Haldun Solmaztürk
Orduyu ‘şahsına’ bağlamak demokrasi değildir!
Anayasaya göre ‘Türk Milleti, egemenliğini, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz’.
Artık böyle değil.!
Geçen hafta Kara Harp Okulunda 30 Ağustos diploma töreni vardı—en azından bu gelenek sürüyor.
Arka planda iki poster var: Atatürk’ün kalpaklı resmi ve elbette şahsınınki.!
Ordunun ‘yönetim kademesindeki’ herkesi büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına verdikleri ‘katkılar’ için tebrik ediyor. Artık ordu ‘millî irade’ ilkesine bağlı ve devletin ‘meşru idarecilerine’ tabiymiş.
Albay, general ve amirallerin terfi, atama, emeklilikleri Yüksek Askerî Şûra kararıyla oluyor. İleri demokrasiye (!) geçildiğinden beri YAŞ’ta—şahsı dışında—yedi ‘siyasetçi’ ve dört ‘asker’ var. Hepsini tek tek kendisi atıyor. Rütbe bekleme sürelerini doldurmuş ve yeterli sicil notu olan askerleri değerlendiren ve haklarında karar alanlar işte bunlar.!
Ama ‘rütbe bekleme süresi üç yıldan az olan’ general ve amiraller de, rütbe bekleme süresine bakılmaksızın ve sicil şartı aranmaksızın Yüksek Askerî Şûra Başkanının kararıyla Yüksek Askerî Şûra değerlendirmesine alınabiliyorlar. Yani, bekleme süresi dolmamış—kıdemi uygun olmayan—ya da sicil notu yetersiz, liyakati meşkuk olanlar da ‘değerlendirmeye’ alınabiliyor.
Bilin bakalım Yüksek (Askeri) Şura Başkanı kim…?
Üç kuvvet komutanının zaten ne resmi ne de fiili bir yetkisi yok. Milli Savunma Bakanı, daha üniforma üzerindeyken, seçimlere çeyrek kala helikopterle Cumhurbaşkanının siyasi rakibine kahve içmeye giden kişi…!
Geriye bir Genelkurmay Başkanı kalıyor, yani kalıyordu—artık o da kalmadı.
Genelkurmay Başkanları 67 yaşında ‘yaş haddinden’ emekliye ayrılırlardı—kanun ve teamül böyle. İki hafta sonra yaş ‘sınırına’ ulaşacak olan da ayrılacaktı ama olmadı—emekli edilmedi.!
Meclis’e 20 Haziran’da bir ‘torba kanun’ teklifi gönderiyorlar: Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi…
Milli Savunma Komisyonu 22 Haziran günü—saat 15:36’da toplanıyor. Komisyon 2021’de, yani bir yıl boyunca, sadece üç kez toplanmış, bu yılki ilk—muhtemelen de son—toplantısı.
TSK Personel Kanunu’na ‘Genelkurmay Başkanının yaş haddi birer yıllık süre ile 72 yaşına kadar Cumhurbaşkanınca uzatılabilir’ değişikliği getiriliyor. “Terörle mücadelenin etkin şekilde sürdürülmesi ve harekatlardan elde edilen tecrübenin aktarılabilmesi” içinmiş.
Aynen böyle.!
Hiçbir nesnel gerekçe, ölçüt, hukuki belirlilik yok; sadece şahsının kişisel takdirine bağlanmış.
Muhalefet doğal olarak gerekçesiz teklifi sorguluyor; “Anayasa’ya aykırı, tamamen kişiye özgü, keyfî nitelikte” diyorlar. Üstelik terörle mücadelenin ‘etkinliği’ ve ‘tecrübenin aktarılması’ tek bir askere—üstelik de Genelkurmay Başkanı’na—kalmışsa Ordu kurum olarak ‘yok’ demektir.
Ama ne gam…!
Toplantı 19.53’te kapanıyor; yirmi maddelik ‘torba’ toplam 4 saat 17 dakikada geçiyor. Tali komisyonlar—Adalet, Plan ve Bütçe—zahmet edip rapor bile vermiyorlar. Komisyon, 24 Haziran’da raporunu veriyor, 30 Haziran’da Genel Kurul’dan geçiyor—boyacı küpü gibi.!
Artık Cumhurbaşkanı—AKP Genel Başkanı—istediğini general, amiral yapmak ya da emekli etmek yanında, Genelkurmay Başkanını da keyfine göre—beş yıl daha—görevde tutabilecek.
“Ordu millî irade ilkesine bağlı, devletin meşru idarecilerine tabi” dediği işte bu.!
Milli iradeyi ‘tek başına’ temsil ettiği vehmi içinde Devlet ‘organlarını’ yok sayıyor, kaynağını Anayasa’dan almayan—icat edilmiş—yetkiler kullanıyor.
Her bir kurumu olduğu gibi orduyu da ‘şahsına’ bağlamak demokrasi değildir.!
Eski askerler ‘’Kumandanlar, mâdunlardan yüksek ve âlim olmalıdırlar” derdi.
Kıdem ve liyakati ayaklar altına almak bir orduya yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Yaptıkları budur ve buna gönül rızamız yoktur.!