Fatma Acar Ünlü
Türk Telekom’un kısa ve acıklı hikâyesi…
Türk Telekomünikasyon A.Ş. 30 Haziran 1994’te kuruldu.
1995 yılında; PTT’deki telekomünikasyon ve posta hizmetleri birbirinden ayrılarak PTT’nin telekomünikasyon hizmetleriyle ilgili tüm personel, varlık ve yükümlülükleri; hisselerinin tamamı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na ait olan Türk Telekom’a transfer oldu.
AYCELL +ARİA = AVEA
2004 yılında; Türk Telekom’un GSM Operatörü Aycell ile İş-TİM’e ait Aria’nın birleşmesi sonucu TT&TİM İletişim Hizmetleri A.Ş. kuruldu ve ticari unvanı Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. (Avea) olarak değiştirildi.
2005 yılında ise Türk Telekom’un özelleştirilme çalışmaları tamamlanarak %55 hissesi Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ye devredildi.
Türk Telekom 2005'te özelleştirildi ve 2008'de halka arz edildi; artan verimlilik ve genişleyen hizmet yelpazesi ile sonuçlanan başarılı bir değişim sürecinden geçti. Türk Telekom'un hisselerinin %55'i LYY Telekomünikasyon A.Ş., %25'i Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı'na ve %5'i Türkiye Varlık Fonu'na aittir. Geriye kalan yüzde 15'lik hissesi halka arz edildi. Türk Telekom hisseleri Mayıs 2008 itibarıyla Borsa İstanbul'da (BİST) işlem görmeye başladı.
2016 yılında; Mobil, internet, telefon ve TV hizmetlerini tek bir kanaldan sunabilmek için Avea, Türk Telekom ve
TTNET markaları “Türk Telekom” olarak tek marka altında birleştirildi.
VARLIK FONU’NA DEVİR
Türk Telekom, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteğiyle; Aselsan, Netaş ve Türk Telekom’un Ar-Ge iştiraki Argela tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli ve milli LTE baz istasyonu ULAK’ı şebekesine entegre eden ilk operatör oldu.
Şubat 2017 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete’ye göre, Bakanlar Kurulu’nca, şirketin Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığına ait %6,68 (%5 B Grubu, %1,68 D Grubu) oranındaki hisselerinin Türkiye Varlık Fonu’na aktarılmasına karar verildi.
2018 yılında; Türk Telekom’un mobil iletişim şirketi Avea’nın ticari unvanı, tek marka vurgusunu destekleyecek şekilde, TT Mobil İletişim Hizmetleri A.Ş. olarak değiştirildi.
Türk Telekom hissedarlarından Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ye (OTAŞ) ait %55 oranındaki hisse, özel amaçlı şirket (SPV) olarak kurulan Levent Yapılandırma Yönetimi A.Ş.’ye (LYY) (yeni adıyla LYY Telekomünikasyon A.Ş.) devredildi.
Türk Telekom mobil, sabit ses, sabit genişbant ve TV alanında hizmet veren markalarını, Türk Telekomünikasyon A.Ş., TTNET A.Ş. ve TT Mobil İletişim Hizmetleri A.Ş.'nin tüzel kişiliklerini koruyarak "Türk Telekom" tek markası altında birleştirdi.
21 YILLIK İŞLETME HAKKI
Türk Telekom özelleştirmesi, sanıldığı gibi bir satış işlemi şeklinde değil, 21 yıllık bir işletme hakkı devir işlemidir. Şirketin devrini alan Ojer Grubuna, bankalardan kredi kullandırıldı, grup aldığı şirketi 3-4 yıl geri ödemesiz işletti ve bu dönemdeki kârlarını yurt dışına aktardı.
Dönemin Cumhurbaşkanı danışmanı Cemil Ertem, "Türk Telekom gibi değerlerimizi ne olursa olsun elden çıkaralım dedik, kötü bir zamanlama ile satılmıştı. Bu hataları tekrar etmemek gerek, çıkış yolu halka arzdır" açıklaması dahi yaptı.
TÜRK BANKALARI OJER’E BORÇ VERDİ
Ojer Grubuna, özelleştirme bedeli olan parayı Türk bankaları borç verdi (4,75 milyar dolar)… Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre borç veren 20'ye yakın banka, borçların ödenmesi için hükümete baskı yaptı.
