marka ihlalinden sorumlu tutuyor.
Düşünce dünyası esir
Ne yazık ki, girişimciliğin önünü kesen bu düzenin tartışılmasının önündeki en büyük engel de bundan faydalanan şirketler. Barry Lynn, ABD’nin önde gelen liberal (yani “sol”) düşünce kuruluşlarından New America’da program direktörüydü. 2017 yılında Google’ın Avrupa’da rekabet hukuku ihlalleriyle ilgili yazısı birden web sitesinden kaldırıldı. Anlaşıldı ki düşünce kuruluşuna 21 milyon dolar bağışlayan Google’ın CEO’su telefon açmıştı. Üzülerek söylemem lazım ki, büyük teknoloji şirketlerinin düşünce kuruluşlarına ve medyaya aynı taktiklerle baskıları Türkiye’de de yaşanıyor.
Gün gelir devran döner. Google’ın kovdurduğu Barry Lynn’in araştırmacılarından Lina Khan 4 yıl sonra Amerikan rekabet otoritesinin başına geçti. Şimdi bu düzeni değiştirmek için kamu yetkilerini kullanıyor. Dünyada rüzgârın yönü değişiyor. Türkiye de girişimciliğin önünü açmak için dijital platformların tekelleşmesiyle kurulan bu yeni sömürü düzenine karşı güçlü adımlar atmalıdır.