Haldun Solmaztürk
Olmayan şey ‘asker’ değil, ordudaki planlama kültürü!
Depreme askerin zamanında müdahale etmediği ya da ettirilmediği üzerinden yürütülen anlamsız bir tartışma asıl sorunu gözden kaçırıyor. Sanki, EMASYA (Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma) olsaydı asker kendiliğinden arama-kurtarma, güvenlik, ilk yardım hizmeti sağlayacak, cenazeleri kaldıracak, mutfaklar kuracak, hatta sevk ve idareyi ele alacakmış gibi bir hava yaratılıyor.
Bu doğru değil, esasen—bu yazının konusu olmayan nedenlerle—mümkün de değil.!
Asıl sorun AFAD Başkanının sözlerinde saklı; “Afet dar kapsamlı olunca anında tüm kapasiteyle müdahale sağlanıyordu” diyor ki bu ‘Biz, geniş kapsamlı bir depreme hazırlanmadık” demektir.!
Kahramanmaraş İl Risk Azaltma Planında (İRAP) Doğu Anadolu Fayındaki 6 farklı segmentte deprem aralıklarının 300-600 yıl, kırılmaların bazen tek bazen de iki deprem şeklinde olduğu, “Gölbaşı-Türkoğlu sismik boşluğunda olması muhtemel 7,5 büyüklüğünde bir depremin, şehrin büyük bir kısmını etkileyeceği biliniyordu. Yapılması gereken gerçekçi senaryolara dayalı ‘Risk Azaltma’ ve Müdahale’ planları hazırlanması, o planların geniş katılımlı plan tatbikatlarıyla test edilmesi, müdahale harekâtını destekleyecek personel, araç ve iş makinası seferberlik planlarının hazırlanması ve sonra teşkilatlar depreme hazırlanırken, teçhizat ve malzemenin depolanmasıydı.
Ama gerek siyasi iradenin gerekse devlette planlama kültürünün yokluğu bu felakete yol açtı.!
Kahramanmaraş İRAP 2020’de—felaketten iki yıl önce—tamamlanıyor. Yılın son günü koordinasyon toplantısı var. Vali Bey, “Kahramanmaraş pilot il seçildi. Kurumlara çok büyük görevler düşüyor. Toplantımız hayırlara vesile olsun” diyor.
Cumhurbaşkanı Eylül 2021’de Kahramanmaraş’a toplu açılış törenine geliyor: “Rabb’im uhuvvetimizi güçlendirsin” diyor AMA gündeminde ne deprem ne de depreme hazırlık var… Onun aklı seçimde; “Kahramanmaraşlıların 2023 imtihanında yanımızda olacağına” inanıyor.!
AFAD 2022 yılını ‘Türkiye Afet Tatbikat Yılı’ ilan ediyor. Pilot (!) ilde de tatbikatlar yapılıyor. Vali Bey her seferinde “Tatbikatımız hayırlara vesile olsun; Allah, ülkemizi ve ilimizi her türlü afetten korusun” diyor ama yapılanların tatbikat olmadığının bile farkında değiller…!
İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü internet sitesinde; ‘Öne çıkan faaliyetlerimiz’ YOK, ‘Projeler’ YOK, ‘Eğitimlerimiz’ YOK.! Plan olarak sadece İRAP var ki onu da fiilen yok saymışlar.!
Müdahale planı ismen bile yok…!
Dönemin AFAD İl Müdürü “Afetleri önleyemeyiz ama kayıp ve hasarı önleyebiliriz” diye yazmış bir yerlerde… Gelecek bir felaketin farkında ama ne o felaketin çapını ne müdahaleyi ne de ‘kayıp ve hasarın’ nasıl önleneceğini hayal edemiyor—etmesi de mümkün değil.!
Ama kendisini Ankara’ya AFAD Risk Azaltma Planları Daire Başkanı yapıyorlar.!
Yeni AFAD Müdürü—Vekil—47 yaşında, işletme mezunu, sualtı sporları yapıyor. Özel sektörde çalışmış, sonra Siirt il özel idaresine memur yapılmış, oradan da Kahramanmaraş AFAD’a; felaketi o da hayal edemiyor—nasıl etsin…?
Aralık sonunda—depreme 1 ay 19 gün kala—yine koordinasyon toplantısı var. Herkes orada; çiçeği burnunda AFAD Müdür Vekili Kahramanmaraş’ın ‘afetselliğini’ [a.b.] anlatıyor. Vali Bey yine “Allah ülkemizi ve ilimizi her türlü afetten korusun” dese de kader planı öyle değil.!
Depreme çeyrek kala, 20 Ocak 2023 günü AFAD Arama Kurtarma Daire Başkanı ziyarete geliyor, çalışmalar hakkında bilgi (!) alıyor, sonra başarılar dileyip huzurla Ankara’ya dönüyor.
Ve 500 yıllık sismik boşlukta beklenen—ama beklenmeyen—iki deprem geliyor…!
Kurtarmadan ilk yardıma, tuvaletlerden güvenliğe her şey sorun… Çünkü dünyadaki ‘cehennem’ öngörülemiyor ve hazırlık yapılmıyor. Toplumun önüne çıkabilen tek görevli, riski azaltamayan Risk Azaltma Daire Başkanı “Öngördüğümüzün çok ötesinde bir afetle karşı karşıyayız” diyor.
Aslında ‘ilahiyat’ kökenli bir Afetlere Müdahale Genel Müdürü var. Beş yıl önce Diyanet İşleri Başkanlığından AFAD’a geçmiş; Ocak 2023’te—depremden 1 ay önce—Cumhurbaşkanı kararıyla ‘müdahale’ müdürü atanmış. Kendisi Nakşibendilerin Somuncu Baba Dergisi’nin genel yayın yönetmeni… İhtisası ‘tasavvuf’ müdahalesi de ancak ‘selâ’ okutma şeklinde olabiliyor.
Bu çapta bir harekâtı planlayacak, tatbikatlarını yapacak, teşkilatlandıracak ve sevk-idare edebilecek kurumsal kültür sadece orduda var—vardı. Yoksa AFAD Başkanından aşağıya il AFAD müdürlerine kadar sıralı sorumluların—ve onların emrindeki kurumların—bunları başarabilecek eğitim, birikim, deneyim ve yetenekten uzak oldukları çok açık.!
Ordudan teknik planlama desteği alınmış ve afetlere müdahalede—diğer her bir kurum gibi—ne istendiği önceden belirlenmiş olsaydı, ordu da kendi teşkilatlanmasını yapar, yıllık eğitim planlarına dahil eder, kadro tatbikatları ile göreve hazırlanırdı—EMASYA olsa da olmasa da.!
Bunların hiçbiri yapılmamışken ordudan mucizeler beklemek zaten yersizdi.!
Kurumların yokluğunda panik halinde üç-beş bakanı ya da bir-kaç valiyi sağa sola koşturmak ve vatandaştan asrın felaketinde ‘sabır’ beklemek dışında yapılabilecek pek fazla bir şey kalmıyor.
Devlet yönetme kültürünün algı yönetimiyle sınırlı olduğu böyle bir ortamda o da yetmiyor…!