RAKİPSİZ LİDERLER ELEŞTİRİSİZ KONGRELER

Tek kişinin yönettiği Türkiye’de makamların mevkilerin pek önemi yok artık. O koltuklarda oturanların değeri ne iş yaptıklarıyla değil, oraya nasıl gelip nasıl gittikleriyle ölçülüyor. Görevden alınan, alındığı için şükran duyan, görevden affını isteyen, istifa edemeyen, istifayı aklından bile geçiremeyen o kadar çok bürokrat var ki. Mazlum bağlılıklarıyla dönemin hatırası olarak tarihe geçmeye razılar.
Geçen Çarşamba MHP kongresi vardı, iki gün sonra da Erdoğan partisini 2023‘e taşıyacak kongreyi topluyor. Salgına rağmen tıklım tıklım doldurdukları salonlardaki coşkuyu anlamak çok zor. Rakipsiz liderler, eleştirisiz kongrelerle siyasetten çok devlet partisi, parti devleti. Muhalif yok, itiraz yok, rakip adayla yarış yok, zafer havası var.
Hukuk, yasalar, lazım oldukça yerine göre işliyor. Uluslararası sözleşmeler, atılan imzalar bir gecede yok sayılabiliyor. Cumhurbaşkanı ne derse o an, MHP Genel başkanı ne isterse ertesi gün oluveriyor. Yol açık, altlarında son model devlet olanakları son sürat gidiyorlar, radara da yakalanmıyorlar. Kural ihlal ettiğine inanmayan iktidar ceza ödemek bir yana ceza kesiyor etrafa. Hiçbir şey bulamazsa eski defterleri açıyor. Haliyle cumhur ittifakını destekleyenlerin işi zorlaşıyor bu arada. İktidarı her şartta destekleyen gazeteciler, uzmanlar, partililer de alınan kararları sabah kalkınca öğreniyor ama hemen savunup gerekçelendirebiliyorlar.
Parti kapatma davası, İstanbul sözleşmesinden çekilme, merkez bankası başkanı, Kanal İstanbul’a garanti, salgın tedbirlerinde çifte standart, aşıda yanlış bilgiler… Ne deseler ya olmuyor ya tersi oluyor. Ne olacağını, sabah hangi karara uyanacağını bilmeden, koşulsuz desteklemek de çok ağır görev. Nasıl yapıyorlar ediyorlar, her halini savunabiliyorlar olup bitenin, yönetenlerin.
Görevden alınan Merkez Bankası Başkanı’nın gösterdiği gibi her şartta ve her halükarda tam destek:
"Sayın Cumhurbaşkanımıza Merkez Bankası Başkanlığı dahil bugüne kadar uygun görerek atadığı tüm görevlerden dolayı teşekkür ederim. Bugün itibariyle görevden alınmam nedeniyle de şükranlarımı arz ediyorum. Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin."
Kimse sesini çıkarmaz kol kırılıp yen içinde kalırsa, hangisi doğru hangisi yanlış, anlaşılmaz ki.
Yönetim biçimimiz buysa bu kadar kuruma, komisyona, binaya ne gerek var ki. “Siz ne diyorsanız doğrudur” desin diye ise bu kadar makam çok masraf değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Karadağ Arşivi