Soylugate

Bazıları unutkan olabilir ya da unutmak isteyebilir. Belki de acıları hafifletmenin bir yolu da unutmaktır. Ama acıları yaratanlarla hesaplaşmadan, acılarla yüzleşmeden insanın da toplumun da geleceğe güvenle bakması mümkün olmuyor. O nedenle bence unutmayalım. Hem faşizmin panzehirlerinden birisi de hafıza değil midir?

Bilindiği üzere; ABD Başkanı Nixon’ın, muhalefetteki Demokratik Parti’nin Watergate isimli iş merkezindeki ofisini dinlettiğinin ortaya çıkmasından sonra, yasa dışı dinleme olayları sonu “gate” ile biten kelimelerle anılır oldu. ABD’deki skandal, Başkan Nixon’ın istifa etmesiyle sonuçlandı.

Yaşanan bunca hukuksuzluk nedeniyle bizdeki “Soylugate” olayıyla ilgilenen pek çıkmasa da İçişleri Bakanı Soylu’nun, CHP Genel Başkanının büyükelçilerle yaptığı görüşmeyi yasa dışı olarak dinlendiklerine dair itirafını kayda geçmek lazım. Bakanın önceki beyanlarının bize verdiği referanstan hareketle konuşmanın içeriğine dair söylediklerinin büyük kısmının doğru olmadığını söylemek mümkün. Ama bakan, bu ülkenin yurttaşı, milletvekili, parti genel başkanı olan birisini dinlediğini söyleyip, orada geçtiğini iddia ettiği konuşmaları altın gününde yapılan dedikodu kıvamında ulu orta söyleyebildi.

Soylu’nun 11 Mayıs 2022 tarihinde Aydın’da yaptığı itirafını, yasa dışı dinleme iddialarına karşı daha önce verdiği cevaplarıyla karşılaştırmak gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun dinlendiğine dair iddialara karşı Soylu daha önce neler demişti hatırlıyor musunuz? İki tanesini örnek olarak hatırlatmak isterim. Haziran 2018 tarihinde Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce’nin yasa dışı olarak dinlendiğine dair iddialara karşı Soylu, “Bir tanesiyle ilgili böyle bir şey olsun halkın içine çıkan namerttir” demişti. Kılıçdaroğlu, 2020 yılının Aralık ayında, yasa dışı olarak dinlendiğini bir kez daha söylemiş, bu iddialara karşı Soylu “Kılıçdaroğlu devlete kara çalıyor” deyip geçmişti. Habertürk’ten Kübra Par köşe yazısında, “Sade vatandaş bile telefonunun dinlendiğini düşünüyor, Kılıçdaroğlu şüphe etmiş çok mu?” diye sormuştu. Bakan Soylu bu yazıya 6 Aralık 2020 tarihinde “Ana muhalefet başkanının dinlenmesi devlet sapıklığıdır, bunun iddiası da korkunç bir iftiradır, ben kendimi ortaya koyuyorum, ya iftira sahipleri?” demişti.

Soylu’nun dün söyledikleriyle bugün söyleyip yaptıkları arasındaki çelişkileri sıralamaya sayfalar yetmez biliyorum. Bunları yüzüne vurmanın kendisinde bir etki yaratacağını da sanmıyorum. Ama dedim ya hafıza önemlidir ve unutmamak gerekir. Etrafta kasıla kasıla gezen, vatan, bayrak, devlet denince hiçbirimize söz bırakmayanların hak ve özgürlüklerimizi ve devleti düşürdükleri durumu hiç unutmamak, hep hatırlamak gerekiyor.

Kimse için hukuk güvenliğinin kalmadığını, kişi hak ve özgürlüklerinin yok edildiğini, bunlara karşı gidilebilecek etkin bir yargı mekanizmasının olmadığını biliyoruz. Bugün için Soylu’yu şikâyet edebileceğimiz bir İçişleri Bakanlığı’na ya da savcılığa sahip değiliz. Ama bugün için sahip değiliz. Bir ülkenin bakanı, yaptığı hukuksuzlukları alenen dile getirebilir hale gelmiş ise bu durum özgüvenden ya da güçten değil güçsüzlükten, etrafa karşı güçlü görünme ihtiyacındandır. Bilin ki bunları yapıp bu sözleri söyleyenler için gitme vakti yakındır. Ve bilin ki gittiklerinde, birbirlerine karşı yaptıkları yasa dışı dinleme faaliyetlerinin ürünleri de ortalığa saçılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aydın Arşivi