Kubilay Kaptan
Ormanlarımız Yanarken…
Bu satırları yazarken Manavgat’ta devam eden yangının dışında farklı illerimizde de yangınlar çıkmış durumdaydı. Bu duruma karşı elimizdeki ekip ve ekipman sayısının yetersiz olduğu ortada. Uluslararası camiadan yardım istemenin zamanı çoktan geldi. Nasıl ki biz İsrail, Yunanistan ve diğer ülkelere gerektiğinde yardım ettik, bize de yardım edilmesi veya bunu talep etmemiz çok normal ve gereklidir.
Bugün bir orman yangınında neler yapılması gerektiğini adım adım yazmak istiyorum:
Birinci adım: Hazırlık
Bir yangının tüketebileceği bitki örtüsü miktarını yönetmek en önemli öncelik olmalıdır. Bu, makinelerle veya koyun veya keçi gibi hayvanları otlatarak yapılabilir. Ateşin kontrollü kullanımı başka bir seçenektir. Bu, dikkatli bir şekilde yönetilen koşullar altında bazı bitki örtüsünün yakılmasını içerir. Yüksek riskli bölgelerde, araziyi bölen ve orman yangınlarının yayılmasını zorlaştıran kontrol hatları da olmalıdır. Bunlar yollar, nehirler, demiryolu hatları veya inşa edilmiş yangın molaları gibi şeyler olabilir.
İkinci adım: Dumanı tespit etmek
Yangına meyilli alanlarda bir tür erken uyarı sistemi vardır. Bunlar sıcaklığı, ateş seviyesini, nemi ve rüzgâr hızını değerlendirir. Orman yangını riskinin artması durumunda, ekstra itfaiyeciler devreye alınır, kamyonlar hazırlanır ve yangın söndürme uçaklarının pilotları beklemeye alınır. Bir yangın tutuşursa, mücadelede ilk adım duman algılamadır.
Üçüncü adım: İlk saldırı
Bu ilk saldırı sırasında her zaman hızlı bir müdahale ekibi göndeririz. Bunlar, itfaiye teçhizatı ve su taşıyan araçlarla tam donanımlı ekiplerdir. Konum biraz daha uzaksa, hemen yukarıya bir uçak veya küçük bir helikopter göndeririz. Bu genellikle sadece kontrol etmek içindir ve bize yangının ne kadar büyük olduğuna dair kabaca bir bilgi verir. Hem kuru hem de ıslak söndürme tekniklerini kullanılır. Kuru yöntem, ateşin etrafında sınırlar oluşturmayı içerir.
Dördüncü adım: Genişletilmiş saldırı
Bu noktaya gelirse çok daha fazla kaynağa ihtiyacınız var demektir. Bir olay kontrol ekibi kurulur. Bu, ofiste operasyonu koordine eden ve daha geniş stratejiyi düşünen insanların olduğu anlamına gelir. Yangın bir kasabaya yaklaşırsa, müdahale değişir. Daha büyük tankerlere geçilir. Bitki örtüsünü temizlemek ve sınırlar oluşturmak için buldozerler gibi birçok makine kullanılır. Bu noktada kullanılan taktik arazinin türüne göre de değişir. Bir çim yangınıyla nasıl mücadele ettiğimiz, bir çam yangını veya uzun bir orman yangınıyla nasıl mücadele edeceğimizden önemli ölçüde farklıdır. Ancak genel olarak konuşursak, doğrudan ve dolaylı saldırılardan oluşan iki aşamalı bir operasyondur. Önünü daraltmak için doğrudan ateşin yanlarına saldırırız. Bu genellikle paralel toprak sınırlarının kazılmasıyla yapılır. Daha önce yanan alanları kullanmaya çalışırız. Ama yangın çok yoğunsa ve insanları ve itfaiye araçlarını göndermek güvenli değilse, dolaylı saldırılara geçeriz. Bu, ekipleri yangından uzaklaştırmak ve yangına uçakla saldırmak anlamına gelir. Ayrıca alevlerin önündeki bitkileri yakarak ateşe ateşle müdahale edebilirsiniz. İnsanları tahliye etmek ve yolları kapatmak için polis ve orduyla birlikte çalışılır.
Beşinci adım: Paspaslama
Etrafında net bir sınır olduğunda bir yangın kontrol altındadır. Başka bir deyişle “daha fazla yayılamadığı zaman” kontrol altına alınmış demektir. Ancak kontrol altındayken bile, uzun bir temizlik ve kalıcı yangınları söndürme süreci devam eder. Yangının tamamının etrafını takip ettikten ve artık kaçamayacak duruma geldikten sonra, yanlardan içeri girip yanan ağaçları söndürürüz. Bu genellikle yer ekipleri ve makinelerle yapılır.
Altıncı adım: Sonrası
Yangının soğumasından haftalar sonra bile bölgede devriye gezilir ve güvenli olduğundan emin olunur. Halka tekrar açılıp açılmayacağına ve devrilip insanlara zarar verebilecek ağaçların kaldırılıp kaldırılmayacağına karar verilir.
Yukarıda kısaca belirttiğim adımların her birinin ülkemiz yangınlarında uygulanmasında sorunlar vardır. Bunların dışında kalan sorunlar da şu şekildedir:
Ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan yurttaşlarımız çevrelerindeki ormanlara ve ormancılık uygulamalarına yabancılaştırılmıştır,
“Orman muhafaza memurluğu” düzeni giderek tasfiye edilmekte ve “orman koruma” çalışmaları, belirli bir ücret karşılığında köy tüzel kişiliklerine devredilmektedir,
Yeni ormanların yetiştirilmesi sırasında yangınlara karşı dirençli orman yapıları oluşturma ve ormanlardaki yanıcı madde birikimini azaltma tekniklerinden gerektiğince yararlanılmamaktadır,
Ormancılık birimlerinde yeterli sayıda ve nitelikte teknik personel ve uzman yangın söndürme işçileri kullanılmamakta, keyfi ve partizanca uygulamalar sürdürülmektedir,
Orman yangınlarını söndürme çalışmalarının yönetiminde “çok başlılık”, eşgüdüm sorunları çözümlenememiştir,
Orman yangınları ile ilgili veri tabanı ve araştırmalar yetersizdir; olanlarının gerektiğince dikkate alınmasını, yangınların dersler çıkarılabilecek deneyimler olarak değerlendirilmesini sağlayabilecek mekanizmalar işletilmemektedir,
Orman yangınlarının çıkma nedenlerinin hem tarihsel hem de yersel olarak büyük ölçüde değişmesine karşın, yangın önleme ve söndürme çalışmalarında geleneksel yaklaşımlar sürdürülmekte, gelişkin teknoloji ve tekniklerden yeterince yararlanılmamaktadır.