Tren

Sizden ricam bu yazıyı okurken fonda, “Tren gelir hoş gelir, odaları boş gelir” türküsünün çaldığını hayal etmeniz veya en azından mırıldanmanız.
Selamsız Bandosu filmini hepiniz hatırlarsınız.
Kasabadan trenle Cumhurbaşkanı’nın geçeceğini öğrenen belediye başkanının bando kurma girişimi ve sonrasında yaşananlar anlatılır. Tüm o hazırlıklar sonrasında gerçekten Cumhurbaşkanı trenle gelir ancak hiç durmadan sadece el sallayarak geçer gider.
Selamsız Bandosu filminde söz konusu tren neticede varacağı yere gitmektedir.
Bugün geldiğimiz noktada ise TCDD öyle bir hale gelmiş vaziyettedir ki artık gitmesi gereken trenlerin bile gidemediğini, hatta geri döndüğünü görüyoruz.
Türkiye’den Çin’e giden ilk tren diye, Cuma günü karantina öncesi trafiğin ve ulaşımın İstanbul’da kaos olduğu zaman diliminde uğruna tören düzenlenen ve Marmaray seferlerinin aksamasına neden olan, sonra da Anadolu yakasına geçtikten sonra Halkalı’ya geri dönen trenden bahsediyorum.
Bu arada ilk tren deniyor ama bu trenin daha önce Çin’den Türkiye’ye gelmişliği var zaten. (Acaba Çin’de de “Türkiye’ye giden ilk tren” diye böyle tören falan yaptılar mı?)
Dün Sözcü’de Deniz Zeyrek’in yazısından trenin tren demiryolu taşımacılığı özelleştirilince kurulan Pasifik Eurasia firması tarafından Çin’e gönderildiğini öğreniyoruz. “Bu Pasifik o Pasifi mi?” sorusunun yanıtını da veriyor Deniz Zeyrek.
Ankara’da devasa inşaatlar yapan, AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşinin şirketi.
Bu şirket aynı zamanda Bakü-Tiflis-Kars demiryolu inşaatını da yapmış.
Muhtemelen, “O kadar demiryolu yaptık. Üstünden de biz geçelim” diye düşünmüş ve bu işe girmişlerdir.
Trenin geri dönüşüyle ilgili, gümrük işlemlerinin tamamlanmadığı ve bu yüzden döndüğü bilgisi de var yazıda.
Ancak dün Birleşik Taşımacılık sendikası açıklamasından öğreniyoruz ki bu doğru değil. Gönderilen ürünlerin (beyaz eşya olduğu söyleniyor) gümrüklemesi zaten Kocaeli Köseköy’de yapılmış. Halkalı veya Çerkezköy’de bir gümrükleme yok.
Yani ne bakanın açıklaması, ne TCDD’nin açıklaması birbirini tutuyor.
Öyle bir başıboşluk, öyle bir iş bilmezlik var ki TCDD’de insan maalesef meydana gelen ölümlü kazalara şaşırmıyor.
Çıkan haberlerin TCDD’nin başarısını gölgelemek isteyenler tarafından yapıldığını söyleyip trenin Çin’den gelen “Acil” bir sipariş nedeni ile Halkalı’ya uğramak zorunda kaldığını açıklamaları ayrıca komik.
Halkalı’dan kalkıp kilometrelerce ilerleyen bir trenin kalktığı istasyona “uğraması” ile ilgili Birleşik Taşımacılık Sendikası şöyle diyor;
“Törenle yola çıkmış ve toplamda 160 kilometre kat etmiş bir tren için, birdenbire Çin Halk Cumhuriyeti’nden ‘acil’ talep geldiği şeklinde yanıltıcı bilgi vermek de, ne yazık ki traji-komiktir. Tüm bunlar, hem insanların aklıyla alay etmektir hem de açıkça ve bile bile demiryollarını zarara uğratmasına neden olmaktır. Bu beyanımız aynı zamanda bir suç duyurusudur.
Hiçbir demiryolu literatüründe, ‘gümrüklü olduğu’ iddia edilen bir trenin, gümrük işlemleri yapılmadan sevki yapılmaz, bu bir kural ihlalidir. Ancak, 160 km yol gelip, 160 km tekrar geri götürülmesine, yani koca bir hiç için 320 kilometre yol kat etmesine gerekçe olarak; “gümrük işlemlerinin” gösterilmesi ciddiyetten uzaktır. Ayrıca, Pazar günü apar topar yeniden yola çıkartılan asıl Çin Treni’nin gümrük işlemleri, Halkalı ya da Tekirdağ Çerkezköy’de değil, Kocaeli Köseköy İstasyonu’nda yapılmıştır. Yani Taşımalık AŞ’nin bir beyanı daha gerçek dışı çıkmıştır.”
Şimdi insanların gözünün içine baka baka yanlış bilgi veren, Çin’e kadar gidecek trenin İstanbul’dan çıkışını bile organize edemeyen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
Siz bu yönetimin ve bu anlayışın inşa ettiği, işlettiği trenlere binerken iki kere düşünmez misiniz?
Ya da biner misiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi