Murat Aydın
Tuhaf sistemin fikren bitişi
Hiçbir bilimsel ve teorik temeli olmadığı ve sadece bir kişi için kurgulandığı için adına başkanlık sistemi diyememişlerdi. “Türk tipi”, “kendine özgü” gibi isimlerle andıkları, sonunda “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” diye isimlendirdikleri tuhaf sistemin sonuna gelindi.
Bu tuhaf sistem, bazıları açısından “hayırlara vesile olan” 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ortaya çıkan baskıcı ortamdan yararlanarak topluma dayatıldı. Seçim hukukunun en temel kuralları ihlal edilerek 2017 yılında yapılan referandumda kabul ettirildi. 2018 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimiyle ete kemiğe büründü ve artık miadını doldurdu.
Getirilen şeyin sistem değil, “tek adam rejimi” olduğu, bir kişinin isteklerine, yönetim tarzına göre hazırlandığı hep söylendi. Ancak toplumun bütün bilgilendirme kanallarının kapatıldığı, OHAL ve KHK rejimi altında herkesin sindiği bir ortamda yapılan değişikliğin toplumun yararına olmadığı yeterince anlatılamadı ve referandumdan evet oyu çıktı. Yapılan değişiklik ve sonrasında yapılan seçimle bütün yetiklerin verildiği kişinin “bu faizle şunla bunla nasıl uğraştığını” da ekonomik şaha kalkmadığını da gördük. Haziran 2017’de yüzde 12.25 olan TC Merkez Bankası borç verme faizi Eylül 2021’de yüzde 22,50 oldu. Yine Haziran 2017’de 3.50 TL olan dolar bugün 8.90 seviyelerinde.
Ülkenin hukuk sisteminin, demokrasisinin, idari organlarının, bürokrasisinin ne durumda olduğunu görmek için uzun analizlere ihtiyaç yok. Hayatımızın her anında gördüğümüz bozulmanın, yetersizliğin, yönetememenin sonuçlarını yaşıyoruz. Bırakın orman yangınları gibi kriz anlarındaki becerisizliği artık günlük rutin işlerin bile yürümediği, en sıradan bürokratik iş ve işlemlerin eziyete döndüğü bir ülke haline geldik. Ekonomik yapı, siyasal ve toplumsal düzen, sistemin uygunsuzluğunu, işe yaramazlığını her açıdan ortaya koydu. Topluma dayatılan sözde yönetim biçiminin aslında yönetememe olduğu dört yıldan kısa sürede anlaşıldı.
Yaşanan tüm olaylara rağmen iktidar çevreleri ve bu çevreler için kalem oynatanlar, sistemi canla başla savunmaya devam ediyorlardı. Anlaşılan o ki bu durum da değişiyor. Ardı sıra çıkan anketlerin ortaya koyduğu oy erimesinin olağan söylem ve yöntemlerle durdurulamayacağı kabul edilmiş görülüyor. Ülkeyi uçuracağını söyledikleri sistemden vazgeçmenin uygun olup olmayacağı iktidar ve destekçileri arasında daha yüksek sesle tartışılır oldu. Saflarda gevşemeyi, sisteme ve lidere olan inançta zayıflamayı gören Erdoğan, “başkanlık sisteminden memnunuz, yolumuza devam edeceğiz” deme ihtiyacı duydu. Tüm bu gelişmeler, fiilen bitmiş bu tuhaf sistemin fikren de bitişini gösteriyor.
Siyasi iktidar, iktidarını sürdürmek için hayatın gerçeklerini inkâr, artan yoksulluğu hamasetle örtme çabasında olsa da toplumun tüm kesimleri yeni döneme, yeni dönemde yapılacaklara dönük heyecanlı bir hazırlık içinde. Yaşadığımız tüm deneyimler ve yeni dönem için yapılan hazırlıklar bizi eskiye değil; özgür, demokratik, hukukun üstünlüğünün gerçekten var olduğu, eşit yurttaşlık temellinde herkesin bir arada yaşadığı daha iyi bir Türkiye’ye taşımalıdır. Yaşanan her sorunun üstesinden gelme beceri ve gücüne sahip Türkiye, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kendisini geleceğe taşıyacak demokratik siyaseti de yönetim sistemini de bulmayı ve hayata geçirmeyi başaracaktır.