Haldun Solmaztürk
Rifat Bey’in üniversitesinde diploma (!) töreni “Adalet ile geçen bir gün ibadetle geçen yıllara bedeldir”
Aynı şeyleri yaşadıkça, aynı lafları her gün, bazen günde bir kaç kez duydukça kanıksıyoruz. Yine de bunlara bir ‘televizyon haberi’ olmanın ötesinde ilgi göstermeliyiz. Gidişat vahimdir.
Adalet Bakanlığı iki gün önce Yassıada’da—nam-ı diğer Betonada’da—Vesayetten Demokrasiye Milli İrade başlıklı bir sempozyum düzenledi.
Bilmesek, sanki Türkiye’de demokrasi varmış gibi bir vehme kapılacağız.
Hemen arkasından da—yine adada—TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hukuk Fakültesi diploma töreni vardı. Malum, eksik olmasınlar, adayı TOBB’cular ihya (!) ettiler ya.!
Sempozyum iki oturum; birini Milli Savunma Üniversitesi Rektörü, diğerini de SETA Genel Koordinatörü yönetiyor. Biz bize yani.!
Cumhurbaşkanı/AKP Genel Başkanı, Meclis Başkanı, Adalet Bakanı, MHP Genel Başkanı ve her nedense Tansu Çiller oradalar.
Elbette TBB Başkanı da.! Kambersiz düğün olmaz..
Cumhurbaşkanı “On sekiz yılda milletin demokrasi ve kalkınma özlemini dindirecek pek çok reformu hayata geçirdik, yasakları kaldırdık, hakların, özgürlüklerin önündeki engelleri birer birer temizledik” diyor. Böylece ‘ileri demokrasiyi’ inşa etmişler-miş…
Adalet Bakanı’na göre de “Yegane ideolojisi adalet [!] olan bir yargı sayesinde, demokrasimiz emin adımlarla [Allah muhafaza] yeni hedeflere yürümektey-miş”.
Aynen böyle söylüyorlar.! Şaka gibi…
Diploma törenine gelince; kusura bakmasınlar ama evlere şenlik.!
Aynı kadro orada da hazır…
Rektör Bey’in dört dakikalık ‘açış’ konuşması standart AKP ‘siyasi’ söyleminden ibaret..
Sonra sahneye Rifat Bey geliyor. Hani 2018’de TESK’in düzenlediği AKP Malatya seçim programında ‘alkışçı’ olarak ünlenen 2nci Ordu Komutanı’nın yanında oturan beyefendi..
O da kısa bir konuşma yapıyor, “Ege ve Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar savunacağız” diyor. Sanırsınız Odalar Borsalar Birliği Başkanı değil de Milli Savunma Bakanı. Arkasından ‘Dışişleri’ şapkasını giyip “Türk milleti bir ve beraberdir. Cumhurbaşkanı ayrı, Türk milleti ayrı olmaz” diyerek Mösyö Macron’a ayar veriyor.
Sonra Cumhurbaşkanı—AKP Genel Başkanı—kürsüye geliyor. Tekraren “Demokrasimizin üzerindeki tüm vesayet izlerini kaldırdık, yasaklara son verdik, özgürlük alanlarını genişlettik, güvenlik ve adaleti tahkim ettik” diyor. Yargı alanında yapılan düzenlemelerle “Milletin adaletin tecellisine olan ‘inancı’ yeniden tesis edilmiş”-miş.
Sonra diplomalar.. (Bu arada bilen biri (!) gençlere ‘kep nasıl giyilir’ gösterseydi iyi olurdu.. )
Meclis Başkanı, MHP Genel Başkanı, hatta “Türk siyasi hayatının önemli isimlerinden” Tansu Çiller’e de diploma verdiriyorlar. Daha doğrusu diploma verdirmiyorlar da sadece ucundan tutturuyorlar. Çünkü gençlerin diplomaları zaten daha önce ellerine tutuşturulmuş…
Bu arada Reis’in oturduğu yerde programın bitmesini bekliyor olması belli ki psikolojik baskı yaratıyor; sahnede bir telaş—ve tam bir kargaşa—var. Allah’tan Rifat Bey emir komutayı ele alıyor da bir iki küçük (!) kazayla tören bitiyor.
Fotoğraf için “İki sıra yapalım, mesafeli duralım arkadaşlar” diyorlar ama avuç içi kadar sahneye bütün mezunları çağırırsanız nasıl mesafeli durabilsinler ki?
Doğal olarak Ayasofya açılışı ve Dereli mitingi gibi oluyor.
Cumhurbaşkanı’nı ‘hediyesiz’ göndermek olmaz. Bir ‘hat sanatı’ tablo veriyorlar ki—burası çok önemli—tabloda “Adalet ile geçen bir gün ibadetle geçen yıllara bedeldir” yazıyor, Hz. Ömer’in ‘adaletini’ yansıtıyor.. Tam da törenin anlam ve önemine (!) uygun bir söz.!
Başkası yapsa, ‘terör örgütüne üye olmamakla beraber…’ anında tutuklanır da derdini anlatana kadar aylar geçer.!
Bu ayrıntıları niçin paylaşıyorum…?
Otoriterlikten de öte ‘totaliterliğe’ evrilen bir rejimin, bir laf salatası ve mugalata denizinde ‘demokrasi’ olarak yutturulmaya çalışılması beyhude çabadır. Üstelik ayıptır.
Türkiye’nin demokrasi notu 100 üzerinden 32—zayıftır. Siyasi haklar, temel özgürlükler, medya ve internet notları da öyle.! Türkiye 2018’den beri ‘özgür olmayan’ bir ülkedir. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke arasında—İran, Nijerya ve Angola ile birlikte—107. sıradadır.
Türkiye’de yargıya ‘güvenenlerin’ oranı % 11.7, ‘güvenmeyenlerinki’ % 68’dir.
Bu konuşma metinlerini yazanlar mecnun mu? Bunları bilmiyorlar mı? Niçin ve nasıl oluyor da bu kadar yalan yanlış bilgiyi Cumhurbaşkanı’nın eline verip o kürsülere çıkarıyorlar?
TOBB ETÜ’ye gelince; böyle bir ortamda, üstünkörü ve aceleye getirilen—ve zaten inandırıcı olmayan—bu siyasi şov öğrencileri ve öğretim üyelerini riske atmaya değer miydi? İstanbul’da semptom göstermeyen binlerce taşıyıcının dolaştığını bilmiyor musunuz? Bu telaş nedir?
Bir sözüm de Rifat Bey’e..
“Türk milleti bir ve beraber” ise, “Cumhurbaşkanı ayrı, Türk milleti ayrı olmaz” ise, niçin eski bir başbakanı bile davet ederken başka hiçbir siyasi lideri—hiç olmazsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı—çağırmadınız? Onlar ‘milletten’ sayılmıyorlar mı?
Bu ne menem birlik ve beraberliktir? Böyle mi örnek olacaksınız ‘hukuk’ öğrencilerine…?
Adaletli olup, vicdanınızın sesini dinleyin. Güçlünün haklı olması değil, haklının güçlü olması için çalışın.!
Aynı mezunlara ‘nasihat’ ettiğiniz gibi.!
“Adalet ile geçen bir gün ibadetle geçen yıllara bedeldir”.