Haldun Solmaztürk
Parti devletinin kriz yönetimi böyle oluyor
Ruslar, Ukrayna’yı kendi hükümetinden kurtarıp (!) onları özgürleştirecekmiş.! Böyle söylüyorlar. Utanmasalar, Ukrayna’ya ‘demokrasi getiriyoruz’ diyecekler.
Kiev’de de bir Ayasofya katedrali var—11. yüzyıldan. Putin, Zelenski’yi devirdikten (!) sonra artık orada bir ‘Pazar ayini’ de yapar.
Farzımuhal, Esed’i devirip Emevi Camii’nde Cuma namazı kılmak…!
Haliyle savaş çıktı. Ama Ukrayna’daki savaşa odaklanırken krizin burada nasıl—ve kimler tarafından—yönetildiği gözden kaçıyor.
Cumhurbaşkanı hemen bir ‘güvenlik zirvesi’ topladı. Devlet zirvesinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı var. Yani, bugüne kadarki tüm krizleri başarıyla yönetmiş, kriz yönetiminde temayüz etmiş zevat hepsi orada.! Ama nedense AKP Genel Başkanvekili de zirvede—noktalama işaretlerini karıştıran vardı ya, o. Yetmemiş, Parti’nin Grup Başkanını ve Parti Sözcüsünü de getirmişler.
Zirveden (!) sonra İletişim Başkanlığından kısa bir açıklama, o kadar.!
Zirvenin hemen arkasından Parti’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı var. Ana gündem elbette Ukrayna. ‘Başkan’ Erdoğan başkanlığındaki toplantıdan sonra ‘Parti’ sözcüsü basının karşısına çıkıyor. Sözcü Bey, Ukrayna’ya ilişkin ‘devlet’ politikasını, ‘hükümetin’ tutumunu, Cumhurbaşkanı’nın kimlerle neleri görüştüğünü, neler söylediğini tek tek, uzun uzun anlatıyor. Diplomatik misyonlarımız, devlet kurumlarımız ‘bütün senaryolara hazır’ çalışıyormuş. Türkiye bir NATO müttefiki olarak bugüne kadarki yapıcı tutumunu sürdürecekmiş.
‘Çocuktan al haberi’ derler ya, bizdeki ‘Parti sözcüsünden al haberi’ oluyor. İleri demokrasilerde böyle olmalı zahir.!
Ertesi gün Cuma selamlığı (!) var; Cumhurbaşkanına Parti sözcüsünün açıklamaları soruluyor. “Parti sözcümüzün yaptığı açıklama çok açık ve net” diyor. İster inanın ister inanmayın, aynen böyle…! Rusya’nın askeri harekatı (savaş demiyor) “Uluslararası hukuka aykırı, bölge barışına, huzur ve istikrara vurulmuş ağır bir darbeymiş”. “AB ve Batıcı [her ne demekse] zihniyetlere” de kızıyor…?
Bunları söyleyen, Afganistan’dan Irak’a, Libya’dan Suriye’ye tüm NATO/koalisyon operasyonlarına destek veren, Suriye’deki ‘rejimi’ değiştirip Suriye halkını ‘kendi’ hükümetinden kurtarmak (!) için iç savaşa taraf olan ve sonuçta beş yıldır Suriye’de ciddi askeri güç bulunduran ülkenin Cumhurbaşkanı.
Ne dediğini anlayan varsa beri gelsin.!
Uluslararası hukuk düzeni 1999’dan, Avrupa ‘güvenlik mimarisi’ ise 2002’den itibaren sistematik olarak yıkıldı. Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, ama Avrupa’dan ‘uzakta’, barbarca saldırılarla milyonlarca ‘günahsız’ insan öldü. Ne istikrar kaldı ne de barış.! Partideki arkadaşlar yeni farkına varmışlar.!
Hatırlarsanız bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Onlar da Ukrayna gündemiyle ‘olağanüstü’ toplanıyorlar. Ama ‘yürütmeden’ kimse yok.! Ne Cumhurbaşkanı, ne Dışişleri Bakanı, ne de Milli Savunma Bakanı…
Soru ve eleştirilere Parti’nin Grup Başkanvekili—matematiği zayıf olan—cevap veriyor. Onun Ukrayna krizinden anladığı da enflasyon hesabından anladığı kadar.!
Bir de Milli Güvenlik Kurulu vardı; onun başına ne geldi diye merak ederseniz, o sizlere ömür…!
Arada bir toplanıyor ama onun toplantılarının hepsi olağan—MGK sadece ‘olağan’ zamanlardaki olağan krizlere bakıyor—nasıl oluyorsa artık.! Olağanüstü krizler için Saray’daki ‘güvenlik zirvesi’ ve AKP MKYK var.
‘Karagöz-Hacivat cümbüşü’ diyor ya, o cümbüşün daniskası (!) aslında burada—Avrupada, NATO’da, Batı’da falan değil…! Partiyle ‘devlet’ iç içe girerken kurumlar, kurallar ve devlet kültürü işte böyle tümüyle yok oluyor. Bu arkadaşlar kendi paralel evrenlerinde gerçek dünyada neler olup bittiğinden habersiz yaşıyorlar.
Bizim ‘kendi’ krizlerimiz derinleşirken herkese akıl, aleme düzen vermeye çalışanlar acaba Ukrayna’dan sonra sırada Suriye’nin olduğunun farkındalar mı? Artık bambaşka bir dünyada, bambaşka bir Rusya’yla—ve Amerika’yla—karşı karşıya olduğumuzun da… O krizin, ayaküstü demeçlerle, klişe laflarla, Parti’den yönetilemeyeceğinin de…!