Borçsuz aldığı bir şirketi 2016 sonu itibariyle 3,5 milyar dolar borca sokmuş ve sonunda hem devleti, hem satın aldığı şirketi, hem de Türk bankalarını zarara uğratarak, ardında milyarlarca dolar batık kredi bırakarak ve borcu Türk Telekom'un üzerine yıkarak kaçıp gitti. Öjer'in 2018'de iflasının ilanıyla Telekom'un hisseleri 12 milyar dolardan 3.3 milyar dolara düştü.
TÜRK TELEKOM’UN SATIŞI: BEDAVAYA GİTTİ
Telekom’un satışı ilk olarak DYP’nin iktidarda olduğu 1993 yılında gündeme gelmişti. Ancak 40 milyar dolarlık bu satış Anayasa Mahkemesi tarafından engellendi. 2005’e gelindiğinde ise dönemin hükümetinin zamansız ve plansız şekilde, değerinin oldukça altı bir rakama özelleştirdiğini biliyoruz. Lübnan kökenli Hariri Ailesi’ne ait Ojer Telekom'a 21 yıllığına devredilen Türk Telekom konusunda maddi anlamda tutarsızlık söz konusu. Dönem medyasına ‘’Bedavaya gitti’’ diye yansımıştır.
Türk Telekom olayında devlet 8.7 milyar dolar kaybetti
Hariri Ailesi’ne geçiş sonrası 2005-2015 yılları arasında Türk Telekom 14 milyar dolar net kâr elde etti ve 2016’ya dek 12,6 milyar dolar temettü ödedi.
2005-2018 arasında Türk Telekom’un kârının %90'ını yurt dışına çıkardılar. Türk Telekom olayından devlet bütçesi 8,7 milyar dolar kaybetti. Bu özelleştirme ihalesi sonrası kurumlar vergisi %30'dan, %20’ye düşürüldü. Bu nedenle devlet büyük vergi kaybına uğradı. Özelleştirme sonrasında düzgün denetim yapılmayarak içinin boşaltılmasına adeta göz yumuldu.
ALTYAPI YATIRIMLARI YAPILMADI
En önemli konu ise hiçbir stratejik yatırım ve özelleştirme şartnamesinde yer alan altyapı yatırımları yapılmadığı için dönem itibariyle Türkiye'deki telefon ve internet hizmetleri olması gereken seviyenin çok altında kaldı.
Telekom gibi şirketlerin alternatifi yoktur. Türk Telekom özelleştirmesiyle imtiyazın mı yoksa altyapının mı verildiği dahi hâlâ kamuoyuna açıklanmış değil.
Belirtilmesi gereken önemli bir husus da TSK’nın kullandığı altyapının da yine Telekom altyapısına bağlı olması. Telekom altyapısı dediğimiz zaman ‘’e-devlet’’ uygulamaları dahil internet üzerinden birçok kamu kurum ve kuruluşu ile özel şirketler v.s..’’ data, ses ve görüntü aktarımı’’ için bu alt yapıyı kullanmak zorundalar.
HESAP SORULMADI SORULMALIYDI…
Telekomünikasyon devletin stratejik yatırımlarından biridir. Türk Telekom gibi stratejik bir kurumun zarara uğratılması ve dönemde yapılanlar adına Hazine; yönetime atanan, kamu haklarını korumayanlardan hesap sormalıdır.
“Türk Telekom’u soyup soğana çeviren milyarlarca dolarlık vurgunun hesabı sorulmuş mudur?”
Hayır sorulmamıştır.
SON OLARAK
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 2021 ikinci çeyrek sonuçlarına ilişkin görüşlerini şöyle açıklamıştı:
‘’Benzeri olmayan zorluklarla geçen bir çeyrekte üstün performans sunmayı başardık. Pandemi etkisi altındaki beşinci çeyreği geride bıraktık ve bugün ülkemizde, elbette tedbiri elden bırakmadan, normalleşen bir ortamın tadını çıkarıyoruz. Şirketimiz etkileyici finansal ve operasyonel sonuçlar elde etti. Konsolide gelirler yıllık bazda %17,4 arttı. Faaliyet gelirleri, bu çeyrek bir önceki yıla göre %19,0 yükselerek yılın ilk yarısında %19,5 artışı garantiledi ve 2021 yılı için revize ettiğimiz %17 hedefine ulaşma konusundaki güvenimizi artırdı. Sabit genişbant segmenti %30,2’lik artışla cirosundaki güçlü büyüme hızını korurken, mobil gelirler %17,1’lik büyüme ile şirket içi hedeflerimizi aştı. Kurumsal data gelirleri, %12,7’lik sağlam bir büyüme kaydetti. Son olarak, uluslararası segment %39,5 yükseldi.’’