Murat Aydın
Seçim hâkimleri
Türkiye’nin seçim hukuku bakımından en önemli kuralını değiştirdiler. İl ve ilçe seçim kurulları başkanlıkları görevini, o yerin en kıdemli hâkiminin yerine getirmesine ilişkin kuralı kaldırıp hâkimler arasında kura çekilmesine ilişkin düzenleme getirdiler. Geçtiğimiz hafta kuralar çekildi, il ve ilçe seçim kurulu başkanı olarak görev yapacak hâkimler belirlendi.
Siyasi iktidarın bu hamlesinin kendince nedenleri var. Bir kısmını tahmin etmek de mümkün. Toplumun bir kesimi bu değişikliği seçim dönemine ilişkin “hile hazırlığı” olarak yorumladı. İktidarın niyeti üzerinden bir yorum yapmak doğru olmayabilir ancak toplum üzerinde yaratılmak istenen etkinin üzerinde durmak gerekiyor.
Ülkenin tüm kurumlarıyla dağılmış haline, bunca haksız ve hukuksuz uygulamaya ve de ekonomik krize rağmen iktidarı ayakta tutan en önemli sermaye “yenilmezlik” algısı. Bu algı hem kendisinden memnun olmayan taraftarları safta tutuyor hem de muhalif seçmenin enerji ve heyecanını düşürüyor. Kimileri için bu durum önemli görünmese de siyaset bir iddia ve heyecan işidir. Bir tarafta “yenilmeyiz” diğer tarafta “yenemeyiz” duygusu egemense orada iktidarın değişmesi zordur.
Siyasi iktidara karşı olan toplum kesimlerinde yılgınlık ve çaresizlik duygusu giderek dağılıyor. Özellikle son bir yılda Kılıçdaroğlu’nun etkin, inisiyatif alan ve gündemi doğru noktalardan belirleyen hamleleri tarafların duygularında önemli kırılmalara yol açtı. Siyasi iktidarın, özel olarak da Erdoğan’ın seçim kaybetmeyeceğine dair düşünce azaldı. Muhalefetin giderek özgüven kazandığını gören iktidar bu özgüveni kırmak için muhalefetin kimi kesimlerinde var olan “öğrenilmiş çaresizliği” güçlendirmek istiyor. Muhalefetin enerjisini düşürmenin, çalışma azmini kırmanın bilinen iki mesajını toplumsal hafızaya yerleştirmek istiyor. Bunlardan ilki “iktidar seçimi yapmaz, yapsa da ne yapar ne eder seçimi kazanır, kaybetse de gitmez”, ikincisi ise “Kılıçdaroğlu aday olursa kaybeder.” Seçim kurullarındaki değişiklik bu mesajlardan ilkine yönelik olduğu için onun üzerinde duralım.
Seçim kurullarının başkanı olan hâkimlerin değiştirilmesine ilişkin düzenleme son derece önemli ve tehlikeli olsa da bu değişiklikten hareketle “gördünüz mü, hile yapacaklar ve seçimi ne yapıp edip alacaklar” düşüncesine varmak doğru değil. İktidarın böyle bir niyeti olabilir ancak bu niyeti boşa çıkarmak da mümkün.
Her şeyden önce seçimlere ilişkin en temel işlemleri yapan sandık kurullarıyla ilçe seçim kurullarında son seçimlerde en yüksek oyu almış dört siyasi partinin üyeleri mevcut. Muhalefet partilerinin oyu seçim kurulunda karar yeter sayısına ulaşmasa da tüm karar süreçlerinin içinde olmaları önemli bir teminat. Ayrıca seçim kurullarının karar ve işlemleri kamuoyunun özellikle de muhalefet partilerinin hem izlemesine hem de itirazına açık. Tüm oy sayım ve döküm işlemleri de siyasi partilerin doğrudan üye verdiği, müşahitleriyle izlediği sandık kurulları tarafından yapılıyor. 2019 yerel seçimleri özellikle de ikinci İstanbul seçimi başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin ve toplumun seçim güvenliğiyle seçim işleri konusunda oldukça organize olduğunu gösterdi. 2022 yılının Türkiye’si “trafolara kedilerin girmesine” izin vermeyecek dikkate ve organizasyon yeteneğine sahip durumda.
Bunlardan daha da önemlisi seçim kurullarında görev alan hâkimlerin, çok büyük bir bölümü tüm olumsuz değerlendirmelere ve olası baskılara rağmen görevlerini hukuk ve adalet çizgisinden ayrılmadan yapacaklardır. Mutlaka olumsuz örnekler, kötü kararlar, farklı değerlendirmeler olacaktır ancak seçim kurullarında görev yapan yargı mensuplarının büyük bir çoğunluğu hukuktan ayrılmadan kararlarını verecektir.
Toplumsal desteğini yitirmiş bir siyasi iktidarı ayakta tutacak bir seçim sistemi henüz icat edilmemiştir. Türkiye zamanında ya da erken tarihte seçimlerini yapacak, halk desteğini kaybeden siyasi iktidar seçimleri kaybedecek ve halkın oylarıyla seçilenler iktidarı devralacaktır. Hangi düzenleme hangi niyetle yapılmış olursa olsun iktidarın politikalarını yanlış bulanların hiçbir yılgınlığa düşmeden, azim ve kararlılıkla çalışmaya devam etmesi seçimi kazanmanın ilk şartıdır.