Marmara Denizi Neden Bu Halde?

Marmara Denizi, Karadeniz’i, Ege Denizi ve Akdeniz’e bağlayan bir iç denizdir. Karadeniz’e İstanbul Boğazı, Ege Denizi’ne Çanakkale Boğazı ile bağlanır. Türkiye’nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır. Marmara Adasında bol miktarda mermer bulunması yüzünden adaya ve denize, Yunanca mermer anlamına gelen “Marmaros” denmiştir. Denizin bir diğer eski adı da “Propontis”tir.
Marmara Denizi, jeolojik dönemler içinde özellikle Buzul Çağ dönemlerinde göle, kimi zaman da denize dönüşerek sürekli bir değişim yaşamıştır. Denizin yakın jeolojik dönemi incelendiğinde 12 bin yıl öncesinde deniz seviyesinin -85 m olduğu ve Marmara’nın bir göl olduğu anlaşılır. Marmara’nın son kez denize dönüştüğü dönem 6500-7000 yıl öncesine tarihlenir.
Marmara Denizi’nin mahvolmasına neden olanlar bellidir ve bu nedenleri görmezden gelenlerin “Eylem Planları”yla Marmara Denizi’ni kurtarması mümkün değildir. Tekrar, Marmara Denizi’nin bu hale gelmesinin nedenlerini özet olarak yazalım:
Alglerin Aşırı Büyümesi ve Klasik Kirleticiler
Azot ve fosfor sulardaki mikroorganizmalar için nutrient kaynaklarıdır ve alglerin aşırı derecede büyümesine sebep olurlar. Bu sayede ortamın oksijeninde azalmalar gözlenir. Azot ve fosforun ortamdaki fazlalığı bu aşırı büyümeye ve bazı zehirlerin açığa çıkmasına sebep olur. Azot, evsel ve endüstriyel nitelikli noktasal kaynaklardan ve zirai kökenli alansal kaynaklardan denize ulaşır. Klasik kirleticiler sınıfına sokulabilen sülfat, kalsiyum, sodyum, potasyum, klorür ve çözünmüş katı konsantrasyonlarında Marmara Denizi’nde artışlar yıllardır devam ediyor. Zira bu denizin etrafında görülen nüfus ve sanayi kuruluşlarındaki artışa paralel hızda atıksu arıtma tesisleri inşa edilmemektedir.
Toksik Bileşikler
Toksik kirleticiler alıcı su ortamlarına genellikle endüstriyel kaynaklardan gelmektedir. Bununla beraber atmosferin de önemli bir kaynak olabileceği ortaya koyulmuştur. Kalıcı özellikteki toksik kirleticiler, sanayide kullanılmalarına ve oluşan son ürün olmalarına göre çeşitlilikler gösterebilirler. Bu bağlamda, değişik konsantrasyonlarda PCB’ler, PAH’lar, dioksinler ve furanlar, TCDD, DDT, hekzaklorobenzen, dieldrin, uçucu organikler ve bir çok ağır metal gibi oldukça zararlı ve biyolojik olarak birikme özelliğine sahip kirleticiler Marmara Denizi’nde saptanmıştır. Toksik kirleticiler genellikle kanserojen olup vücuttaki bazı organ ve sistemlerde bozuklukların oluşmasına ve üremede görülebilecek bazı kalıcı hatalara ve akut ölümlere sebep olabilmektedirler. Özellikle denizin kuzeydoğusundaki İstanbul ve İzmit gibi yoğun nüfuslu şehirlerin atıkları ile İzmit Körfezi etrafındaki ağır sanayi tesisleri, denizi kirliliğin nedenleridir. Günde yaklaşık olarak 0,3 milyon metreküp sanayi, 2,1 milyon metreküp evsel atık bırakılmaktadır. Bu tesislerin büyük çoğunluğu sahip olmaları gereken ileri düzey arıtma tesislerine sahip değildirler. Bu tesislerin hiçbirisi gerektiği gibi denetlenmektedir.
