Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

'Türkiye'siz Ortadoğu' 'Türk'süz Suriye' Olmaz!

BENCE; Ortadoğu’nun gerçeği budur!
Suriye’de bakanlar kurulunun ilan edilmesi ile yeni bir aşamaya geçildi. Ahmet Şara başkanlığındaki hükümette Suriye’deki etnik ve dini farklılıkları temsilen bakanlar alınmasına rağmen Suriye Türklerinden (Türkmenlerden) temsilci alınmadı. Dışişleri Bakanlığı geçici hükümetin bu şekilde tanzim edilmesinden memnuniyetini açıklaması stratejik körlüktür; Bunun gelecek açısından bedeli ağır olacaktır!


Türk’süz bir Suriye yönetimi, Türkiye için potansiyel bir tehdittir. Türkiye, baştan bu yana Suriye’nin toprak ve siyasi birliğini savunmaktadır. Suriye Türklerinin temsil edilmediği bir yönetim, Suriye’nin birliğini gerçekleştiremez.


SDG ile HTŞ’nin anlaşmış olması Suriye Devleti’ni üniter devlet yapmaz. İlan edilen yeni hükümet, Suriye toplumunu oluşturan etnik, dini ve mezhebi toplulukların arkasındaki devletlerin bir gevşek koalisyonudur. Suriye’de istikrarsızlık devam edecektir. Siyasi ve toprak bütünlüğü Irak’ta olduğu gibi çok anlamlı değildir. “Yeni Suriye Cumhuriyeti Devleti, küresel güçlerin desteğinde iki terör örgütü tarafından Türk’süz kurulmaktadır. Amaç, Suriye’yi Irak gibi parçalamaktır.


Bazı gerçekleri ilgililere hatırlatmak isterim. Unutmayalım ki Ortadoğu, Türk coğrafyasıdır; Milletimiz bu coğrafyayı 1000 yıl yönetmiştir; 868 yılında başlayan Tolunoğlu Ahmet Bey’in Mısır valiliğinden 1918 yılına kadar çok kısa aralıklar dışında bu coğrafyayı Türk devletleri yönetmiştir. Osmanlı devri kesintisiz 400 yıldır. Mısır’ı Kıpçak Türkleri 250 yıl yönetti.


Bugün bu coğrafyanın hemen her bölgesinde soydaşlarımız yaşamaktadır ve ne yazık ki geçmiş Türk asırlarının faturasını ağır ödemektedirler. Türklerin varlığı ve yaşadıkları bölgeler, Suriye toplumunun etnik ve mezhebi farklılıklarının arasında; farklılıkların buluştuğu ve kaynaştığı birer tampon bölge işlevi görür. Türkler, Suriye’nin coğrafi ve sosyolojik dolayısıyla siyasi bütünlüğünün teminatıdır. Suriye’nin huzuru bu gerçeğin kabul edilmesinden geçer, Türkiye’nin güvenliği de...


Suriye Türkleri bu bölgelere diğer topluluklardan daha önceki zamanlarda yerleşmişler ve kesintisiz bu güne kadar dillerini unutmuş olsalar da kimliklerini unutmadan ve unutturmadan varlıklarını devam ettirmişlerdir.

Suriye Türkleri, Suriye toplumunun Araplardan sonra ikinci en kalabalık topluluğudur. ORSAM’ın Dışişleri Bakanlığı’nın desteğinde yaptığı alan araştırmasında Suriye Türklerinin nüfusu 3.5 milyonu geçmektedir. Türkiye ile Suriye arasında yaşanan dostluk dönemlerinde Türklükle ünsiyet kuran insan sayısı çok daha fazladır.

Bu gerçek Ortadoğu’nun tümünde geçerlidir. Ayrıca, Ortadoğu gerçeğini dikkate almadan Suriye politikasını belirlemek çok yanlıştır. Ortadoğu, insanlık tarihinin her döneminde stratejik değerde olmuştur, her dönemin küresel gücü bu coğrafyayı kontrol altında tutmak için rakipleri ile savaşmıştır. Geçmiş yüzyıllarda, Güneydoğu Asya’nın zenginliğine ulaşmak için günümüzde ise sahip olduğu fosil yakıt rezervleri dolayısıyla küresel güç mücadelesinin merkezindedir.


Ortadoğu jeopolitiğinin çıkmaz sokağı Suriye’dir. Suriye toplumu, farklılığını kimlikleştirmiş etnik, dini ve mezhebi topluluklardan oluşmaktadır. Burada bir millet oluşturmak mümkün değildir. Araplık, bir ırkın adıdır, millet değildir.

Suriye toplumunu oluşturan gruplar kendilerini korumak, varlıklarını devam ettirebilmek için mutlaka bir dış gücün/ülkenin desteğine ihtiyaç duymuşlardır. Bu gerçek tüm zamanlar için geçerlidir. Bir diğer ifadesiyle, bu coğrafyayı kontrol etmek isteyen veya burada çıkarı olan her ülke Suriye’deki bir topluluğun arkasında durmuştur. İngiltere Dürzileri, Fransa Marunileri, ABD Kürtleri, Rusya ve İran Nuseyrileri koruyup kollamışlardır ve onların üzerinden kendi çıkarları doğrultusunda politikalar üretmişlerdir.


Bu gerçeğin tek istisnası Türklerdir ve Türk Devletleridir; Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yazık ki 1000 yıl yönettikleri bu coğrafyadaki Türkleri yok saymışlardır. Dünyayı Trump’ın tehdit ettiği, Ortadoğu’ya Netanyahu’nun hükmettiği günümüzde Türkiye’nin çıkarlarını korumak için bölgedeki tarihi müktesebimizin farkında olmalıyız ve taraflara anlatmalıyız. Trump’ın sevgisi(!) bizi korumaz.


Sözün özü; “Yeni Suriye” tanzim edilirken Suriye Türkleri’nin varlığı ve egemenlik hakları anayasal hukukla garanti altına alınmalı ve bu, Türkiye’nin garantörlüğünde olmalıdır. Bu konu Türkiye’nin güvenliği ve Suriye’nin istikrarı için hayati değerde önemlidir. Denenmişi bir daha denemek akıllı insanın yapacağı iş değildir. Suriye, 1918 yılından buyana bir türlü huzura kavuşamamıştır; bunun bir sebebi olmalıdır; Yeni Suriye’yi tanzim ederken bu sebebin üzerinde durulmalıdır.


Sözün sonu; Türkiye’siz Ortadoğu, Türk’süz Suriye olmaz!
Tarihin ve coğrafyanın gerçeği/gereği budur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi