Monopol zarar eder mi?

30 Ekim 2020 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı “2019 yılı Kamu İşletmeleri Raporunu” yayımladı.
Rapor’da Bakanlığın Hazine adına pay sahipliği görevini üstlendiği kamu işletmeleri ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı portföyünde yer alan kamu şirketlerinin bilgileri yer almaktadır.
Bakanın sunuş metninde bu raporların “kamu kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması, kurumsal yönetim anlayışının gelişmesi ve yerleşmesi ile hesap verebilirlik ve şeffaflığın artırılmasını teminen yayımlandığı” belirtilmektedir.
Gelin bu raporu beraber okuyalım.
KİT’lerin genel performansı
Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması adına hemen kuruluşların kârlılık performansına baktım. Tablo 1’de mülkiyeti Hazineye ait olan 18 KİT ve TCDD’ye bağlı 4 adet iştirake ilişkin kârlılık rasyoları yer almaktadır.
2017-2019 yılları arasında KİT’lerin kârlılıkları ortalamada belirgin biçimde düşmüş. 2018 ve 2019 yılları arasında faaliyetlerinden zarar etmişler. Yani son iki yıldır bu KİT’ler etkin ve verimli çalışmıyorlarmış. 2018 ve 2019 yıllarında KİT sistemi sırasıyla 6 ve 1,3 milyar TL zarar üretmiş. Üstelik 2019 yılında net satışlar bir önceki yıla göre %22,4 oranında artmış. Bu artış 2019 yılı TÜFE artışının (%11,8) neredeyse iki katına yakındır. Yani KİT’ler satışlarını reel olarak önemli ölçüde artışmışlar. 2018 yılında olağandışı gelir ve kârların etkisiyle dönem net kârı pozitif olarak gerçekleşmiş. Ancak, bu bir defalık gelirler 2019 yılında gerçekleşmeyince sistem tamamen zarar üretmeye başlamış.
Satışlar artarken zarar da artıyorsa, maliyetler satışlardan daha hızlı artıyor demektir. Demek ki bu KİT’lerin yöneticileri kamu kaynaklarını etkin ve verimli biçimde kullanıyormuş.
Monopolcü KİT’ler
Monoplcü KİT’lerin zararlarındaki artış bunu çok iyi gösteriyor. Tablo 2’de monopolcü KİT’lere ilişkin dönem kâr ve zarar bilgileri yer almaktadır. Bu KİT’ler faaliyet alanlarında monopol/tekel konumundadır. Yani ilgili piyasada başka bir firma faaliyet göstermemektedir. İktisat 101 dersinden biliyoruz ki karşısındaki talebin yapısına ve kendi maliyetine göre üretim ve fiyatlandırma yapan monopoller aşırı kâr elde ederler. Bu nedenle elektrik iletim ve dağıtımında olduğu gibi tarifeler düzenleyici kurumlar tarafından denetlenir.
Ders kitabının aksine zarar eden bu monopolcü KİT’ler ya fiyatlarını çok düşük tutuyorlar ya da üretim maliyetlerinde israfa dikkat etmiyorlar. Ya da iki durum birden gerçekleşiyor.
İnternet araştırması sonucunda Ankara-İstanbul tek yön yüksek hızlı tren fiyatının 70 TL olduğunu öğrendim. Trenin yakın ikamesi karayolu ulaştırmasıdır. Ancak Türkiye’de karayolu ulaştırmasındaki rekabet nedeniyle çok sayıda firma bulunmaktadır. Biletal.com sitesinde Ankara-İstanbul arasındaki bilet fiyatlarını araştırdım. Bilet fiyatı 70 TL ve altında olan onlarca otobüs firması gördüm. Unutmayın, evrensel olarak demiryolu ulaştırması, karayolundan en az % 15-20 daha ucuzdur. Bu durumda 90 TL’lik otobüs bileti referans bir fiyattır. Bilet fiyatı 70-90 TL arasında olan da çok sayıda firma var. Demek ki en azından demiryolları özelinde fiyatlar piyasa seviyesinde belirlenirken, maliyetler çok yüksek gerçekleşiyormuş.
Son söz: Yetkililer şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde bir açıklama yapabilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Emek Arşivi