Petrol Kirliliği
Her yıl yaklaşık 3 milyon ton petrol denizlere karışır ve bunun başlıca kaynakları gemiler, kara orijinli deşarjlar ve kazalardır. Gemilerden (Tankerlerden) kaynaklanan kirlenme, yağlı suların atılması ve tankların yıkanması sonucu oluşur. Küçük miktarlardaki petrol kirliliği dahi deniz yaşamını özellikle plankton ve larvaları olumsuz etkileyebilir. Marmara Denizi’nin üzerindeki Boğazlar, Karadeniz Ülkeleri’nin ve Rus petrolünün Akdeniz’e açıldığı güzergâh üzerindedir. Dolayısıyla, olabilecek deniz kazalarının yanı sıra, bu taşıtların çevreyi kirletmemeleri de yetkili organlarca titizlikle izlenmeli ve ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
Plastikler
Her yıl balıkçılar tarafından denizlere yüzlerce kilo plastik, ağ net ve ip vb. atılmaktadır. Bununla beraber çeşitli kaynaklar vasıtasıyla çok fazla plastik kaplar ve taşıyıcılar da denizlere atılmaktadır. Bilindiği gibi plastikler tabiatta oldukça zor ayrışırlar. Deniz canlıları bunları yiyebilirler veya onlara dolaşabilirler. Bunun sonucunda da her yıl çeşitli türden bir çok canlının öldüğü rapor edilmiştir. Plastik kökenli kirlenme Marmara Denizi’nde yüksek seviyelerdedir.
Balıkçılık
Denizlerin kirlenmesi balıkların ve kabukluların değerlerinin ve ticaretinin azalmasına sebep olur. Bu ise ekonomik bir kayıptır. Marmara Denizi’nin balıkçılıkla ilgili başlıca problemleri endüstriyel ve evsel atıklar, deniz taşımacılığından oluşan kirlenme ve zamansız ve bilinçsiz avlanmadır. Bunun sonucu olarak da 15 yıl gibi kısa bir süre içerisinde Marmara Denizi’ndeki yataklı balık türü 120 civarından 10 seviyesine düşmüş olup bu türler kirlilikten fazlaca etkilenmeyen köpekbalığı, vatoz ve kefal gibi ekonomik değeri az olan balık türleridir. Marmara denizinde, dipte bulunan ve suyun temizlenmesini sağlayan canlıların (deniz patlıcanı vb.) avlanmasına izin verilmesi başka büyük bir soruna neden olmuştur. Bütün denizin oksijenini sağlayan, kumunu temizleyen bu canlılardı. Hükümetler bunları “deniz kestanesi, sünger avcılığı” adı altında izin verdi.
Hafriyat
Marmaray Projesi sırasında çıkan yaklaşık 1 milyon metreküplük hafriyat, 1.270 metre derinliğindeki Çınarcık Çukuru’na döküldü. İnşaat molozları Marmara Denizi’ne atılıyor. Adalar’da çuvallarla denize bırakılan molozlar için Tuzla’da gemiler kullanılıyor. Sadece İstanbul kıyıları 11 km daha uzadı. Özellikle hafriyatçılar en kolay döküm olanı olan denizlere sadece toprak değil zararlı madde ve çöpler de döküyorlar. Önceki dönemlerde Haliç’teki tüm çamur ve balçık pisliği Marmara Denizi’ne dökülmüştü. Gemilerle taşınan tonlarca çamur Marmara Denizi’ne boşaltılıyordu. Sonra da Kurbağlıdere’nin balçığı Marmara’ya döküldü. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Marmara Adası’nda devam eden mermer ocaklarından çıkan hafriyat, Yassıada’yı “demokrasi adası” yapacağız diye başlatılan çalışmalar, miting alanları kapsamında on binlerce ton hafriyat yine denize döküldü.
Nehirler, Dereler
Bursa’nın bütün evsel, sanayi ve kimyasal atıkları Nilüfer Çayı’na gidiyor. Bu çay, Çapraz Çayıyla birleşerek Karacabey Longoz Ormanlarına oradan da Marmara Denizine dökülüyor. Buna benzer pek çok dere, nehir var. Ergene’den yapılan derin deşarj da Marmara’ya son darbeyi vurdu. Çorlu merkezden başlayarak, Ergene İlçesi, Ulaş, Vakıflar, Çerkezköy ile Velimeşe’deki OSB’lerin arıtılmış sularını Marmara’ya vererek Ergene’nin temizlenmesi planlandı ama kurulan tesisler basit evsel atık arıtma tesisleriydi ve bu tesislerde ağır kimyasal arıtma yapılamazdı. Bu nedenle zehirli atıklar yeterince arıtılmadan denize verildi. Denizin akıntıları sayesinde bunları Karadeniz’e ve Ege’ye taşıyacağı düşüncesi de gerçekleşmedi. Marmara’nın hafriyat döküm alanı gibi kullanılması nedeniyle bu garip düşüncenin gerçekleşmesi de mümkün değildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi