Erhan Karadağ
Partisi ayrı, derdi bir insanlar
Bu hafta sonu semt pazarında salatalık 25 liraya, patlıcan 30 liraya ıspanak 12 liraya satıldı. Alan da razı değildi satan da. Kimsenin yüzü gülmüyordu ve fiyatların sorumlusu yoktu. 20 liralık banknotlar, 50 liralar ateşten bir top gibi elleri yakarak dolaştı, kimseyi mutlu etmedi. Hafta sonu Bodrum’da, Urla’da kamu gayrimenkulleri özelleştirildi. Taşınmaz denilen 106 bin metrekare yer, 550 milyon liraya taşındı, el değiştirdi. Alan da razıydı veren de. Muhtemelen birkaç kişinin yüzü güldü. Herkesin gönlüne göre pazar, ya da cumhurbaşkanı imzasıyla birkaç ailenin yatırım derdi derman buldu diyelim.
Dertleri kıyaslamak, yarıştırmak olmaz. Kimi, ne kadar yaraladığı da uzaktan kestirilmez. Kiminin çaresi parmak şıklatma mesafesinde bir imzadır; kimisi çaresizliğiyle, yalnızlığıyla baş başadır. Kıyaslamayalım ama şu aralar karşılaştırabiliriz yönetenlerin derdiyle, yönetilenleri. İktidarın dert saydığıyla sokağın hakiki derdinin arasında nasıl uçurumlar olduğunu görebiliriz.
Hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun bir kilo peynir herkese 80 lira. ‘Altı ok’a a oy veren de mührü ‘ampül’e ya da ‘hilal’e basan da ev kirası öder gibi elektrik faturası ödüyor. 3.5 liralık ekmeği 1.5 liraya almak için saatlerce kuyrukta bekleyenlerin derdi, artırdığı parayla bir kilo süt, iki-üç yumurta alabilmek. İki lira iki lira tasarruf edip su faturası ödeyebilmek ortak dert.
En az 15 derece ısı farkı olan iki kent Doğubayazıt ile Marmaris aynı gün sokağa çıkıp elektrik zammını protesto ediyor. Mühendis, işçi, terzi, çiftçi, tamirci, turizmci; başka başka hayatlar, benzer faturalar, aynı çıkmaz sokaklar.
50 lira, 100 lira, 1.000 lira gibi yokluğu büyük, varlığı küçük rakamlar.
Meşgul olmaya değmez; devleti yönetenlerin hesabı büyük tabii ki. Milyonlara, milyarlara dağlar delinir; denizler doldurulur. Dolarla garantiler, davetle ihaleler, yurt dışında pazarlanan kanal İstanbul arsaları, yollar, köprüler…
Soran olmasa sorun yok da, soran olunca dert oluyor izah etmek. Süleymaniye’nin önüne dikilen beton binayı izah et, belediyeden 34 talihliye piyango ikramiyesi gibi dağıtılan 60 milyon lirayı izah et, sadece bir partiliye ödenen 2 milyon 160 bin liranın eğitim bursu olduğuna ikna et, müftülere gönderilen ayrıcalıklı imam listelerini izah et, Diyanet işlerinde torpili reddet.
Nasıl bir altyapıysa artık, koca kent Isparta iki gün elektriksiz, karanlıkta kalıyor.
Dert bir değil ki, hangi birini izah etsin bu devlet. Gerek de yok zaten; “Bunların zamanında mum vardı mum, gaz lambası vardı gaz lambası.” Asıl Bay Kemal hesap versin, İngiliz büyükelçi ile ne işi vardı İmamoğlu’nun!
O hain, bu dinsiz, beriki terörist.
Sanki istiyorlar ki partisi ayrı, derdi bir insanlar; otobüste, metroda dertleşmesin, paylaşmasın; aynı ekmek kuyruğunda yakınlaşmadan kavga etsinler.
Neyse ki o kayığa binmiyor kimse.
Neyse ki nezaketin sağduyunun lisanı daha hızlı yayılıyor.
Sevgi, öfkeden hızlı ulaşıyor.
Bütün muhalefet liderleri içtenlikle geçmiş olsun diyor testi pozitif çıkan Cumhurbaşkanı’na ve tek tek teşekkür ediyor Erdoğan her bir mesaja.
İyilik olunca Bay Kemal bile dönüşüveriyor, “Kemal Bey”e, “Teşekkürlerimizi sunuyoruz Kemal Bey”e…