Murat Aksoy
Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi
2 Mart 2021 Salı günkü grup toplantısında Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Ayrıca başka bir ad altında, mesela Demokratik Bölgeler Partisi isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir.” dedi.
Ki, Bahçeli HDP’nin kapatılması için ilk çağrıyı 10 Aralık 2020’de yapmıştı.
Aynı gün yani 2 Mart 2021 Salı günü, Cumhur İttifakının büyük ortağı AK Parti’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 9 amaç 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren “İnsan Hakları Eylem Planı” belgesini açıkladı. Erdoğan bu eylem planı için hedefin; yeni ve sivil bir anayasa olduğunu söyledi.
Bahçeli ve Erdoğan’ın konuşma ve tanıtım toplantısını takip eden saatlerde yani aynı gün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP ile ilgili inceleme başlattı.
Bu inceleme kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Kobani iddianamesi ve HDP'li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekelerin örneği istendi.
15 GÜNDE NE OLDU?
Tarih 17 Mart 2021. Yani tam 15 gün sonra Ankara’da peş peşe ilginç gelişmeler oldu.
Önce HDP Kocaeli Milletvekili ve kimliğinden bağımsız tüm mağdurların sesi Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sadece bir sosyal medya paylaşımını retweet ettiği yani yeniden paylaştığı için aldığı 2,5 yıllık cezanın onanmasıyla, milletvekilliği düşürüldü.
Bu karar, hukukun ne kadar siyasallaştığının açık bir örneği.
Sadece bu değil, aynı gün bu kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15 gün önce başlattığı incelemeyi bitirdi ve HDP hakkında kapatma davası açılması için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 15 gün içinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istediği Kobani iddianamesini, HDP'li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekeleri elde etti, raportörler okudu, rapor hazırlandı ve kapatma davası açılmasına karar verildi. Bütün bunların hepsi 15 günde oldu.
Demek ki, yargının hızlı çalıştığı seçilmiş davalar da söz konusu.
Görüldüğü gibi bütün bunlar belli bir hedefe yönelik zamanlaması belirlenmiş adımlar.
HEDEF SEÇMENİ SANDIĞA KÜSTÜRMEK
Bütün bu operasyonlar ile siyasi iktidar ve devlet blokunun hedefleri şunlar;
· AK Parti’ye asla gitmeyecek olan Kürt seçmeni, HDP’den ve siyasette soğutarak onları apolitik hale getirmek. Bir anlamda siyasete küstürmek.
· Parti tabanından parti yönetimine, “Türkiye partisi değil Kürt sorununu önceleyen bir parti olalım” baskısını arttırmayı sağlamak.
· Böylece HDP’nin kimlik partisine dönüşerek Batılı seçmen gözünde itibarsız hale geleceği düşüncesi var.
· Ve de PKK’nın HDP üzerinde siyasi vesayet kurmasının da yolunu açması ve var olan etkisinin de arttırılması olacaktır. Bu yolla devlet ve siyasi iktidar, HDP kimlik partisi oldukça bölgeye sıkışmasını, desteğinin azalmasını ve daha kolay ve yoğun biçimde kriminalize edilerek seçmenle arası açılması hedefleniyor.
· Elbette son hedef de HDP’yi siyasetin dışına çıkararak muhalefet ile ilişkisini engellemektir. “Kürt sorunu yok” diyerek Kürt seçmenden oy almayı ikincilleştiren siyasi iktidar, HDP’nin ne olursa olsun muhalefet bloğu ile bir araya gelmesinin önünü de kesmek istemektedir. Ve bunun için her yol denenmektedir. Deniyor da…
Dünkü MHP olağan kongresinde Bahçeli’nin konuşması aslında bize çok şey söyledi.
Siyasi iktidar blokunun hedefleri bu kadar açıkken muhalefetteki partilerin HDP’ye yönelik çekinceli duruşları sadece Cumhur İttifakı’na hizmete etmektedir.
Siyasi iktidar, iktidarını korumak için her şeyi yaparken muhalefetin iktidar olmak için yapması gerekenleri yapmaması da ayrı bir ironidir.