Galip Umut Özdil

Galip Umut Özdil

Moralini bozma: Kayırıyorum

Tarımsal girdi fiyatlarının önlenemez yükselişi, yetersiz destekleme miktar ve araçları, çiftçinin hangi yıl neyi ne kadar alacağını bilebilmesi için parmak hesabı yapmasını gerektirecek kadar karmaşa yaratan açıklamalar…
Tüketim boyutunda resmi ağızlardan verilen ise bir yanda “bolluk-bereket’’ diğer yanda “genel enflasyon içinde gıdanın baskısı çok yüksek’’ demeçleri…

“Ama yine de lütfen ama lütfen “Çiftçimizin moralini bozacak söylemlerde bulunmayın olur mu? Biz zaten yeteri kadar kayırıyoruz, zarar eden çiftçi de yok.
Biz 17 yıl önce 2004 yılında düzenlediğimiz Tarım Şûrası’nın sonuç bildirgesine tarımsal desteklerin gayrisafi millî hasıla (GSMH) içerisindeki payının iki yıl içinde %2’ye yükseltilmesi ve daha sonra artırılması yazdık, sonra da 2006 yılında yayınladığımız Tarım Kanunu’nda ‘Tarımsal desteklere bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın %1’inden az olamaz’ dedik.

Önce % 2 dedik, sonra kanuna %1 yazdık ama olsun, sorun değil. Çünkü %1’i bile ödemiyoruz ki… Yüzde yarım falan… Ama bozma moralini…
Son bir yılda amonyum sülfat gübresi %200, amonyum nitrat gübresi %195, üre gübresi %239, DAP gübresi % 159, 20.20.0 kompoze gübresi %130, tarımsal sulamada kullanılan elektrik %57, mazot %33, TİGEM hububat tohumluk %40-63, süt yemi %52 ve besi yemi %48 oranında arttı.
Ama biz tarımsal destekleme bütçesini %12 artırabildik sadece. Onu da bir sene sonra ancak ödeyeceğiz. En sonunda gübreyi borçla alın biz bir çaresine bakacağız diyen arkadaşlarımız bile oldu. Bir yıl sonra girdi fiyatı, döviz kuru ne olur, bilemeyiz.

Bilemiyoruz… Çünkü bak geçen gün açıklama yaptık ve dedik ki; ‘17 Mayıs 2021 tarihinde hububat alım fiyatlarını açıkladık.’ (Üretici fiyatları artışına göre değil, tüketici fiyatlarına göre bir artış yaptık, çaktırma.)
Ama aynı açıklamada ‘Mayıs ayı sonundan itibaren yaşanan kuraklığın etkisinin rekolteye yansıması (üretim azalışı) ve ülkelerin pandemiye bağlı artan talepleri nedeniyle dünya fiyatları yükseldi. Yurt içi fiyatlarla birlikte ithalat fiyatları da yükseldi’ dedik.

(Sana ödediğimiz bedelden çok daha fazlasını yabancı ülkelere / çiftçilere ödemek zorunda kaldık. Bozma moralini.)
17 Mayıs tarihinden mayıs sonunu yani 13 gün sonrasını göremiyoruz. Kuraklığın rekolteye, pandeminin talebe ve ticarete etkisi konuları alım fiyatlarını açıkladığımız günden bir gün sonra ortaya çıktı. Daha önce nasıl bilebilirdik ki? İnsaf…

Perakende pazarının %30’una hâkim olan ve kâr marjı dünya ortalamalarında kalan marketlere ceza yağdırdık. Pazarın geri kalan %70’ini katamadık hesaba. Daha sonra ‘marketlere verilen ceza fahiş fiyat yüzünden değil, birlikte fiyat düzenlemesi yaptıkları gerekçesiyle kesildi’ dedik ama çok gündem olmadı. İyi ki de olmadı. Üzülme.
Bizim alışveriş yaptığımız ve fiyatlarını makul bulduğumuz marketin müdürü bile ‘Ürünleri doğrudan üreticiden alıyoruz, aracı sayımız az olmasına rağmen piyasadan ancak %5 ucuz satabiliyoruz’ dedi. O zaman sorun nerede diye kendimize sormak aklımıza gelmedi.
Ceza kesilen marketlerden biri kamuoyuna ‘Fiyatlarımızın düşük olması nedeniyle gıda enflasyonunu asıl biz düşürüyoruz’ açıklaması yaptı. Gıkımız çıkamadı.
Özetle;
Üreticiyi koruyor, tüketiciyi kolluyoruz. Çiftçiyi kayırıyoruz.
Bozmayın moralinizi…’’

Önceki ve Sonraki Yazılar
Galip Umut Özdil Arşivi