Haldun Solmaztürk
‘Maço’ kültürün feminizmle imtihanı
Bu İsveç-Finlandiya olayında bir gariplik var.
NATO’ya üye olmak istiyorlar ama bizimkiler ‘Olmaz’ diyor.
Bu iki ülke teröre [PKK/YPG, FETÖ’ye] destek veriyor, Türkiye’ye Barış Pınarı harekatı nedeniyle yaptırım uyguluyor, iadesini isteğimiz teröristleri de vermiyorlarmış—ki hepsi doğru.
Ama şu anda NATO üyesi olan 29 ülkenin tümü yıllardır aynı tutum içinde.
Örneğin, Fırat’ın doğusunda, Suriye’nin üçte birini kaplayan—sadece ‘ilan edilmesi’ kalmış—PYD/YPG devletinin arkasında ABD var. Fethullah Gülen’i de 1999’dan beri misafir ediyorlar.
Bizim teröristler onların kurtuluş savaşçısı (!) Bizimkilerin eski ortağı da ‘sufi vaiz’ oluyor.!
Daha garibi şu: PYD devletine destek, 85 üyeli IŞİD-Karşıtı Koalisyon üzerinden veriliyor. Türkiye de bu koalisyonun içinde.!
Yani, tam bir ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?’ hali…
‘Teröre destek veriyorlar’ mugalatasının arkasında başka bir şeyler olmalı.!
Biraz geriye gidelim; 2016’ya…
AKP, TCK 103’teki ‘evlilik’ ve ‘rıza’ yaşını fiilen 12’ye [a.b.] düşüren bir değişiklik yapıyor. İsveç dışişleri bakanı Margot Wallström oradan itiraz edip, “Bu karar hemen iptal edilmeli” diyor. Bizim bakan çok kızıyor ama yine de Wallström’ü arayıp konuşuyor.
Wallström, görevi 2019’da—Barış Pınarı’ndan 1 ay önce—Ann Christin Linde’ye devrediyor.
Harekat başlayınca, ABD Başkanı Trump mektup yazıp bizim ‘Başkanı’ tehdit ediyor, “Senin bazı problemlerini çözmek için çok uğraştım. Kabadaylık yapma. Aptal olma.!” [a.b.] diyor.
YPG’li General (!) Mazlum’un mektubunu da zarfın içine koyuyor—aynen böyle.
Sonra, o mektup kendisine ‘takdim’ ediliyor—Vaşington’da. O kadar.!
Ama İsveç’in yeni dışişleri bakanı Linde Ankara’ya gelip “Türkiye’yi Kuzey Doğu (Fırat’ın doğusu) Suriye’den çekilmeye davet [urge] ediyoruz” deyince kıyamet kopuyor.
Bakan Bey, kendisi Oxford (!) mezunu ya, Linde’ye önce İngilizce dersi, sonra da diplomasi veriyor; ‘urge’ kelimesi yanlışmış, diplomaside ‘tepeden bakmak gibi’ bir yaklaşım-mış. “Call on diyebilirsiniz, tamam” diyor, kırık Türkçesiyle. Sonrasında histeri krizi gibi uzun bir tirad var.
İngilizcede ‘urge’ fiilinin en az otuz farklı anlamı var; dilemek, önermek, tavsiye etmek, fikir vermek birkaçı… ‘Call on’ bir şeyin yapılmasını istemek ya da ‘emretmek’ anlamına geliyor.
Men çi guyem, tamburem çi zened.! Ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor.
Bunları, canlı yayında bütün dünya izliyor.
İsveç dışişleri bakanı “Ben burada misafirim, böyle bir tartışmaya girmeyeceğim” diyor.
“Akıllı ol, aptal olma.!” laflarını sineye çekiyorlar ama ‘urge’ arkadaşları rahatsız ediyor.
Vehbi’nin kerrakesi nihayet geçen hafta anlaşıldı.
Berlin’deki NATO toplantısında bizim bakan İsveç dışişleri bakanına yine diplomasi dersi (!) verirken “İzlediğiniz feminist politikalardan rahatsızız” demiş.
‘Feminist siyasi teori’ ve kavramlar uluslararası ilişkilere 1980’lerde girmeye başladı. Feminist dış politika, diplomaside cinsiyet eşitliğini ve ‘kadının’ rolünü öne çıkarıyor. Bu, boş bir kavram değil, siyaset ve karar almada kadının rolü gerçekten pozitif fark yaratıyor.
Hani 2016’da ‘evlilik ve rıza yaşı’ olayına karışan Margot Wallström vardı ya, işte o ‘kadın’ feminist diplomasinin ilk—ve başarılı—uygulayıcısı olarak bilinir. Linde görevi ondan aldı.
İsveç başbakanı da bir kadın; hükümette 11 erkek yanında 11 kadın var—Linde sadece biri.
Finlandiya’daki durum—evlerden ırak olsun—daha da feminist.!
Koalisyonu oluşturan beş partinin de başkanları kadın—başbakan da…
Finlandiya hükümetinde 7 erkek ama 12 kadın var.
İşte sakallı, bıyıklı, takkeli, kefiyeli, terlikli maçoların asıl rahatsızlıkları bundan.!
“Kadınlara, orta çağdaki gibi davranıyorsunuz” diyen Wallström’e kızıp büyükelçilerini çeken Suudiler gibi…!
‘Maço’ Fransızca kökenli; ‘sert, kaba, saldırgan erkek’ anlamına geliyor…
Maçolar, erkeklerin kadınlardan üstün olduklarına inanıyor, kadınların eşitlik taslamalarından (!) çok rahatsız oluyorlar, bunu sözleri ve davranışlarıyla da gösteriyorlar.
“Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı” olmayan siyasi kültürden ancak maçoluk çıkıyor.