Atıf Ünaldı
RTÜK neden ceza kesmiyor?
1994 yılında asli kuruluş amacı frekans tahsisi olan RTÜK, ne yazık ki bu konuda hala bir sonuç alamadı. Bu konuda neler olduğunu merak ediyorsanız academia.edu’de yazılmış onlarca akademik yazı bulabilirsiniz. Ancak bugün konumuz daha çok sosyal medyalar. Yani Facebook ve Twitter. Malumunuz, Türkiye, sosyal medya platformları ile ilişkilerinde bir süredir, bir raya girdi. Önce bir temsilci istendi. Gelmeyince ilk cezalar kesildi. Sonra ikinci cezalar. Bu rayda devam edersek önümüzdeki ilk aşama reklam verenlerin, reklamlarını yasaklamak. Yani kimse Facebook ve Twitter’a reklam veremeyecek. İşte tam da bu noktada uzun zamandır sorduğum bir soruyu sormak istiyorum.
Televizyon kanallarında, kamu spotları hariç her reklam için kanalın RTÜK’e yüzde 1,5 pay ödemesi gerekirken neden Facebook ve Twitter logoları kanallarımızda fink atarken buradan reklam payı toplanmıyor? Eminim aranızda, ‘ama onlar para ödemiyorlar ‘diyenler oluyordur. O zaman sorumu şöyle revize edeyim. Facebook ve Twitter’ın yayılıp gelirlerini arttırmayı sağlayan kanallar, RTÜK’e pay vermeyerek gizli reklam mı yapıyorlar? Öyleyse bununla ilgili kanallara neden ceza kesilmiyor?
RTÜK’ün daha önce gizli reklam yaptığı için teknoloji programlarına ceza kestiğini çok gördük, ancak nedense konu sosyal medya olduğunda cezaların kesilmediğini görüyoruz. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre, bu şirketlerin hepsi Türkiye’de temsilci bulundurmak yani şube açmak mecburiyetinde. O zaman bu aşamadan sonra bu şirketlerin, reklam faaliyetlerini yurt dışında gerçekleştirdiklerini de söylemenin anlamı yoktur, zira artık bu şirketler istese de istemese de Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Türkiye’de faaliyet gösterir durumdadırlar. Kazansalar da kazanmasalar da bu ticari kurumların faaliyetleri, ticari faaliyettir. Bu durumda kabul edilse de edilmese de televizyonda logolarının görünmesi bir reklamdır. Dolayısıyla para ödense de ödenmese de bu reklamların payları RTÜK’e ödenmelidir.
Ödenmemesi durumunda bunlar gizli reklam statüsüne girer ve kanallara ceza kesilmesi şarttır. Kesilmemesi durumda RTÜK görevini gerçekleştirmemiş olur.
IPTV ama iki günde ancak açılıyor
Türk Telekom, alt yapıdaki ezici üstünlüğü nedeniyle Türkiye’deki ilk IPTV lisansını alan ve takdirimi kazanan kuruluştur. Türkiye’deki tek rakibi Turkcell’in sahip olduğu TV+ her zaman bana sanki bir OTT TV gibi gelmiş ve bu nedenle de bu ligde hep Tivibu’yu tek oyuncu olarak görmüşümdür. Ancak aradan geçen onlarca yıla rağmen ne yazık ki Tivibu’da en ufak bir yenilenme ve gelişme göremedim. Hala eski sorunla devam ediyor. Aslında şu an bazı sorunlar eskisinden de kötü durumda.
İlk zamanlarda Tivibu’yu kendi üzerinden kapatmadığınızda, kapanmıyordu. Türk Telekom bunun internet trafiğinin artışına sebep olduğunu düşünmüş olacak ki; televizyon kapandığında kapanan bir donanım yaptı. Ancak kapanmaya gösterdiği ilgiyi ne yazık ki kutunun açılışına göstermedi. Her seferinde kapanan ve açıldığında kendisine gelmesi neredeyse on dakikayı bulan bir kutu haline geldi. Şimdi bir de her seferinde yazılım güncellemesi kontrolü koydular ki; dakikalarca televizyonun başında sahip olduğum ilk 8088 CPU’lu bilgisayardan daha geç açılan bir donanımı bekliyorum.
Tivibu’nun bunu en kısa zamanda düzeltmesi şart. Televizyon izleyicisi on dakika açılış beklemez!
Ali Taran yol yakınken Exxen’den ayrıl!
Öncelikle bu bir eleştiri yazısı değil, hasbelkader IPTV Derneği başkanı ve İngileter’den Dubai’ye birçok yerde bu konuda fikirlerini belirtmiş biri olarak nacizane ilk izlenim yazımdır.
Acun Ilıcalı’nın Netflix’e rakip bir platform kuracağını aylar önce öğrenmiş, bu sayfalarda da paylaşmıştım. Ancak Exxen’in kurulduğunu daha çok sosyal medyada gelen eleştirilerle farkettim. Takip ettiğim teknik insanların bir kısmı, Exxen üzerindeki hatalardan bahsediyordu. Hemen siteye baktım. Zira sistem hakkında en doğru fikri ancak bu sayede almak doğru olurdu. Açıkcası şöyle şıkır şıkır bir site göremedim. Hatta site içinde de bazı hatalarla karşılaştım.
Ben teknik hatalardan ziyade, üyelik sistemindeki hatalara takıldım. İlki, bu tip bir projenin en az bir ay ücretsiz içerik veriyor olması gerekliliği. Sistem eeminim içeriğini koruyordur, dolayısıyla bir ay erişim hakkı vermesinin bir zararı olmayacaktır. Netflix ile rekabet kesinlikle bunu gerektirir.
İkincisi ise, abonelik sisteminin sadece reklamsız olması. Hem para verin hem de reklam koyayım, dünyanın hiçbir yerinde olmayan ve yürümesi ihtimali olmayan bir abonelik modeli.
Daha önce Beyazıt Öztürk (Beyaz da diyorlar) pikniktube isminde youtube’a rakip bir sistem kurmuş ve dünyada ilk beş siteden biri olacak diye iddialı sözler söylemişti. O zamanlar da ben de maliyetleri hesaplayıp bunun sadece Beyazıt’ın olacağı bir yapıda neden mümkün olamayacağını dile getirmiştim. O zamanlarda bu tip bir video seyretme sisteminin Amerika’da bile aylık internet bağlantı gideri 1 milyon dolara geliyordu.
Ben Exxen’in abonelik sisteminin reklamlı ve ücretli olmasının Acun’un bu konuya belli bir miktar para riske ederek girmesine bağlıyorum. Ancak bu tip projelerin en az bir yıl mutlaka koşulsuz desteklenmesi ve oluşan aylık giderlerinin hepsinin (bir kısmının değil, hepsinin) sineye çekilmesi şarttır. Yani görünen Acun elini taşın altına koymamış, suya parmağının ucuyla girmiştir. Bu durumda sosyal medyadan öğrendiğim kadarı ile işin içinde olan ve zekasını çok sevdiğim Ali Taran’ın bu işten hızlıca uzaklaşmasını öneririm.
Kaldı ki; Acun’un bulunduğu durumdan dolayı bu tip bir girişimi yapmak yerine yapılmış bir girişime ortak, yatırımcı olması yada satın alması daha mantıklıdır. Hem projenin başlangıç risklerini bertaraf etmiş olur, hem de büyümesi için uğraşmayacağından zaman kazanmış olur.