Bahadır Erdem
OYLAR REFORM BEKLİYOR
18 yıllık iktidarın ardından işler sarpa sarınca AK Parti yeni bir reform söylemi ile gündemi meşgul ediyor. “Ekonomide ve hukukta reform yapacağını millete büyük bir müjde olarak veren iktidar, hukukta reform yapabilir mi” diye sorarsanız, hemen kısa yoldan cevap vereyim ki yapamaz. AK Parti sağ olsun sanki ülkeyi 18 yıldan beri kendisi yönetmiyor da muhalefet yönetiyormuşçasına konuşup, ülkeye reform vadediyor.
Hukukta reform yapmak hiç şüphesiz ki çok güzel. Vaat etmek bile güzel. Hukukta tuzun koktuğu şu günlerde reform lafını duymak bile insana ilk etapta iyi geliyor. Ancak hemen ardından, “Bu kaçıncı reform, daha öncekiler ne değiştirdi, ülkedeki bütün bozuk düzen aynı” diye hatırlayınca da insanın bütün şevki kaçıyor. Zira artık iktidarın inandırıcılığı yerlerde sürünüyor.
18 yılın sonunda yargıdaki bozulmanın bütün sorumluluğunu taşıyan iktidar, “bundan sonra hukuk ve adalet istiyorum” demekle milleti öyle kolayına ikna edemez.
Bu reform sözlerinin altında yatan tek neden ise ekonomik krizin saklanamaz boyuta gelmesi. Eski Maliye Bakanının sağlık nedenlerini göstererek istifası, Merkez Bankası Başkanının değiştirilmesi, yeni Maliye Bakanının atanmasının hepsi, zaten dünya alemin yıllardan beri bildiği, devamlı hükümeti uyardığı devam eden ekonomik krizin saklanamaz bir şekilde gün yüzüne çıkmasından ibaret.
Bu istifanın Cumhurbaşkanlığınca kabulüne kadar geçen 27 saatlik sürede yandaş medyanın bu istifayı haber yapamaması ise bu ülkenin basın tarihine kara bir leke olarak geçecek. Hatta bunlara, “Yandaş medya” demek bile bir iltifat olabilir. Zira yaptıkları açıkça AK Parti’nin PR şirketi olarak çalışmak.
Aslında bu ekonomik kriz, yıllardan beri bu ülkeye büyük zarar vereceğini söylediğim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iflasının ve bu sistemin sonucunda ülkedeki hukukun iflasının bir sonucu. Vatandaşlarımızın artık açıkça anlaması gereken bir gerçek var. Ülkede adalet yoksa, sofrada peynir, yumurta, et de yok. Kombide doğalgazı açacak cepte para yok. Gençlere iş yok.
Adalet, hak, hukuk, parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı vatandaşlarımızın bir kısmı için belki çok teoride kalan kavramlar olarak görülüyor. Ama anlamamız gereken acı gerçek, ülkede hukuk yoksa vatandaşa düşenin acı reçete olduğu. İktidar ise malum her daim keyif çayı içmekle meşgul.
Bu ülkede daha bir ay önce bir yerel mahkeme, AYM’nin kararına uymadı. Ancak Anayasayı korumakla görevli kişi ve kurumlardan tek bir açıklama gelmedi. Ta ki artık saklanamayan ekonomik kriz ayyuka çıkıncaya kadar. Bu ülkede yıllardır iktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren mahkeme hakimlerinin daha 24 saat dolmadan HSK tarafından görev yerleri değiştiriliyor. Hatta haklarında hemen soruşturma açılıyor. AYM Başkanı, Anayasada açıkça düzenlenen gösteri hakkını kullanan işçiler lehine karar veren AYM kararını eleştirenlere cevap verdiği için, İçişleri Bakanı tarafından, “Sıkıysa işine korumasız gitme de bisikletle git görelim” şeklinde eleştirildi.
Ülkede hukukun bu hale gelmesine sebep olan iktidarın hukukta reformdan anladığı ise sadece, Anayasaya, TCK’ya ve AİHM kararlarına aykırı olarak uzun tutukluluk hali ile hapiste tutulan ve bütün dünya kamuoyunun dikkatinde bulunan bir iki kişinin tahliye edilmesidir. Yoksa hiçbir surette yargının tam olarak tarafsız ve bağımsız olarak işlemesini sağlamak değildir.
Hukukta reform söyleminin de yeniden gündeme alınmasının tek nedeni yazının başlığından da anlayacağınız üzere, AK Parti’nin düşen oyları. Hem AK Parti hem de ortağı MHP’nin oyları kamuoyu yoklamalarında aşağı gidip, Cumhur İttifakının oy oranının yapılacak ilk seçimde yüzde 50+1’i aşmasının mümkün olmadığı görülünce, AK Parti’nin de aklına, günü kurtarmak amacıyla reform yapmak geldi. Zira düşen oylara reform gerek.
Ancak görünen o ki AK Parti söylemde bile reform yapamayacak. Zira küçük ortak MHP bu reforma izin vermiyor. O zaman AK Parti’nin önünde iki seçenek var. Ya reform ya Cumhur İttifakı. Ne yardan geçmek kolay ne serden. Niyet samimi olmayınca sonuç almak da mümkün olmuyor.
Bülent Arınç’ın, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları için söyledikleri ile Cemil Çiçek’in, “Bize reform yetmez, AYM kararları bağlayıcıdır, bunu tartışıyorsak ortada ahlaki bir sorun var, bize tevbe-i nasuh lazım” söylemine, Adalet Bakanının da beyanatı eklenince tam ortalık karışmıştı ki, sayın Cumhurbaşkanı duruma el koydu ve MHP’ye uzun bir aradan sonra övgüler düzdü. Reform adına konuşan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulunun iki üyesinin sözlerini boşa çıkardı.
AK Parti’nin 18 yıl sonunda ettiği bu reform laflarından bir şey çıkmaz. Zira hukukta adaleti sağlama niyeti samimi değil. Amaç düşen oyları kısa süreli de olsa geri kazanmak. Velev ki niyet samimi olsun. Hadi bir an için inanalım. O zaman da MHP’den bu işe geçit yok.
Parlamenter sistemde olsak, AK Parti yüzde 50+1 için Cumhur İttifakında MHP’ye mecbur olmasa, belki gene birtakım düzeltmeler yapabilirdi. Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi buna izin vermiyor. Oylar düşüyor. “Reform yapsam” desen, ittifak ortağı izin vermiyor. Ortağa kafa tutsan, Cumhur İttifakı çatırdıyor.
Özetle, La Fonten’den masallar bile maalesef ki, 18 yılın sonunda AK Parti’nin hukukta reform açıklamasından çok daha inandırıcı kalıyor.