Hakan Cerrahoğlu
Tek kişilik Orkestra, Ali Poyrazoğlu...
İstediğin gibi değilsen Hayatın Roman değil!
Kalbini sevmek için taşıyan adamdır, Ali Poyrazoğlu... Bu yüzden "Aşık Değilsen Ölüsün" mesajı verir, tüm oyunlarında...
Bazen elinde bir kitapla topluma ayna, bazen de okuyup yazdıklarıyla Hayatı Roman'dır, onun.
Ali Poyrazoğlu,
İyiliğin ve dostluğun, insanlığın kitabında olduğundan yola çıkarak; umutla önce hayallerin yaşadığını, ağacın yaprağıyla aşkını, pencere kenarındaki çiçeklerin güneşin doğuşunu bir umutla nasıl beklediğini anlattığı oyununda, kaybolan güzellikleri elindeki boş bir deftere sayfa sayfa yüklemiş; izleyicilerinden istediği hayatın sayfa sayılarından kalp ile dil arasındaki mesafeye güneşin resmini asarak ömre ömür katan anlatımlarına "Hayatım Roman" adını vermiş.
Sevda sahnesinde tek kişilik orkestrasıyla gerçek bir masalı anlatmış! Hayatı Roman olanlara... Elindeki boş bir çantaya tıka basa yüklediği alkışlarla...
* Kredisi bitmiş dostlukların limitini mi yükseltiyor, Hayatım Roman oyunu. Yoksa kötü olmayan birinin karşı taraftan iyi olmanın hak edilmeyişini mi?
Peşin hüküm bataklıkta olanı düze çıkarmıyor. Hayatım Roman’da dostluğun, sevginin ve arkadaşlığın önemini anlatıyorum. Zamansız bir vedanın hiçbir şey ifade etmediğini, iyi bir insanın haksızlığa uğramasını, bir balığın okyanusu anlamasının imkansızlığında, her şeye rağmen şu kısacık hayatta gerçek olgunluğun ve erdemin alçakgönüllülükle oluştuğunu anlatıyorum, Hayatım Roman'da.
* Özgür bir hayat yaşamak için hayatı yaşanmamış saymak mı gerekiyor?
Güzel ve özgür bir hayat yaşamak için yaşanan günlerin kıymetini bilmek gerekir. Hayatı yaşanmamış saymak çözüm değil bence. Duygular yaşanmalı ve serbest bırakılmalı. Sevmeli, sevgiyi ve huzuru bulmalı. Bilgeliğe ulaşmalı. Hayata gülümseyerek bakmalı.
Bulutlar güneşi kapatır ama yok edemez. Özgür bir hayat yaşamak için Hakancım, güneş gibi olmalı. Geçmişin kalıplarından uzaklaşmalı, hayatın pozitif yanlarını kucaklamalı. Ve de anılara sahip çıkmalıyız.
Oktay Rıfat bir şiirinde diyor ki; anılar kovulamayacağımız tek cennettir. Anılar da bir dal ister, kuşlar gibi konmak için.
Ben son zamanlarda yaptığım interaktif gösterilerimde geçmişin bizde nasıl yaşadığını keşfediyorum. Keşfettiklerimin geleceği nasıl tasarlayacağını, yaşadıklarımla ilgili ne varsa topluma yansıtmaya çalışıyorum.
Asi Kuş, Hayatım Roman, Ben Eskiden Küçüktüm, Ödünç Yaşamlar ve şimdi de yeni oyunum Şıngır Şıngır Beyoğlu'nda özgürce, korkusuzca yaşadıklarımıza sahip çıkılmasını, her yeni güne yeni baştan başlamak gerektiğini anlatıyorum. Hatalardan ders alarak, bir gün kendimizi okumak gerektiğini unutmamak için.
MİLLET OLARAK HALKI TÜKETMEYELİM
* İnsana pahalıya mal olan ucuzluğun sebebi nedir sizce?
Her insan bir dünya bence. İyisiyle, kötüsüyle. Sadece menfaati uğruna yaşayan ucuzuyla, pahalısı ile. Eğitimin pahalı olduğunu düşünürsek, cehaletin de bedelini hesaplarsak, insanlık gemisinin yükü hafif değil. Kendisiyle uyum içinde kalan iyi insan olmaya özen gösterelim. Millet olarak halkı tüketmeyelim. Bir ömür yetecek kalbi güzel insanlar biriktirelim.
* Hayatım Roman, geç kalınmış bir sevginin idamdan sonraki affı mı yoksa kaderin bir oyunu mu?
Hayatım Roman, barış, sevgi ve dostlukla hayatla yeni baştan nasıl buluşacağımızı seyirciyle birlikte sesli düşünmelerdir.
