Tıbbi atık

Aylardır Sağlık Bakanı’nın açıklamalarıyla yatıp kalkıyoruz. İlk vakanın açıklandığı günden itibaren basın toplantıları izlenme rekorları kırıyor. Gazetecilerle kurduğu kibar diyalog (hiçbir devlet yetkilisi gazetecilerle artık böyle konuşmadığı için) övgü alıyor.
Türk sağlık sisteminin ne kadar iyi olduğu, salgını nasıl iyi idare ettiğimiz konuşuluyor.
İlk zamanlarda tüm bunlar olurken bazı uzmanlar bu tablonun geçici olduğunu, sokağa çıkmayanlar ve kısıtlamalar sayesinde tablonun bu kadar hafif olduğunu anlatmaya çalıştılar.
Ve hemen ardından vatan haini damgası yediler. Haklarında soruşturma başlatılanlar oldu.
Şimdi üzeri şehir hastaneleriyle makyajlanarak kapatılmaya çalışan durumun bizi getirdiği noktayı aylar önce anlattı bu insanlar bize.
Türk Tabipleri Birliği en başından itibaren uyardı, hâlâ uyarmaya devam ediyor.
Onlar da “tıbbi atık” oldu hükümetin yardakçısının nezdinde.
Bizim sağlık sistemimiz pandemi öncesi de çökmüştü zaten.
Üstüne müteahhitlere para kazandırmak için halkın ulaşması kolay şehir içi hastaneleri kapatıldı, şehirle alakası olmayan yerlere şehir hastaneleri yapıldı.
Her şeyin en büyüğünü yapınca olmuyor işte.
Bir kez daha gördük.
Neyin en büyüğünü yaptıysak o iş battı.
Dün gece Ankara Keçiören’de acile getirilen ağır yaralı hasta ölünce yakınları hastaneyi bastı.
Acil çalışanları kapıya “barikat” kurarak canlarını kurtarmaya çalıştı.
Bir yandan alkışlıyoruz, minnettarız, hakkınız ödenmez derken diğer yandan tıbbi atık diyerek hedef göstermenin sonucunun ne olacağını sanıyorduk?
Bütün bu işler bittikten sonra benim asla unutmayacağım bir söz olacak “tıbbi atık”
Umuyorum bu sözleri söyleyenleri, sağlık çalışanlarını aşağılayanları tedavi edecek doktorlar da unutmazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nihat Sırdar Arşivi