Oyunun içinde seyirci de var, gösteri de. Onlar da oyunun bir parçası. Hayatın oyununda gülerek, eğlenerek ölüme meydan okuyoruz.
Parayla pulla değil, seyirciyle alkışlarla zenginleşiyorum. Hayatım Roman oyunumda, kaderin yaşamına son verdiği günü yanına kar sayarak sevgi insanın karakteri olmalı diyorum. Yarın ne olacak sorunlarını yok sayıyorum. Çılgın ihtirasların neticelerini elimdeki boş bir defterden gençlikte arananların yaşlılıkta bulunabileceğini, az olanın da tadını çıkarmak gerektiğini, iyi şeyler düşünerek kendi dünyamızın daha güzel olacağını, kısacası işin sırrının; mutluluğun nelere sahip olduğumuzla değil, hayattan ne kadar keyif alabildiğimizde olduğunun mesajlarını veriyorum. Bu sırrı da iyi kalpli olmakla anlamlandırıyorum. "MUTLULUĞU KALBİNİZDE ARAYIN" diyorum.
* Oyuna sanatsal bir değer kazandırmak için yaptığınız metaforlar, karla karışık aşk yağan kalplerde kafaları dağıtmak için oynanan bir Rus ruleti mi?
Sanat, hassas duygularda her zaman biriciktir, eşsizdir, özeldir. Hiçbir zaman hayransız değildir. Ortaya konan zenginlik de bir ülkenin zenginliğidir. Rus ruleti sonucu kötü olabilecek tehlikeli bir oyundur. Mesafe yoktur. Aşkta ise yıldızlar parlar senin için. Kafayı dağıtmak için aşk oyunu oynamak daha iyidir.
TİYATRO İNSANLARI GELECEĞE TAŞIR
* İnsanları geleceğe taşıyan tiyatro sanatı, ülkede olup biten yanlışları, yamuklukları gösteren bir mikroskop mu?
Evet, tiyatro sanatı tiyatro perdesinin açılmasıyla insanları geleceğe taşır. Adaletsizliği, yanlışları, yamuklukları, yenilmiş hakları, halının altına süpürülmüş bütün çirkinlikleri ortaya çıkarır. Tiyatro gözlemsel bir gerçektir. Şakalarla gerçekleri anlatır. Işıklar yandığında, perdeler açıldığında yerinde hicivlerle yanlışları eleştirir. Doğru olanı ulaşması gereken adrese postalar. Her şeyi göze alarak, adaletin mikroskobuyla anlatım zarafetini oyuncularla sanatçıya bırakır.
* Oyunlarınızda seyircinin zihnini oyuna nasıl adapte ediyorsunuz?
Seyirciyle aramızda bir medcezir bu adaptasyon konusu. Ortak bir kalp ile kıyıların nefes almasında tatlı bir ruh hali diyebiliriz.
Seyirciyle bütünleştiğimiz zihinlerde hayatı sahici kılan küçük ama ayıklanmış kelimelerle, farklılık ve farkındalıklarla, yükselip alçalmalarla kimi zaman güldüren, kimi zaman anlamla düşündüren, bazen duygulandıran anlarla adaptasyonu sağlıyoruz.
Oyuna herkes başka bir kişi olarak gelip, oyunun etkisiyle bambaşka bir şekilde ayrılıyor. Özgürce izleniyor oyun.
* Ülkemizi dünya ile karşılaştırdığımızda neden hep her alanda sporda sanatta geriden gidiyoruz. Sebebi nedir sizce?
Karamsar olmamak gerekir, ileriye doğru gitmek için kültür ve sanata daha fazla bütçe ayrılması lazım. Sanat insanları yaratıcılığa, üretkenliğe teşvik eder. Toplumsal olayları yorumlar, halkı bilgilendirir. Ülkenin bir nevi kimliğidir. Spor da sanat da ne kadar gelişirse dünya üzerinde değerimiz de o kadar artar. Atatürk'ün, "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sözü senin bu soruna en iyi cevaptır. Kültür ve sanatın, sporun olmadığı yerde hayat olmaz. Vizyoner bir bakışla, özgürlük duygusuyla değerlerle barışık olalım. Zihinsel ve kültürel yapımızı artıralım. İnsanlığa faydalı yeni buluşların yolunu açarsak sanatta sporda geleceğimiz başarılarla dolu olur.
*****
Tiyatro kültüründen hayatın mesajlarını almak entelektüel bir olgu...
Tek kişilik orkestra Ali Poyrazoğlu,
Karanlığın çok olduğu bir dünyada hayata kafa tutmanın bin türlü haliyle her yıl biraz daha yaşlanılsa da "Hayatım Roman" adlı oyunuyla mavilikleri üretmeye devam ediyor... Küme düşen hayalleri şampiyonluğa oynatıyor... Gerçeklere masal süsü vererek!